AKP iktidarının 22 yıllık ekolojik yıkım tablosu-1

22 yıllık AKP iktidarı boyunca yapılan kanun değişiklikleri ile Türkiye ve Kürdistan'ın doğası, sermayenin rant ve talanına açıldı. AKP iktidarıyla özdeşleşen ekolojik felaket tablosunun en can alıcı başlıklarından biri ise HES’ler.

EKOLOJİK KIRIM

22 yıllık AKP iktidarıyla özdeşleşen ekolojik felaket tablosunun en can alıcı başlıklarından biri, HES’ler. Resmi verilere göre, şu an yapım aşamasında olanlar ve yapımına izin verilenlerle birlikte Türkiye'de binden fazla HES bulunuyor; aktif olarak çalışan 764 hidroelektrik santrali var. Bu santrallerin 146'sı barajlı, 618'i ise akar su hidroelektrik santrali olarak geçiyor. HES projelerinin büyük çoğunluğu, kamu yararının ihlaline dair yargı kararlarına ve protestolara rağmen devam ediyor. Yüklenici firmalar, çoğu zaman Çevre Etki Değerlendirmesi'nden (ÇED) muaf tutuluyor veya ÇED sürecinde gerekli bilgilendirme ve rıza alınma prosedürleri, mahalle veya köylerdeki muhtarlara yapılan tebligatlarla tamamlanmış sayılıyor.

Kamuya ait olan ırmak ve derelerin elektrik üretimi “işletme”amacıyla özel sektöre devri, AKP döneminde yaygınlaşan bir rant politikası haline geldi. HES'lerin tuttuğu su nedeniyle topraklarını sulayamayan, hayvanlarını besleyemeyen ve buharlaşma sonucu topraklarındaki tuz miktarı arttığı için ürünleri yanan insanların, ekoloji örgütleriyle birlikte açtıkları yürütmeyi durdurma davalarına rağmen, AKP'nin rant politikalarından vazgeçmedi.

BİR TALAN PROJESİ OLARAK HES’LER

Kürdistan'da ise HES'ler, güvenlik politikalarına hizmet ederek belirli bölgelerin insansızlaştırılmasına ve demografinin yeniden dizayn edilmesine katkıda bulunması amacıyla hızlandırıldı. HES’ler; ekolojik kıyımla özel savaş konseptinin bir araya geldiği alan oldu. Binlerce yıllık tarihleri ile bilinen Halfeti ve Hasankeyf, AKP'nin HES ve baraj projeleri nedeniyle sular altında kaldı. Son yıllarda yalnızca Botan Çayı üzerinde 10'dan fazla HES'in yapımına izin verilmesi, bölgede artan heyelanlar sonucu verimli tarım arazilerinin kullanılmaz hale gelmesine yol açtı. Evleri ve arazileri heyelana kurban giden, topraklarının aşırı tuzlanması nedeniyle yüzlerce insan, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldı.

Kürdistan ve Türkiye genelinde faaliyet gösteren maden ve taş ocağı sayısının yaklaşık 200 bine yakın olduğu tahmin ediliyor. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından 2013 yılına kadar geçen 11 yıllık süreçte, 85 bin taş ocağına ruhsat verildi. Türkiye ve Kürdistan genelinde ruhsat alma prosedürlerinin kolaylaştırılması, Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikler, UMREK kodu olarak bilinen maden rezervlerinin yalnızca 4’üncü grup madenler için geçerli olması, eksik belge ve ÇED raporu olmaksızın maden ocağı açılabilmesi, ruhsatsız maden ocaklarının işleyişine göz yumulması ve hakkında faaliyet durdurma kararı olan maden ocaklarının ‘eksiklerini tamamlayarak’ işleyişine devam edebilmesi gibi nedenlerle Türkiye'de her ay 100'den fazla taş ve maden ocağının faaliyete geçtiği tahmin ediliyor.

Maden kazalarında yaşanan ölümlerde dünyada birinci sırada yer alan Türkiye'de 2002 yılından beri maden facialarının ardı arkası kesilmedi. Son olarak, Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik'e ait altın madeni sahasında, 13 Şubat'ta meydana gelen heyelan sonrası 9 işçi toprak altında kaldı. Kazayla ilgili devam eden soruşturma kapsamında gözaltına alınan 8 şüpheli tutuklanırken, 2 kişi ise adli kontrolle serbest bırakıldı. Bilirkişi raporuna göre, 13 yetkili asli olarak kusurlu bulundu. Yaşanan facia sonrası, 24 Şubat 2024'te açıklama yapan TMMOB'un verilerine göre, AKP'nin iktidarda olduğu 22 yıllık süreçte 2050 madenci hayatını kaybetti. 301 madencinin göz göre göre yaşamını yitirdiği, 162 işçinin de ağır yaralandığı Soma'daki maden faciasına dair devam eden davada suçları kanıtlarla sabit olmasına rağmen 28 kamu görevlisi tutuksuz yargılanıyor.

KUZEY ORMANLARININ TALANI

İstanbul’un su ve oksijen kaynağı Kuzey Ormanları’nın talanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü projesiyle başladı. Köprü projesi aşamasındayken, güzergahında bulunan 13 ilçenin 17 noktasında 1/5000 imar planı değişikliği yapıldığı ortaya çıktı. Bu plan değişikliklerine karşı dokuz meslek odası 17 dava açtı. Köprüye gidecek yolları kapsayan Kuzey Otoyolu projesine de 2013 yılında başlandı. Her iki proje kapsamında orman vasıflı arazinin yol yapımı ve imara açılması amacıyla 15 milyona yakın ağaç kesildi. Kuzey Marmara Otoyolu Projesi için İstanbul'un akciğeri sayılan Kuzey Ormanları'nı rant ve talana açan AKP, ekoloji örgütlerinin tüm uyarılarına, siyasi partilerin ve STK'lerin çağrılarına rağmen projeye eklediği yeni etaplarla devam etti. İstanbul'un batısındaki Kınalı Mevkii'nden başlayarak Sakarya'nın Akyazı ilçesine kadar uzanan otoyol projesi kapsamında 11 buçuk milyon metreküp beton kullanıldı; bu betonları temin etmek için karayolu projesi içerisinde kalan alanda beton santralleri açıldı. Proje kapsamında, orman vasfını yitirmemiş arazi içinden geçirilen karayollarına 12,4 milyon ton asfalt döküldü.

ALTIN İÇİN YERLE BİR EDİLEN KAZDAĞLARI

Kazdağları'nda altın arama faaliyetleri kapsamında 300 binden fazla ağaç kesildi ve son yıllarda siyanürle maden arama işlemlerinin en yoğun yapıldığı alanlardan biri haline geldi. Kanadalı Alamos Gold şirketine, orman vasfını yitirmemiş ve su kaynakları barındıran arazide altın sondaj çalışmaları yapması için izin veren AKP, siyanürlü altın arama faaliyetlerine "kontrollü yapıldığı" gerekçesiyle göz yumdu. Kazdağları'ndaki madenlerin yüzde 21'i hala ruhsatsız.

Bölgede siyanürlü maden çalışması yürüten ikinci büyük firma olan Zenit Madencilik'in, "büyümek için" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yaptığı başvuru haziran ayında olumlu sonuçlandı. ÇED raporunun onaylanmasıyla şirket, 259 hektarlık alanını 380 hektara, yani 535 futbol sahası büyüklüğüne çıkaracak. Tarım arazisi ve ormanlık alanlarda yapılacak çalışmalarda dinamit kullanılacak. Bölgedeki cevher, ayda 20 patlatma ile çıkarılacak ve şirket yılda 142 bin 103 ton cevher elde edileceğini belirtiyor. Çıkarılan cevher, alanda bulunan Kızıltepe cevher zenginleştirme tesisinde siyanürle işlenecek. 4 bin 728 sayfalık ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre, proje alanı ve çevresinde yalnızca belirli bölgelerde yetişen endemik türler bulunuyor; bunlar arasında çakırotu, ak kıskıs, kızılcıkotu ve hoş keten yer alıyor.