Avşin Türkmen Antakya Türkmenlerinden. Ailesi Antakya'dan Hataya göç etmiş. Babası Türk tarih öğretmeni olduğu için Avşin iki yaşında iken babasının tayini Hakkari'ye çıkmış. Avşin kendisinin Hakkarili olduğunu belirtiyor. Hakkarili olmaktan da gurur duyduğunu belirten Avşin devamla ekliyor: "Öyle bir gerçekliğin içinde yaşamışım ki, 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' Bunları itiraf etmek belki benim yaşımdaki bir genç kadın için çok acı olabilir. Ama ailelerimiz bizleri kör, sağır ve bilmeyen bir gençlik olarak yetiştirmek istemiş. Yani sistem ve devlet çıkarları temelinde görmen gerekenleri gör, duyman gerekenleri duy, bilmen gerekenleri bil. Bu yeterlidir. Ama tüm bu çabalara rağmen şimdi duyuyor, görüyor, biliyor ve içindeyim mücadele yürütüyorum."

EVDE KÜRTLERDEN HİÇ SÖZ EDİLMEZDİ

YJA Star Gerillası Avşin, ailesinin Kürtler konusundaki yaklaşımını da şu sözlerle açtı: “Babam inkılap öğretmeniydi. Hakkari’de Polis lojmanlarının olduğu yerde yaşıyorduk. Devlet memurlarının geneli o lojmanlarda yaşıyorlar. Lojmanlarda yaşam tamamıyla devlete endeksli oluyordu. Tüm arkadaş çevren de bu gerçeklikle örülmüştü. Kürtlere dair en ufacık bir haber yansısa tvlere babam anında kanal değiştiriyordu. Çok anlam vermiyordum ki zaten yaşımda küçüktü. Okula gittiğimde bir kaç Kürt arkadaşım oldu. Onlarla çok iyi anlaşıyordum ve onları seviyordum.  Babam Türk tarih öğretmeni olmasından kaynaklı belki bizi Kürtlerden uzaklaştırmak istiyordu. Bunu ona hiç sormadım, sorma ihtiyacını da hissetmedim. Ben kendimi Hakkarili olarak görüyordum. Ama Hakkarili olmak ne demektir bunu bilmiyordum."

ARKADAŞLARIMIN DAĞLARA GİDECEĞİNİ DUYDUM VE BEN DE GELECEĞİM DEDİM

Okulda arkadaşlarının arasındaki tartışmalara kulak misafiri olan Avşin, 'beni de götürün' dediğini ve onlarla birlikte dağlara yol tuttuğunu gülerek dile getiriyor. Avşin "Aslında arayışlarım yeni başlamıştı ama yaşım bazı şeyleri tutmuyor diye acele etmiyordum. Hakkari’de yaşayıp özgürlük mücadelesinden habersiz olmak! PKK'yi duymamak, çok çelişkili gelebilir ama ben bunlardan haberdar değildim. Okula gidiyordum, ailemin ekstradan gönderdiği özel bazı tekvando, enstrüman vb. yerler dışında bir yaşam aktivitem yoktu. Dünya sarsılıyor ama ben bu sarsıntının merkezinde bundan haberdar olmadan yaşıyordum. Oysa Kürt çocukları bu gerçekliğin göbeğinde tüm sarsıntıları iliklerine kadar hissederek yaşıyorlardı. O yüzden nerede ne tercih yapmaları gerektiğini yaşadıkları düşmanca baskı, inkar ve imhalar sonucunda netleşiyorsun. Ben bunları bilmiyordum. Şimdi biliyorum ve hissediyorum” diyor.

Avşin şöyle devam ediyor: "Öyle bir gerçekliğin içinde yaşamışım ki, görmedim, duymadım, bilmiyorum. Bunları itiraf etmek belki benim yaşımdaki bir genç kadın için çok acı olabilir. Ama ailelerimiz bizleri kör, sağır ve bilmeyen bir gençlik olarak yetiştirmek istemiş. Yani sistem ve devlet çıkarları temelinde görmen gerekenleri gör, duyman gerekenleri duy, bilmen gerekenleri bil. Bu yeterlidir. Ama tüm bu çabalara rağmen şimdi duyuyorum, görüyorum, biliyorum ve içindeyim mücadele yürütüyorum. Oysa bırakılsa bizler görsek ve tercihlerimizi kendimiz yapsak belki o zaman şimdiki yaşanan zülüm yaşanmazdı. Bence Türkiye de yaşayan tüm halklar bıraksınlar çocukları halkların tüm sorunlarından, Türkiye de yaşananlardan bir haberdar olsunlar. Olsunlar ki o zaman kendi yollarını kendileri seçsinler."

DAĞLARDA ÇOK SAYIDA KADININ OLUŞU BENİ ŞOKE ETTİ

“Dağlara geldiğimde dağlarda bu kadar kadın arkadaşı görmek beni şok etmişti. İlginç, dağlarda kadınların olduğundan bile haberdar olmadan bu yola arkadaşlarımın peşine takılarak gelmiştim. Şimdi ise karşımda gördüğüm alan itibariyle yüzlerce kadın duruyordu” diyen Avşin ilk şaşkınlığını şu sözlerle açıklıyor; "Dağlarda kadınların olduğunu bilmiyordum dedim, bir kadın arkadaş “o zaman sen niye geldin?” diye sordu. Birden gülmeye başladım. Yani bu kadar şaşırmıştım. Oysa kadın arkadaşlarımla birlikte gelmiştim ama o şokla yanlış cümleler kurmaya başlamıştım. Neyse ki yeni olmanın potları çok oluyormuş. Kadın yoldaşlarımdan şimdiden çok şey öğrendim. Oysa henüz yolun başındayım ve öğrenmem gereken çok şey var."

PKK’DE GERÇEK YAŞAMI ÖĞRENİYORUM

YJA Star gerillası Avşin, “PKK tüm güzelliklerin mekanıdır, şimdi yaşamı doğru okumaya başlıyorum ve benim üniversite yıllarım burada başlıyor diyor” ve devamla ekliyor; " Tarihi, toplumu, bireyi kendimi tanıyacağım. YJA Star gerillası olmakta bir ayrıcalık katıyor bu yaşama. Çünkü kendimi savunmayı öğreniyorum. Hem de her türlü saldırıya karşı. Henüz çok genç bir gerillayım yani öğrenme aşamasındayım. Öğrendikçe öz güvenim gelişiyor. Bu beni güçlü kılıyor."

“Gerillada arkadaşlığın, paylaşımın anlamına ve gücüne ulaşıyorsun” diyen Avşin bunu şöyle açıklıyor: "Sivilde Türk arkadaşlarım her şeyi kestirmeden ele alıyorlardı, seni anlayanı bulamıyordun nerdeyse. Ama Kürtler de bu böyle değildi, seni anlamaya çalışan bir yaklaşım vardı. PKK de bu çok farklı bir boyut taşıyor. Senin her anına anlam veren ve her zorlanmanda yanında olan, seninle hem mutluluğunu paylaşan hem de öğrenmene destek olan bir arkadaşlık var. Türklerden öğrenemediğimi Kürtlerden öğreniyorum. Müthiş bir hissediş var burada."

YOLDAŞLIK BENİ MÜTHİŞ ETKİLİYOR

İlk geldiğimde herkes birbirine “Heval” diyordu bu ilkin bana tuhaf gelmişti nedeni ise, baban yaşında sana “heval” diyor. Avşin bir anısını da şöyle paylaşıyor; "Üç-dört gündü dağa gelmişim hala yollardayım ve eğitim alanına bizi ulaştırmaya çalışıyor arkadaşlar. Bir yerde oturuyorduk. Babam yaşında ki bir arkadaş ' hoş geldiniz heval' dedi. Bende ani refleksle 'ne hevali sen benim babam yaşındasın bana neden heval diyorsun’ dedim. Arkadaş güler bir yüzle, 'baban yaşında olabilirim ama sen benim hevalimsin’ dedi. O zaman anlam vermedim. Yeni savaşçılar eğitimini gördükten sonra anlam verdim. Sonrasında o arkadaşı gördüm bu kez utanmaya başladım. Ama o gülerek yine, 'hoş geldin heval' dedi. En çok sevdiğim kelimedir şimdi “Heval!” kelimesi. Ama anlamını öğrenmemden kaynaklıdır."

ÖZGÜRLEŞMEK İSTEYEN KADINLAR YÖNÜNÜ MÜCADELEYE VERMELİ

Son olarak YJA Star Gerillası Avşin şunu belirtti: " Tüm kadınlar bana göre yönünü özgürlük mücadelesine vermelidirler. Özellikle Türkiye’de yaşayan diğer halklardaki kadınların. Çünkü bu mücadele de halkların özgürlüğü var. En önemlisi de kadınların özgürlüğü. Benim çağrım, özgürleşmek isteyenlere yönlerini dağlara vermeleridir. "