Darpa’nın başlattığı programa PALS (Persistent Aquatic Living Sensors) adı verildi. Programın amacı yaşayan doğal organizmaların kapasitelerini işletmeyi öngörüyor.
Deniz canlılarının çoğunluğu çok başarılı algılayıcılara sahip, bir hareketi, bir kokuyu, bir gürültüyü veya bir silueti tespit etme yeteneğindeler. Örneğin balıklar, ortamdaki en ufak hidrodinamik değişimleri (hız, baskı) ve sesleri algılayabiliyor. Bazı türler kendilerini çevreleyen küçük elektrik alan veya manyetik alan değişimlerini hissedebiliyor.
Bu kadar canlı algılayıcı askerlerin dikkatini yoğun bir şekilde çekiyor. Kuşkusuz balıkları tespit etmek için değil bu ilgi. Amerikan askerleri denizden gelebilecek tehlikelere karşı deniz canlılarının kapasitelerini kullanmayı hedefliyor.
Deniz canlılarının en büyük avantajı her yerde olmaları. Yaşam her zaman ve her yerde var. Diğer avantajları ise; ortamdaki değişimlere uymaları, herhangi bir bakım gerektirmemeleri ve kendi başlarına üremeleri.
Tersine, mikrofon, kamera, uydu veya radar gibi konvansiyonel gözetim sistemleri, bu kadar kusursuz bir yapıya sahip değiller. Sürekli enerji ile beslenmeleri, bakıma tabi tutulmaları ve hatta değiştirilmeleri gerekiyor. Ayrıca konvansiyonel gözetim sistemlerini hayata geçirmek için hem insani hem de materyal olanaklara ihtiyaç duyuluyor.
Dapre, bu programı nasıl geliştireceği veya hangi teknolojileri kullanacağı konusunda detay vermiyor. Ancak ilk hedefin deniz organizmalarının tespit kapasitelerini değerlendirmek olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte deniz canlılarından gelen bilgileri kullanabilmek için materyal teknolojilere, yazılımlara ve algoritmalar gerekiyor. Darpa’nın öncelikle deniz altılarının geçişleri sırasında bu deniz türlerinin davranışlarındaki değişimleri inceleyeceği ifade ediliyor.
PALS programının biyoloji, kimya, fizik, yapay zeka, okyanus bilimi ve mühendislik gibi alanlardaki araştırmaları da katarak dört yıl boyunca sürmesi planlanıyor. Şubat ayı başında açıklanan proje, Mart ayı başında başlayacak.