Van’da havaların ısınmasıyla birlikte Van Gölü’nde yaşanan kirlilik yeniden gündeme geldi. Yaz aylarında Vanlıların akın ettiği Van Gölünde, kirliliğin yanı sıra kıyı işgali de kaygı yaratıyor.
Van Gölü kıyısı Polis, Jandarma, Valilik ve AKP’ye yakın kurumlar tarafından adeta işgal edilmiş durumda ve yaz aylarında Vanlıların bu alanlara girmesine izin verilmiyor. Vanlılar Van Gölü’nü n kıyısına gidemeden uzaktan bakmakla yetiniyor. Gölün etrafında ise çimento fabrikası ve onlarca kum ocağı faaliyet yürütüyor.
‘DOĞAMIZ KAPİTALİZMİN KAR HIRSINA KURBAN GİDİYOR’
Yıllardır bu konuyla ilgili çalışmalar yürüten Mezopotamya Ekoloji Komisyonu Üyesi ve Van Çev-Der Başkanı Ali Kalçık, “Su hayattır ama her gün hayatımız kirletiliyor yıllarca süre gelen su sorununa çözüm bulunmadığı gibi 2016 baharında da aynı sorunla suyumuzun kirlendiği dünya değeri olan Van Denizi’mizin kirletildiği, merkezi hükümetin yerel yöneticilere sessiz kaldığı, akarsularımızın pazarlandığı, HES’ler ve güvenlik barajı yapılarak ticari metalara dönüştürüldüğü, bölge insanının ve flora-faunanın olumsuz etkilendiği her şeyin kapital amaçla kullanıldığı tüm canlıların ortak malı olan derelerimizin katledildiği, birileri para kazanacak diye börtü böceklerin, bitkilerin, hayvanların insan hayatının olumsuz etkilendiği, ilimizin en çok güneş aldığı halde güneş enerjisinden faydalanılmadığı, rüzgar enerjisinin yok sayıldığı, ama sularımızın enerji üretimi adına suyumuzun ve hayatımızın kirletilmesi yaşanan kapitalist hırsın bir sonucudur” dedi.
‘KİRLİLİĞİ ENGELLEMEK İÇİN SUNULAN ONLARCA PROJEYE NE OLDU’
Kürdistan’ın sembolü olan dünya değeri Van Gölü’nün kuralsız ve ölçüsüzce kirletilmeye devam edildiğine dikkat çeken Kalçık, “1 milyonu aşkın insanın direkt ve en direkt kanalizasyonu arıtılmadan denize deşarj ediliyor, bir o kadar da evsel atıkların derelerde rüzgarla denizimizi çöp toplama alanına dönüştürüldüğü, emanetçisi olduğumuz denizimizi böylesine kirletildiği, yetkililerin her yıl proje hazırlığında olduğu, onlarca yıldan beri hiçbir müdahale yapılmadan kirlenmeye ve yok olmaya mahkum ediliyor” diye konuştu.
‘YOL YAPIMI ADI ALTINDA DENİZE DOLGU YAPILARAK KIYILAR İŞGAL EDİLİYOR’
Yol yapımı adı altında denize dolgu yapılarak kanunların ihlal edildiğini ve yanlış uygulamalarla canlıların üremesi alanının yok edildiğini dile getiren Kalçık, “Süzgeç arıtma görevini gören sazlıkların doldurularak imara ya da yol yapımına açılması çevresel etki değerinde vahşet boyutundadır. Van merkez ilçelerin (520 bin nüfusun) kanalizasyonu %60-70 oranında arıtılmadan denize dökülmektedir. Saniye 1800 litre kanalizasyon atılmaktadır ve devamında Erciş Çelebibağ Adilcevaz Ahlat Tatvan Gevaş gibi yerleşim birimleri de evsel ve kanalizasyon atıklarıyla denizimiz kirletilmektedir. Denizimize atılan onlarca akarsuyun (Karasu, Gevaş Suyu, Deliçay, Güzelsu Deresi, Zilan Çayı, Bendimahi Çayı Akköprü Deresi, Kirman Deresi, Şamran Kanalı gibi) akarsularla filtreleme yapılmadan evsel atıklar ve kanalizasyon işlevi ile denizimiz kirletilmektedir” şeklinde konuştu.
‘KIYI İŞGALİ BÜYÜK SUÇTUR’
Bir başka temel ihlalin ise uluslararası alınan kararlar doğrultusunda uygulanmayan kıyı kanunu olduğuna vurgu yapan Kalçık, “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. 3621 sayılı kanun, deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez. Kanunun böyle hükmetmesine rağmen Gevaş İn Köyünden Erciş Karatavuk köyüne kadar sınırları olan kıyı kanununun çoğunlukla kanun koyucular tarafından ihlal edilip tüm canlıların kullanım alanına açık olması gereken devlet kurumları yada devletin yandaşları kapitalistlere tahsisi edildiği duvarlarla engellerle kapatılıp kanunun ihlal ettiği kanun koyucunun da suç işleyerek ihlali yapıp ihlal yapanlara da göz yummaktadır” tespitinde bulundu.
‘HALKIMIZ VAN GÖLÜ’NE SAHİP ÇIKMALI’
Kum ocağı, beton santralleri, taş ocakları ve çimento fabrikası gibi toz bulutu halinde imalat yapan birimlerin kanunda belirtilmiş olmasına rağmen vahşi kapitalistin kuralsızca üretimlerinden dolayı suyun ve doğanı kirletildiğini sözlerine ekleyen Kalçık şöyle devam etti: “Canlı organizmanın her gün biraz daha yok olduğu yetkililerin seyirci olduğu bu görüntüye yıllardan beri son verilmiyor. Sazlıkların bünyesindeki canlı organizmaların sözde ilaçlama ile ekolojik dengenin katledildiği içler acısıdır. İnci kefalinin her gün biraz daha yaşama koşulunun kalmadığı bu ilaçlama ile ve yapılan HES’lerle üremesinin engellendiği, yaşam koşullarının kalmadığı bu ve benzeri sorunların yıllardan beri devam ettiği ve hiçbir çözümün üretilmediği 2016 yılında da bu sorunların çözümü için vatandaşlarımızın duyarlı olması ve yetkililerin yatırımlarının yukarıda bahsedilen sorunlar için öncelikle yer vermeleri gerekiyor.”