Bahar gülüşlü cesur çocuk: Kurtay Amed

Onur yoluna baş koymuş büyük bir başkaldırı hikayesidir Kurtay Amed. Adı hafızalara ve mahalle duvarlarına kazınıp, sokaklara verilen binlerce Kürt gencinden sadece biri…

Yüzyıllardır süren haksızlığa başkaldırıp hak ve hakkaniyet arayan koca bir coğrafyanın sesi. Umut ve insanlık savaşında sonsuzlaşan uysal ve cesur çocuk…

Türkiye ve Kürdistan kamuoyunda ‘Kayıp er’ olarak tanınan Kurtay Amed (Osman Karadeniz) 8 Mart 1995 yılında Amed’in Bağlar ilçesine bağlı Kaynartepe Mahallesi’nde doğdu. Kürdistan koşullarından kaynaklı köyden kente göç eden 5 çocuklu bir ailenin 4’üncü çocuğu olarak dünyaya gelen Amed, ekonomik nedenlerden kaynaklı öğretim hayatını 9’uncu sınıfta sonlandırarak aile bütçesine katkıda bulunmak amacı ile çalışmaya başladı. Bir yandan Harita Kadastro işi ile uğraşan Kurtay Amed, diğer yandan toplumsal sorumluluklar çerçevesinde hareket ederek zamanın ve mekanın doğurduğu duyarlılıklara cevap olamaya çalışıyordu. İşte bu nedenle ‘Kobanê düştü düşüyor’ söyleminin ardından 6-8 Ekim tarihlerinde dillere destan bir serhildan ruhu ile sokaklara dökülüp direnen binlerce insandan biri oldu. 6-8 Ekim olaylarından kaynaklı yargılanan Kurtay Amed, 8 ay boyunca Amed zindanında tutuldu. 8 aylık tutsak hayatı sonrasında serbest kalan Kurtay Amed, askerlik yapmak için gittiği İzmir’de maruz kaldığı faşist tavır ve saldırılar nedeni ile birçok sorun yaşadı. Yaşanan sorunların ardından 12 Haziran 2015 tarihinde Denizli’ye sürgün edildiği sırada firar eden Kurtay Amed PKK, saflarına katıldı. 20 yaşında bir PKK gerillası olan Kurtay Amed 26 Aralık 2015’te Mardin’in Kerboran (Dargeçit) ilçesinde devlet güçleri ile girdiği çatışmada 3 arkadaşı ile birlikte sonsuzluğa ulaştı.

Oğlu Kurtay Amed’i cesur, sakin, utangaç, kendi halinde, şakacı, insanları, doğayı ve hayvanları seven bir genç olarak nitelendiren Anne Rahime Karadeniz, “Osman sorumluluk sahibi, fedakar bir gençti. Ailesine ve bana çok düşkündü. Güler yüzlü, cana yakın ve çok şakacıydı. Sakin bir yapısı vardı, zor öfkelenirdi. O öfkelendiği zaman ortada bir haksızlık olduğunu bilirdim. Kimden gelirse gelsin haksızlığa asla tahammül edemez ve bir şekilde tepki gösterirdi. Çok cesurdu çok… Korku nedir bilmezdi. Ortada bir yanlış varsa nerede ve nasıl olursa olsun yüksek sesle söylemekten ve çözüm aramaktan çekinmezdi. İşte bu özellikleri nedeniyle kısa zamanda çevresindeki insanların sevgisini ve saygısını kazanmıştı. Arkadaşları ile arasında çok güçlü bir bağ vardı” deyip ince buruk bir tebessüm ile  ekliyor;  “Gülüşünü hatırladım birden… Yeşil gözlü, kısa boylu, çok güzel bir çocuktu Osman. Kafasına bir şey koydu mu o şeyi gerçekleştirinceye kadar durduramazdın. Hatırlıyorum bir gün geldi “Hadi köye gidelim” dedi. Köyü ve köyde vakit geçirmeyi çok severdi. Anlatmaya çalıştım gidemeyiz dedim ama bir türlü ikna edemedim. Baktım vazgeçeceği yok tamam gidelim dedim ve hiç hesapta yokken o gün kalkıp köye gittik.”

KARAKTERİNİN ŞEKİLLENMESİNDE SAVAŞIN ETKİSİ ÇOK BÜYÜK

Kurtay Amed’in Kürdistan gerçekliği çerçevesinde savaş koşullarında ve silah sesleri altında büyüdüğüne dikkat çeken Ağabeyi Kadri Karadeniz, “Osman 8 Mart 1995’te yani bir bahar gününde doğdu. Bildiğiniz gibi bahar biz Kürtler için mücadele, yeniden başlangıç ve umut mevsimidir. Bu anlamda gerek doğduğu tarihin, gerekse Kürdistan’daki savaş gerçekliğinin kardeşimin karakterinin şekillenmesinde çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Osman kamuoyunda ilk olarak ‘Kayıp er’ olarak gündeme geldi ve uzun süre de bu hikaye ile gündemde kaldı ancak Osman’ı sadece bu durum üzerinden anlatmaya çalışmak büyük bir eksiklik olur çünkü Osman her şeyden önce fedakar ve emekçi bir gençti. Küçük yaşlardan beri bir yandan çalışıp diğer yandan okul okudu fakat bir süre sonra ekonomik nedenlerden kaynaklı okulu bırakıp tamamen iş hayatına atıldı. Uzunca bir süre farklı şehirlerde ve işlerde çalıştı. Osman okulu bırakıp çalışmaya başladığı dönemde ben zindandaydım. Hatırlıyorum da görüşüme geldiği gün içeride ihtiyaçlarımı karşılamam için ilk maaşını alıp bana getirmişti” şeklinde konuştu.

GÖZALTINDA İŞKENCEYE MAZRUZ KALDI

“Osman, DAİŞ’in Kobanê’deki barbarca saldırılarına karşı Kürdistan’da patlak veren 6-8 Ekim serhildanı sırasında gözaltına alındı ve yaklaşık 8 ay cezaevinde kaldı” diyen Ağabey Karadeniz şöyle devam etti; “Osman gözaltına alındıktan sonra emniyette sürekli darp, kötü muamele ve işkenceye tabi tutuluyor. Hizbullahçılar ile aynı kısımda tutulduğu için arlarında yaşanan sürtüşmenin ardından ilk onlar saldırıp dövüyor o da yetmezmiş gibi hemen ardından polisler saldırıp tanımaz hale getiriyorlar. Öyle ki gözaltı süresi bitip cezaevine gönderildiği zaman cezaevi güvenliğini sağlayan Jandarma, ceza infaz memuru onu kabul etmeyip adli tıbba gönderiyor çünkü ciddi şekilde işkence görmüş ama raporu yok. İçerideki arkadaşların anlattığına göre Osaman yaklaşık 3 gün boyunca kendine gelemiyor.”

OSMAN ZİNDANDA KENDİNİ TANIMAYA BAŞLADI

Kardeşinin Amed zindanında kaldığı 8 ay boyunca sürekli bir gelişim gösterdiğini belirten Ağabey Karadenzi, “Osman cezaevinde kaldığı süre içerisinde kendini tanımaya başladı. Zayıf ve güçlü yönlerini öğrenerek kişiliğini daha sağlam hale getirdi. Dışardayken de kitap okumayı seven bir insandı ama içeride bu durumu daha da arttırdı. Osman’daki olumlu manadaki değişim ve dönüşüm artık gözle görünür hale gelmişti” ifadelerini kullandı.

FAŞİST TUTUMLARI KABUL ETMEDİĞİ İÇİN PKK SAFLARINA KATILDI

Kardeşinin faşist yaklaşımlara maruz kaldığını aktaran Ağabey Karadeniz, “Osman cezaevinden çıktıktan iki ay sonra askere gitti. İzmir yaptığı askerlik sırasında irili ufaklı sorunlar yaşadı ancak bardağı taşıran son damla bazı HDP’nin 5 Haziranda gerçekleştirdiği mitingde patlayan bombaya bazı Türk askerlerin sevinmesine Osman’ın tepki göstermesi oluyor. Osman  tepki gösterince bu askerler ile  aralarında tartışma çıkıyor ve Osman’ı linç edip Denizli’ye sürgün ediyorlar.  Sürgün edilmeden önceki gün yaklaşık 1 saat boyunca telefonda konuştuk. Sesi endişeliydi. Laf arasında “Oraya gitmeyeceğim gidersem beni öldürecekler” dedi. Zaten o son konuşmamızdı. Ertesi gün Osman’a ulaşamayınca biz de telaşlandık. Tüm çaba ve girişimlerimiz ardından 3 gün sonra Osman’ın firar ettiğini öğrendik. En son 26 Aralık 2015 tarihinde Dargeçit’te şehit düştüğüne dair haber aldık” dedi.

SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ!

“Savaşın kazananı olmaz” diyen Ağabey Karadeniz şöyle devam etti; “Özellikle Türk halkına çağrım çocuklarının ne ve kim uğruna öldüğünü sorgulamalarıdır. Türk halkı artık uyanıp çocuklarımızın kanı üzerinden yürütülen bu savaşın sadece egemenlere hizmet ettiğini anlamalı. Bu ülkeye barış Türk halkının artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz demesiyle gelecektir.”

 

...