İran denildiğinde herkesin gözlerinin önüne şahlık ve dinci-mezhepçi rejim gelir. Günümüzdeki dinci-mezhepçi rejimden önce şahlık vardı İran’da. Şahlık rejimine karşı başta Kürtler olmak üzere Mazenderler, Belluçlar ve Türkmenler mücadele etti. Burada adı geçenler gerçek Türkmenlerdir. RTE ve Türk devletinin kullandığı ırkçı Türkmenler değil.
İran’da Kürtler 1946 yılında Qazi Muhammed öncülüğünde bir çıkış yaptı. Stalin’in yönetimindeki Sovyetler'in Qazi Muhammed’e kısmen de olsa destek verdiği belirtiliyor. Ama bu desteğin amacı, gelişmekte olan İngiliz yayılmacılığının önüne Kürtleri set gibi çekmekti. Zira o dönemde İngilizler Anglo İran enerji şirketi ile İran’ı boydan boya sarmıştı. Sovyetler İngilizlerin yayılmasını önlemek için bir set oluşturma hesabıyla Kürtlerin ulusal talepli örgütlülüğüne destek verdiklerini gösterdiler.
Sovyetler 9 Mayıs'ta İran topraklarından çekilince 17 Aralık'ta İran ordusu Mahabad'ı işgal ederek Mahabad Cumhuriyeti'ni yıktı. 31 Mart 1947'de Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed, Başbakan Hacı Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han ile Seyfi Qazi, cumhuriyetin kurulduğu yer olan Çarçıra Meydanı'nda asılarak idam edildi. İdamlarla Kürtlük mücadelesi durmadı. Aksine daha fazla örgütlenerek sürdü. 1967 yılında yeni bir hamle başlatıldı. 1979 yılında bu hamle yenilenerek devam ettirildi. Qasımlo ve Şerefkendi’nin suikastlarla katledilmeleri, daha sonra Güneyli güçlerle İran arasında yapılan anlaşma, İKDP ve Komala Peşmergelerinin Rojhilat'tan çekilmesi ile Kürt isyanı neredeyse bitme noktasına geldi. Ancak 2003 yılında PJAK’ın kurulması ile isyan ateşi daha gür bir şekilde yanmaya devam etti.
İRAN'IN DENİZ GEZMİŞ'İ...
İran’da şahlık döneminden günümüze kadar sisteme karşı mücadele eden elbette sadece Kürtler değildi. Kürtler kadar Mazanderler, Belluçlar ve Türkmenler de mücadele etti. Belluçlar kendi örgütlerini kurarak mücadele ettiler her zaman. Türkmenler ve Mazanderler daha çok TUDEH içinde devrimci mücadele yürüttüler. Bu mücadeleden çok büyük devrimciler çıktı. Biri Khosrow Golsorkhi’dir.
Golsorhki, 22 Ocak 1944'te, Mazenderan eyaletinin şimdi Gillan eyaletine bağlanan bir kenti olan Rast’ta doğdu. Aynı kentte büyüdü ve aynı kentte okudu. Şiire merakından ötürü şiir yazmaya başladı. Farsça yurtseverlik, mücadele ve devrimi anlatan çok sayıda şiiri var. Genç yaşta TUDEH’e üye oldu.
Khosrow Golesorkhi, bir devrimci çalışma grubunun parçası olarak, ’73 Nisanı'nda yakalandı. Mahkemeye çıkarılıp, en fazla 3 yıl ceza alacağı düşünülüyordu. Ama bir önceki rejimin kanunlarından biriyle, ölüm cezasıyla yargılanmasına karar verildi.
MAHKEMEYE: MEŞRULUĞUNUZU TANIMIYORUM!
30 yaşında hakim karşısına çıktığında, askeri hakimin yüzüne bakıp, şöyle der: “Halkın şanlı adına! Meşruluğunu hiçbir zaman tanımadığım bir mahkeme karşısında kendimi savunacağım. Bir Marksist olarak halktan ve tarihten yanayım. Bana ne kadar saldırırsanız saldırın, bunu onur sayarım. Size ne kadar uzaksam, halka o kadar yakınımdır. İnançlarımı ne kadar kötülerseniz, inançlarım, halkın sempatisini ve desteğini daha çok kazanır. Eğer beni yakarsanız bile ve kesinlikle yapacaksınız, insanlar cesedimden bayraklar ve şarkılar yapacak."
Hüseyin ve Ali’den devrimciliği öğrendiğini; İslam’dan yola çıkarak sosyalizme ve Marksizm-Leninizme ulaştığını ve İslam hukukuna saygı duyduğunu söyler. İslam’ın sosyalizme giden özü barındırdığını, egemen sınıfın bunu çarpıttığını söyler.
Hooman Maid’in 1974’te İran’ın Che Guevara figürü olarak tarif ettiği, Golesorkhi Birlik Marşı şiirinde şöyle yazar: “Her kalp atışı, şarkımız/Kan kızılı, sancağımız/Yüreklerimiz, bayrağımız /Ve şarkılarımız olmalıdır.”
DANESHİAN: TARİH SİZE GERÇEĞİ GÖSTERECEK
Golesorkhi, Karamat Daneshian adlı bir öğretmen arkadaşı ile birlikte yargılanır.
Daneshian, 1946’da Shiraz’da doğdu. Tebriz’e taşınınca Azeri kültürünü tanıdı. Samed Behrengi’yle tanıştıktan sonra takipçisi oldu. Azeri bölgelerinde sosyalist ideolojiyi yaymak istiyordu. Behrengi’nin bazı takipçilerinin orada zaten öğretmenlik yaptığını duyunca, güneye geçti. İlk kez orda 1970 yılında tutuklandı. Bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir yıl cezasını çekip serbest bırakıldıktan kısa süre sonra yeniden tutuklandı ve Golesorkhi ile birlikte yargılanarak idam cezasını çarptırdı. Daneshian için bir yönetmen, sosyalist ve etkili bir aktivist denir. Golesorkhi ile birlikte yargılanırken mahkeme heyetine şu sözlere yüklenerek savunmasını yapar: "İlk mahkemede faşist yapınızdan dolayı savunmamızı dinlemediniz. Oysa benim savunmam yoksulların ve ezilenlerin hakları ve yeminli insanlık düşmanları tarafından karşı devrimci saldırılar ile karşılaşan halkın savunusundan daha önemli değildir. Eğer devrimci güçlerden ve halkın ayaklanmasından korkmuyor; İran’da egemen sınıfların ebedi olduğuna inanıyorsanız, tarih size gerçeği gösterecek."
İRAN SOLU VE İMAM HÜSEYİN
Golesorkhi, savunmasında, İran solunu İmam Hüseyin mücadelesi ile kıyaslar. Savunmasının bazı bölümlerinde günümüzde daha fazla geçerlilik kazanan şu belirlemeleri yapar: "Yaşamlarımız, yoksul halkımızın sebebiyle imam Hüseyin’in hayatını yansıtıyor. Bu mahkemede hayatımız tehlike altındadır. Hüseyin ve halkı Yezid'in ordusundan az sayıdaydı, direndiler ve şehit düştüler. Tarihin dinamiklerini devam ettiren Hüseyinler'in yön ve direnişidir."
Golesorkhi, savunmasının bir bölümünde de şah rejimi tarafından uygulandığı şekliyle toprak reformunun kötülüklerini, İran'daki feodal sistem altında ve daha sonra bozulmuş toprak reformunda çalışan İran köylülerinin mücadelelerini anlatır.
'FAALİYETLERİME DEVAM EDECEĞİM'
Golesorkhi, devam eden mahkemede bu tarihi belirlemeleri yaparken, Mahkeme Başkanı, Baş Yargıç Teğmen Ghaffarzadeh, Golesorkhi’yi kendi savunmasını yapması konusunda uyarınca, yüzünde alaycı bir gülümsemeyle “Sözcüklerimden korkuyor musunuz? İran toplumu, öldürülmeye çalışılmamın nedeninin Marksist görüşlerim olmasını bilsin istedim. Benim suçum suikast değil, fikirlerimdir. Burada, yabancı gazetecilerin şahitliğinde bu mahkemeyi, dosyamın yazarlarını, sorumsuz ve hukuksuzlukla suçluyorum. Bütün insan hakları örgütlerini, komitelerini, burada işlenecek devlet suçuna tanık olmaya çağırıyorum.”
“Askeri mahkeme, savunmamı okuma hakkını bile vermedi. Ben bir Marksist-Leninistim. İslami hukuka saygı duyuyorum. Uğruna öleceğim görüşlerimi, yüksek bir sesle haykıracağım: Dünyanın bizim gibi Neo-kolonyalizm tarafından yönetilen hiçbir ülkesinde, Marksist bir hatla yola çıkmadan doğru, ulusal bir yönetim oluşturulamaz. ”
Khosrow Golesorkhi, kendisinden, konuşmasını kendi savunması ile sınırlı tutması istenince, kendi savunmasının, tiranlığa karşı savaşan kitlelerin savunusu olduğunu söyler. Yargıç ısrar edince, Golesorkhi, kağıtlarını toplayıp, “O zaman oturuyorum. Konuşmayacağım" der ve konuşmasını bitirir. Mahkeme tarafından “terör” faaliyetlerine devam edip etmeyeceği sorulunca, “evet” diye yanıtlar.
YOLDAŞLAR EL SIKIŞIR
Mahkeme, Golesorkhi ve Daneshian’in ölüm kararını açıklayınca gülümseyip, el sıkışarak, Golesorkhi “Yoldaş!” der. Daneshain “En iyi yoldaşım!” diye yanıtlar.
İki büyük devrimci Golesorki ve Daneshain için 17 Şubat 1974 gecesi son gece deniyor. Çünkü 18 Şubat 1974 tarihinde her iki büyük devrimci Tahran’da idam edilirler.
17 Şubat 1974'te, iki devrimci sanatçının son gecesini geçirdiği hücre, sloganlarla inledi. Yemeklerini sessizce yer ve kendilerini infaz alanına götüren kamyondaki askerlerin suratlarına sloganlarını haykırırlar. Gözlerini kapatacak gözlüğü, doğacak kızıl şafağı görmek için reddederler. “Yoldaşlar! Kahramanlar! Canımızı, korkmadan ülkemiz için feda ediyoruz…” derler.
Sonra 'ateş' emrini kendilerinin verdiği yazıyor bütün belgelerde.
YARGILANMADI, YARGILADI
Golesorkhi İran ve Rojhilatlı birçok genç tarafından İran’ın Deniz Gezmiş’i olarak adlandırılır. Çünkü tıpkı onun gibi mahkeme karşısında soğukkanlı, yargılanan değil yargılayan bir tarzda yaklaşım sergiler. Golesorkhi'nin, arkadaşı Daneshain ile birlikte idam kararı aldığı son duruşma, İran’da şah tarafından insan hakları konferansının yapıldığı gün olduğu için televizyondan naklen yayımlanır. Ancak yargılanan değil yargılayan olduğu görülünce televizyon yayını keser.
Golesorkhi, Deniz Gezmiş'in mahkemelerde slogan attığı gibi önce kendi şiirlerinden birini soğukkanlı ve sakin bir sesle okuduktan sonra kürsüye geçerek mahkemeyi yargılamaya başlar...
GENÇLER FİKİRLERİNİ TAKİP ETTİ
İdamdan sonra Golesorki’nin kitabı 'Sanatın Politikaları, Şiirin Politikaları', ağır sansür altında bir kitabın en fazla 2 bin baskı yaptığı dönem, birkaç ay içinde 50 bin baskı yapar. Legal ve illegal yollarla binler, Golesorkhi’nin fikirlerine ulaşmak istiyordu.