'Devletin faşist politikalarına karşı direnmeliyiz'

Terolar'da yapımı süren AFAD kampına karşı direnişe destek çağrısında bulunan Pir Sultan Abdal Derneği Amed Şube Başkanı Cafer Koluman, Alevilerin faşist politikalar karşısında sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

AKP devletinin Suriyeli mülteciler adı altında DAİŞ ve El Nusra çetelerini yerleştirmek için Maraş’ın Terolar bölgesinde inşa ettiği kampa karşı Kürdistan ve Türkiye'nin bir çok yerinden direniş çağrısı gelmeye devam ediyor.

AKP/Saray tarafından demografik yapıyı değiştirmek, Alevilere göç ve soykırımı dayatma amacıyla AFAD eliyle yapılmak istenen ve çetelerin yerleştirileceği kampa karşı 7 haftadır bölge halkı orada direnişlerini sürdürüyor. Pir Sultan Abdal Derneği Amed Şube Başkanı Cafer Koluman, konuya ilişkin ANF'ye konuştu.

'MARAŞ BİZE HER ZAMAN ACIYI HATIRLATIR'

Son dönem Alevilerin yaşadığı Maraş'taki köylerde mültecileri barındırma adı altında kamp girişiminin, içinde bulunduğumuz siyasi süreçten bağımsız olmadığını belirten Koluman, “Bu kamp girişimi temel Alevi asimilasyon politikasına yönelik politikanın bir parçasıdır. Maraş bize her zaman acıyı hatırlatır. Maraş kanayan bir yara olduğunu gibi üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen bu katliam gerçeği aydınlatılmadığı ve bu yara ile hala yüzleşilmedi. Öncelikle biz burada kampı yapmak isteyenlerin iyi niyetli olduğunu görmek isteriz ama Alevi halkı olarak kafamızda böyle bir şüphe var. Çünkü Maraş'ta 1978 yılında tam anlamıyla gerçekleştirilmek istenen siyasi politikanın devamı olarak görmekteyiz bu kamp girişimini. Maraş'ın birazda geçmişine bakmak lazım nasıl ki şuan Sur'a baktığımız zaman binlerce yıllık tarihi, birçok kültüre değerleri barındıran bir yere sahipse aynı şekilde Maraş'ın da böyle derin bir tarihi var” vurgusu yaptı.

'DAİŞ VE EL NUSRA ÇETELERİNİ BARINDIRMA POLİTİKASINA KARŞIYIZ'

“Alevi kitlesinin yoğun olduğu alanlar devletin tekçi anlayışına aykırı bir yapıya bağlı olduğundan dolayı yok edilmesi gereken, asimilasyona tabi tutulması gereken usullardır ve Maraş'ta uygulanmak istenen tam da budur” diyen Koluman, 78 yılında yaşanan katliam sonucu Maraş'ın demografik yapısı bozularak, tek tipçi bir anlayışa hizmet eden daha çok gerici ve yobaz kültürü barındıran devletin temel mantığına uygun bir yapıya büründüğüne dikkat çekti. Koluman, “Türkiye'nin 1961 yılında ihtirazi kayıt koymakla taraf olduğu bir mülteci anlaşması vardı. Bu anlaşmaya göre mültecilerin de Türkiye'de yaşayan yurttaşlarla eşit haklara sahip olmama kaydıyla imza koymuştu. Mültecilik bir hak olduğu kadar mülteciye sahip çıkmakta önemli biz mültecilere karşı değiliz. Mülteciler adı altında buranın demografik yapısına aykırı DAİŞ ve El Nusra çetelerini barındırma politikasına karşıyız” şeklinde konuştu.

'DEMOKRATİK BİR TEPKİ SERGİLİYORUZ'

Koluman, Maraş’ta Suriyeliler için 27 bin Alevinin yaşadığı bölgenin özel olarak seçildiğini belirterek “Siz burada gerçekten iyi niyetli bir tavır sergiliyorsanız Maraş'ın birçok yeri vardır hatta mülteciler dediğiniz kişilerin inançlarıyla, dinlerine uygun birçok müsait alan varken onları Alevi kitlesinin yanına yerleştirmek sizin burada bir niyetiniz olduğunun çok net belli ediyor. Bu niyete karşı demokratik bir tepki sergilemek adına 23 Mart'tan beri eylemimiz devam ediyor ve edecektir.

Bugün Maraş'ın Pazarcık ilçesi Alevilerin yoğun yaşadığı ilçelerden biridir. Orada hedef, çeteci anlayışı getirerek Aleviler üzerine koru ve panik yaratmak, göçe zorlamak aynı zamanda mallarına el koymaktır. Nasıl ki 1915 tekçi dediğimiz soykırım politikası, Ermenilerinin malını mülküne el konulup yetmedi katlettilerse, bugün sürece yayılan bir Alevi politikası olduğunu düşünmekteyiz. Bunu ön görmekte çok zor değil, biraz geçmişe gittiğimiz zaman devletin bize yaptığını çok iyi biliyoruz” dedi.

'AKP HÜKÜMETİ, ALEVİLERE KARŞI SAMİMİ DEĞİL'

14 yıldır iktidar olan AKP hükümetinin Aleviler üzerinden sürdürdükleri politikayı hiçbir zaman samimi bulmadıklarını söyleyen Koluman, “1993 yılından beri süren devletin din üzerinden sürdüğü politika Alevilerin başını adeta bir sopa gibi ezmeye başladı. Dini her daim siyasete alet etmek çok tehlikelidir. Bu tehlikenin de en çok mağduru farklı inançlara sahip olan kesimlerdir. Farklı inançlara sahip olan Aleviler bunun çok bedelini ödemiştir, acısını yaşamıştır ve halada yaşamaya devam ediyor.  2009 yılında ilk defa Alevi sorunu konuşuldu ve Aleviler bir masa etrafında buluşturuluyor, devlet sizi muhatap alıyor düşüncesi olumlu gelmeye başlasa da devam eden bu süreç sonucu bir şey olmadığını net bir şekilde görüyoruz. Bir taraftan anayasada demokratik haklar diyorsunuz diğer taraftan zorunlu din dersi koyuyorsunuz. Eğitim ve öğretimin bu şekil dine alet edilmesi, fiilen bir imam hatip okuluna dönüştürülmesi Aleviler açısından kaygı vericidir. Bu halen AKP hükümetinin bize gösterdiği politikalarda samimi olmadığını tam tersine tamamen kendi anlayışlarına hizmet eden bir Alevilik modelini yaratmanın mantığıdır” diye belirtti.

'BU ZİHNİYETE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ'

Başta Aleviler olmak üzere 90 yıldır devam eden kanlı faşist politikalar karşısında bütün Kürdistan ve Türkiye halkı bu sürece sahip çıkması gerektiğine değinen Koluman, “Bir neslin tükenmesine izin veren zihniyete karşı sessiz kalırsak yürüttükleri kirli politikalara zemin hazırlamış oluruz' vurgusu yaptı. Koluman, ''Bu ülkede inancımız, kültürümüz farklı olsa da bu ülke sadece bu ülkeyi yönetenlerin değildir. Biz Aleviler farklı düşünsek bile Türkiye ve Kürdistan halkıyla değerlerimiz aynıdır bu yüzden bu değer etrafında buluşarak devletin faşist politikaları karşısında dik durarak sonuna kadar mücadele etmeliyiz ki birlik içinde bu devletin politikalarını boşa çıkaralım” diye konuştu.

...