Avustralya dünyadaki nükleer atıkların depolanmasına talip!
Financial Times’ta yer alan iddiaya göre, Güney Avustralya eyaleti yönetimi dünya ülkelerinde biriken nükleer atıkların topraklarında depolanması için talip oldu.
Financial Times’ta yer alan iddiaya göre, Güney Avustralya eyaleti yönetimi dünya ülkelerinde biriken nükleer atıkların topraklarında depolanması için talip oldu.
Gazetenin haberine göre, nükleer atıkların depolanması için eyaletin elde edeceği gelir ise 5 milyar Avustralya doları (3,2 milyar euro) olarak hesaplanıyor.
Haberin dayandırıldığı bir resmi rapora göre, Güney Avustralya’da inşa edilecek ve 2020 yılında faaliyete geçecek bir ara depolama istasyonu sayesinde dünya üzerindeki nükleer atıkların yüzde 13’ü depolanabilecek. Bu hamleyle Avustralya’nın böylesi önemli bir sorunun çözülmesine yardımcı olmasından dolayı dünya ülkeleri nezdindeki itibarının arttırılması da hedefleniyor.
Avustralya’nın diğer kıtalardan gelecek nükleer atıkları depolama projesiyle hem ülkeye ciddi bir ekonomik kaynak sağlamak, hem de ülkede çok az kullanılan atom enerjisini yaygınlaştırmayı hedeflediği de belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl bir açıklama yapan Başbakan Malcolm Turnbell, ülkesinin atom enerjisine geçiş için hamle yapacağını duyurmuştu.
Başta Fransa ve ABD olmak üzere nükleer kaynaklı enerji üretimine ağırlık veren ülkeler önündeki en büyük sorun ise, santrallerden geriye kalan ve radyo aktivite oranı oldukça yüksek olan atıkların depolanması. Benzer şekilde nükleer enerjiden 2022’den itibaren tümüyle çıkmayı planlayan Almanya’da da atıkların depolanması tartışmaları devam ediyor.
Nükleer atıkların yerin en az bin 500 metre altındaki kayalık alanlarda depolanması gerekirken, bazılarının depolama süresinin 1 milyon yılı bulabileceği hesaplanıyor.
Kimi uzmanlar ise, nükleer atıkların yer altında depolanması yerine uzayda uygun alanların bulunması için çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyor.
Japonya’nın Fukuşima kentinde 2011 yılındaki tsunami ardından yaşanan nükleer felaket sonrasında Almanya’nın başında olduğu birçok ülke atom enerjisini terk etme kararı almıştı. Küresel ısınmaya yol açan gaz salınımlarındaki payı oldukça düşük olsa da, nükleer enerji santrallerinin patlama veya sızma durumunda ciddi felaketlere yol açacağı biliniyor.
Çernobil Faciası sonrasında sürekli tartışılan nükleer enerjinin en önemli dezavantajı ise, geriye kalan radyoaktivite oranı yüksek atıkların güvenli bir biçimde depolanması sorunu.