Afrika’da nüfus artışının önlenememesi en büyük sorun
Afrika’daki anne ve çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri olarak da artan nüfus gösteriliyor.
Afrika’daki anne ve çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri olarak da artan nüfus gösteriliyor.
Geçtiğimiz hafta Londra’da düzenlenen Family Planning 2020 adlı konferansta, Afrika ülkelerindeki nüfus artışı sorununa yönelik alınacak önlemler tartışıldı. Afrika’daki anne ve çocuk ölümlerinin yanı sıra devam eden yoksulluğun en önemli nedenlerinden biri olarak da artan nüfus gösteriliyor.
Britanya ve ABD’deki kalkınma ajansları UKAID ile USAID’in yanı sıra Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen konferans, günümüze kadar Afrika’da yapılan çalışmaların bir bilançosunu da çıkarmayı amaçlıyordu. Konferansta, Afrika’da artış hızı azalsa da devam eden nüfus artışına karşı yapılması gereken yardımlar da gündeme geldi.
NÜFUS ARTIŞI TÜM DÜNYADAKİ ARTIŞIN YARISINA DENK GELECEK
Konferansta Afrika ülkelerinde halen 1 milyar 250 milyona yakın olan nüfusun önümüzdeki 2050’de 2,5 milyara yaklaşacağına dair öngörüler dikkate alındı. BM verilerine göre önümüzdeki 33 yılda dünya nüfusu ortalama 2,2 milyar kadar artacakken, bu artışın yarısından fazlası Afrika’da gerçekleşmiş olacak.
Dünya genelinde kadın başına düşen doğum sayısı 2,5 iken, bu oran Afrika kıtasında 4,7’yle en yüksek oranda seyrediyor. Bu oran Asya kıtasında 2,4, Amerika kıtasında 2,1 ve Avrupa’da 1,7’de kalıyor. Oysa bir ülkenin nüfusunun sürdürülebilir olması için bu oranın 2,05 civarında olması yeterli görülüyor.
Kıtadaki nüfus artışına bağlı olarak sağlıksız koşullarda gerçekleşen doğumlar nedeniyle her yıl yüz binlerce kadının yaşamını yitirdiği biliniyor. Bu sayının en az 300 bin olduğu tahmin ediliyor.
DOĞUM KONTROL VE TIBBİ DESTEK ÖLÜMLERİ AZALTTI
1990 yılında Afrika’da doğum yapan her 100 bin kadından 996’sı yaşamını yitirirken, bu sayı 2015 itibariyle 555’e kadar indi. Ancak yine de doğumlardaki anne ölümlerinin yüzde 99’unun Afrika başta olmak üzere gelişmekte olan yoksul ülkelerde meydana gelmesi önemli bulunuyor.
Ölümlerdeki azalmalarda özellikle 2000’li yıllardan bu yana doğum kontrol önlemlerine yönelik çalışmalar ve hamilelikte sunulan tıbbi desteklerdeki artışın etkisinin olduğu düşünülüyor. Bu tür çalışmaların devam ettirilmesi sayesinde doğum esnasındaki anne ölümlerinin Asya kıtasında 100 binde 120 olan ölüm oranlarına yaklaşması mümkün olabilecek.
ÇOCUK ÖLÜMLERİ AZALSA DA DÜNYADAKİ ÖLÜMLERİN YARISI
Family Planning 2020 adlı konferansta üzerinde durulan bir diğer nokta ise, nüfusun kontrol edilememesine bağlı olarak halen milyonlarla ifade edilen çocuk ölümleri. Hamilelik veya doğum esnasında bulaşan enfeksiyonların yanı sıra kırsal kesimlerdeki tıbbi yetersizlikler nedeniyle Afrika’da milyonlarca çocuk yaşamını yitiriyor.
Her yıl dünyada 5 yaşın altındaki 6 milyona yakın çocuk ölümlerinden 2,8 milyonu Afrika kıtasında yaşanıyor. Bunda yetersiz beslenmenin yanı sıra aşı ve ilaç eksikliğinin de etkisi bulunuyor.
ÖNLEYİCİ TEDBİRLER TÜM KITAYA YAYILMADI
Birleşmiş Milletler’in ve insani kuruluşların çabalarına rağmen Afrika ülkelerinde yürütülen doğum kontrol çalışmalarının halen yeterli düzeyde etkisini göstermediği de konferansta varılan bir diğer sonuç.
Yapılan çalışmalara göre Afrika kıtasında annelik yaşında olan kadınlardan 214 milyonu herhangi bir tıbbi doğum kontrol imkanına sahip değil. Bu kadınların 59 milyon kadarı ise daha çok klasik olarak tabir edilen önlemlerle yetinmek zorunda kalıyor.
FONLARIN İKİ KATINA ÇIKMASI GEREKİYOR
Günümüzde Afrika ülkelerindeki aile planlaması çalışmalarına harcanan fonlar yıllık 31 milyar doları bulsa da, anne ölümlerinin istenilen düzeye çekilebilmesi için çok daha büyük fonlara ihtiyaç var. Bu fonların yıllık en az 60 milyar dolara ulaşması halinde Afrika’da önemli sonuçlar alınması mümkün olabilecek.
Ancak Family Planning 2020 konferansında katılımcı ülkelerin belirlediği ek fonlar 2,5 milyar dolarla sınırlı kaldı. Kanada, Britanya ve İskandinav ülkeleri bu bağışlarda önde gelirken, 1,5 milyar dolarlık kısmı ise Hindistan, Bangladeş ile bazı Afrika ülkelerinden geldi.