Aslan, 85 yıllık yaşamı boyunca Türk devletinin Kürt Halkına yönelik katliam ve baskılarına tanıklık etti. Büyük acılar yaşadı. 12 Eylül faşist askeri darbesinden sonra 8 çocuğundan biri Diyarbakır zindanında işkence sonucu öldürüldü.

Kürt Özgürlük Hareketi'yle 1976'larda tanışan Gülsüm Ana, yurtsever bir Kürt kadını olarak Kürt Özgürlük Hareketi'ne olan inanç ve dayanışmasını son nefesini verene kadar sürdürdü.

12 Eylül darbesi'nden sonra Gülsün Ana'nın 3 oğlu Diyarbakır zindanına atıldı. Cellatlar, 1982 yılında Gülsüm Ana'ya ”Al, bununla Kürdistan'ı kurarsın” diyerek işkence edilerek öldürülen oğlu Nevaf Aslan'ın cesetini verdiler.

Cellatların oğlunu katletmesi Aslan'ı korkurmak bir yana Türk devletine olan öfke ve kinini daha da arttırdı. İşkence altındaki tutsaklarla dayanışmak amacıyla kurulan ilk komitenin örgütlenmesine aktif olarak katıldı. Daha sonraki yıllarda da Barış Anneleri saflarında barış ve özgürlük mücadelesini sürdürdü.

Gülsüm Kılıç Aslan'ın oğlu yazar Kamran Simo Hedilli, babası genç yaşamını yitirdiği için annesinin tek başına 8 çocuğuna baktığını söylüyor, kendisi ve kardeşlerinin devrimci düşünceleri benimsemesinde annesinin etkisini şu cümlelerle dile getiriyor:

”Yurtseverlik ve devrimcilik kültürünü o bizlere verdi. Annemin doğduğu gün Türk askerleri köyü basmış ve evleri ateşe vermişler. Her zaman Türk devletinin kendilerine yaptığı zulmü bizlere anlatır ve Cigerxun'un şiirlerini okurdu. 1976 yılında bir oğlu mücadele saflarında yer aldıktan sonra Kürt Özgürlük Hareketi ile tanıştı. Bölgedeki tüm özgürlük savaşcılarını olduğu gibi Mazlum Doğan ve Kemal Pir'i çok iyi tanıyordu. Evi ihtiyacı olan tüm devrimcilere açıktı ve onları kendi çocukları olarak gördü. Çok zor dönemlerde kuryelik yaptı. Cesur ve kararlı bir insandı. Kürt Özgürlük Hareketi'ne olan inancını ölene kadar sürdürdü.”

Dün Batman'da toprağa verilen Gülsüm Kılıç Aslan için Stockholm'de bir anma etkiniği düzenlenecek.