HDP Ekoloji Komisyonu Üyesi Beyza Üstün, Dersim ve Kürdistan genelinde çıkarılan yangınların arkasında savaş konseptinin yanı sıra bölgeyi sermayeye açma amacının olduğunu vurguladı.
ANF’ye konuşan Üstün, 1990’lı yıllardan bu yana bir savaş yöntemi olarak devam eden orman yangınlarına bir de ekonomik kriz koşullarının eklendiğini söyleyerek, yangınlarla ekosistem ile birlikte kültür ve belleğin de yok edilmek istendiğine dikkat çekti.
Üstün, bu yöntemle bölgenin demografik yapısının değiştirilip, ranta açılmak istendiğini belirtti. HDP milletvekilliği döneminde çıkan yangınlara bilinçli bir şekilde müdahale edilmediğine bizzat tanıklık ettiğini dile getiren Üstün, 7 Haziran seçimlerinin ardından Cudi’de çıkan yangının söndürülmesi için defalarca Orman Bakanlığı’nı ve ilgili Orman İl Müdürlükleri’ni aradığını ancak hiçbir sonuç alamadığını anlattı. Üstün, “Bana sürekli ‘yarın söndüreceğiz’ diyerek yanan bölgeye sadece iki, üç arozöz gönderdiler; helikopter ile müdahale etme lüzumu bile görmediler. O zaman da jandarmalar yangına müdahale etmeye çalışan halkı engelliyordu. Bu nedenle de evler ve bağlar hep yandı. Şimdi de aynı yöntem devrede; ne yangını söndürüyorlar ne de söndürülmesi için gerekenleri yapıyorlar” dedi.
'AMAÇ, BÖLGELERİ BOŞALTIP SERMAYEYE TESLİM ETMEK'
Orman yangınları olduğu dönemde bölgeye gidip halk ile konuştuklarında helikopterlerden ormanlara bazı cisimler atıldığına dair tanıklıklar dinlediklerini aktaran Üstün, nitekim Lice’deki orman yangını sonrası yaptıkları incelemelerde elde ettikleri bulgularla halkın anlatımlarının örtüştüğünü kaydetti. Üstün, Lice’de halkın yangının başladığı yer olarak işaret ettiği bölgelerde, toprakta olmaması gereken metal izlere rastladıklarına dikkat çekti. Yerel halktan boşaltılan vadilerin büyük şirketlere devredilmek istendiğini belirten Üstün, “Bugünlerde vadiler teker teker büyük şirketlere teslim ediliyor. Bu devir teslimin en zor yapılabildiği yer Kürdistan bölgesidir. O nedenle bu tür orman yangınlarıyla oraları boşaltıp, sermayeye teslim etmeye çalışıyorlar” dedi. Sur ve Cizre ilçelerinde de benzer bir sürecin yaşandığını hatırlatan Üstün, yerleşimler bombalarla yerle bir edildikten sonra, inşaat şirketleri aracılığıyla sermayenin orada kendini yeniden var ettiğini vurguladı. “O bölgeler yerel ve kadim halklarından sökülerek burjuvaziye teslim edilmek isteniyor” diyen Üstün, ekonomik kriz nedeniyle sıkışan iktidarın bu sıkışmışlıktan sermayeye yeni alanlar açarak çıkmaya çalıştığını belirtti.
'EKOSİSTEM İLE BİRLİKTE TARİH, KÜLTÜR VE BELLEK DE YOK EDİLİYOR'
Kürdistan’da sadece 'çözüm süreci' boyunca ormanların yanmadığını; doğanın da insanların da rahat nefes alabildiğini söyleyen Üstün, ancak 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası 1990’lı yılların savaş konseptinin tekrar devreye girdiğine işaret etti. Üstün, hem çözüm masasının devrilmesinin hem HDP’nin güçlü bir şekilde parlamentoya girmesinden duyulan rahatsızlığın bir sonucu olarak, Temmuz ayında orman yangınlarının ve savaş senaryolarının yeniden ortaya çıktığını belirtti. Bugün bu savaş senaryolarına bir de ekonomik krizin eklendiğine dikkat çeken Üstün, şöyle konuştu: “Devlet ve sermayenin iç içe geçtiği bir projeyle karşı karşıyayız. 1990’lı yıllarda yanan bölgelere giremeyen şirketler, şimdi iktidar eliyle topyekûn saldırıyor; kendilerini yeniden var etmek için sırada bekliyor. Ne için? Maden işletmek, inşaat, yol ve HES yapmak için. Dolayısıyla ekosistemin yanı sıra tarih, kültür ve bellek de yok ediliyor.”
'BU FAŞİZMİ HALKLAR EL ELE VEREREK DURDURABİLİR!'
Orman yangınlarının sadece ekolojik yıkım değil, yaşamın yıkımı anlamına da geldiğini kaydeden Üstün, ekolojik yıkım ile demografik değişikliğe gitmenin, boyun eğmeyen halkın mücadelesini söndürmenin stratejisi kadar bölgeyi rantsal alana açmanın da amaçlandığını vurguladı. Bu genel yıkımdan tek çıkış yolunun barış olduğunu vurgulayan Üstün, barış olduğunda orman yangınlarının da, ölümlerin de, zorunlu göçlerin de sona ereceğini kaydetti. Devletin bu tahakkümünün ve faşizmin ancak halkların birlikte mücadelesiyle yok edilebileceğinin altını çizen HDP Ekoloji Komisyonu Üyesi Beyza Üstün, “Bu saldırılar bittiği zaman halklar tekrar el ele verip yaşamı tekrar inşa ederler, Kobanê’de olduğu gibi. Ama daha önce de halklar yan yana durursa bu faşizm önlenebilir, yeter ki bu savaşlar, bu saldırılar sona ersin. Bunun da tek yolu barış sürecinin yeniden başlamasıdır” dedi.