Ömeryan Dağları yakılıyor: Bu sefer gitmek yok!
Operasyonlar sonucu ormanlık alanların ateşe verildiği Nusaybin’de halka 90’lı dönemlerde dayatılan göçertme politikası yeniden yaşatılmak isteniyor.
Operasyonlar sonucu ormanlık alanların ateşe verildiği Nusaybin’de halka 90’lı dönemlerde dayatılan göçertme politikası yeniden yaşatılmak isteniyor.
Nusaybin’e bağlı Cali (Çalı) köyünde 90’lı dönemlerde hayata geçirilen göçertme politikasına maruz bırakıldıktan sonra topraklarına geri dönen Hanım Akbudak, geri dönüşlerin hemen ardından başlayan orman yangınlarının amacının dönüşleri engellemek ve göçü yeniden halkın gündemine sokma çabası olduğunu söyledi.
Operasyonlar sonucu ormanlık alanların ateşe verildiği Nusaybin’de halka 90’lı dönemlerde dayatılan göçertme politikası yeniden yaşatılmak isteniyor. Yasağın ve yangının yaşandığı yerlerden biri olan Nusaybin’in Cali (Çalı) köyünde halk tüm zulüm ve baskılara rağmen direniyor. 90’larda köyünden korucu baskısıyla göç ettirilen ve aradan geçen 10 yılın sonunda yeniden köyüne dönen Hanım Akbudak, bir daha ne olursa olsun köyünü terk etmeyeceklerini ifade etti.
‘AYNI KADERİ YAŞAMAYACAĞIZ’
Kürdistan tarihi hayatları yıkılıp yeniden inşa edilen ve direnen insanlar ile dolu. 90’lı yıllarda her türlü zulme ve baskıya maruz kalan binlerce insan yerinden göç ettirildi. Korucu olma baskısı ile hayatları yerle bir edilen ancak iradelerini teslim etmeyen binlerce köylü yıllarca gurbette yaşamak zorunda kaldı. Yıllar sonra köylerine geri dönüş yapan köylüler, Ömeryan Dağları’nda bulunan yıkılan evlerine yeniden hayat verdiler. Onca emeğin sonunda bugün Cali Köyü yeniden terk edilme politikasına maruz bırakılıyor. Ömeryan Dağları’nı ateşe veren jandarmaya karşı köylüler 1 haftadır direniyor. Köylüler, kaderlerinin yine aynı olmaması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
10 YIL İÇERİSİNDE 4 ŞEHİR DEĞİŞTİRDİ
Yaşadıkları göç nedeniyle 10 yıl boyunca 4 şehir dolaştıklarını dile getiren Hanım Akbudak, “Biz bu köyden 90’lı yıllarda korucu zulmünden çıkarak göç etmek zorunda kaldık. O dönem korucular da şimdi ki askerlerin yaptığı gibi tüm tarlalarımızı yakıp, kül ettiler. Evlerimizi dağıttılar ve bizi ölümle tehdit ettiler. Biz de köyü terk edip Mersin’e gitmek zorunda kaldık. Oradan İzmir’e ardından Adana’ya yerleştik. Böyle 10 yıl içinde onlarca yer gezdik. Ama dönüp dolaştığımız yer yine kendi topraklarımız oldu” dedi.
‘KÖYÜMÜZÜ YENİDEN HAYATA DÖNDÜRDÜK’
Baskılara rağmen bıraktıkları köylerine yeniden dönme hasreti ile yaşadıklarını dile getiren Hanım Akbudak, kendi topraklarına kavuştuktan sonra yeniden doğuşu yaşadıklarını ifade etti. Hanım, yıkılan ve talan edilen evlerini yeniden onardıklarını kaydederek, “Buraya ilk geldiğimizde ne elektrik ne de su vardı. Şu anda biz şebeke suyunu kullanmıyoruz. Yağmur sularından yaptığımız kuyularla su geçimini sağlıyoruz. Toprağımızı yeniden ektik, Ömeryan Dağları’na yaşamı yeniden ektik” diye konuştu.
‘BU KEZ BIRAKIP GİTMEK YOK’
Hanım Akbudak son olarak 90’larda uygulanan politikanın yine aynı şekilde kendilerine farklı yollarla dayatıldığını sözlerine ekleyerek, “Her zaman yaptıkları şeyler. Bunu daha önce defalarca yaptılar. Şimdi çıkardıkları yangınla bağlarımız, fıstıklarımız ve incirlerimizin hepsi yandı. Tüm yaptıklarına rağmen bu kez karşılarında topraklarını bırakıp giden insanlar göremeyecekler. Sonuna kadar direneceğiz. Ne olursa olsun bir daha burayı bırakıp gitmek yok” dedi.