Küresel Ayak İzi Ağı’nın hesaplarına göre 29 Temmuz günü, insanların Dünya'nın bir yılda üretebileceği tüm doğal kaynakları tükettiği sembolik tarihe işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle perşembeden itibaren insanlık “krediyle” yaşayacak.
Belga haber ajansına göre Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) WWF-Belçika’dan Béatrice Wedeux, "Bugün, yaşam tarzımızı sürdürmek için 1,7 gezegene ihtiyacımız var ve Belçika'daki ayak izi dünyanın en yüksekleri arasında yer alıyor" dedi.
Vedeux, "İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik krizi de bunun sonucudur. Ayak izimizi acilen gezegenin destekleyebileceği bir düzeye indirmemiz gerekiyor. Bu geçişin maliyeti, ekolojik krizin tamamen patlamasına izin vermemize kıyasla çok daha düşük olacak. Ayrıca bunun karşılığında daha sağlıklı, daha dayanıklı ve daha doğal bir dünya elde edeceğiz” diye ekledi.
Geçen yıl, koronavirüs salgını yılın ilk yarısında CO2 emisyonlarında keskin bir düşüşe neden oldu, ancak yılın ikinci yarısından itibaren yeniden yükselmeye başladı.
Paralel olarak Amazon'daki ormansızlaşma ve tahribat, küresel orman biyokapasitesinde yüzde 0,5'lik bir düşüşe neden oldu.
Sadece Brezilya'da, 2020'de yasadışı tarım arazilerini genişletmek için 1,1 milyon hektar tahrip edildi ve 2021 için tahminler, bir önceki yıla göre ormansızlaşmada yüzde 43'e varan bir artış olduğunu gösteriyor.
Bu tahribatın ve kirliliğin sonuçları, sıcak hava dalgaları, aşırı kuraklıklar, şiddetli fırtınalar veya sel gibi doğal afetlerdeki ciddi artışla hissediliyor.
Küresel Ayak İzi Ağı'na göre, "acil" bir eylem, gıda sistemimizin ekolojik ayak izini azaltmak olacak.
Avrupa ormansızlaştırılmış alanlardan gelen ürünler konusunda dünyanın en büyük ikinci ithalatçısı olarak dikkat çekiyor.
Bunda özellikle hayvan yemi (özellikle tavuklar, domuzlar ve süt inekleri), palm yağı ve kakao için soya tüketiminin büyük etkisi olduğu belirtiliyor.
Küresel Ayak İzi Ağı, "Bu nedenle hükümetlerimiz hızlı hareket etmeli, böylece gıdalarımız dünyanın diğer tarafında bile biyoçeşitliliği yok etmemelidir. Bu, ormansızlaşma ve doğal ekosistemlerin dönüştürülmesinden kaynaklanan ürünleri yasaklayan yeni bağlayıcı Avrupa mevzuatının kabul edilmesi anlamına geliyor” çağrısında bulundu.