‘Dicle Nehri özgür akarsa Hasankeyf de kurtulur!’

Dicle Nehri konusunda araştırma yapan Doğa Derneği Üyesi Dicle Tuğba Kılıç, nehrin etrafında gelişen uygarlık tarihi ve biyo çeşitliliğinin Ilısu Barajı ile yok olacağını söyledi.

Tuğba Kılıç Dicle Nehri’nin Ilısu Barajı ile büyük bir yıkım ile karşı karşıya kalacağını ifade etti. Bitki ve canlı çeşitliliği ile uygarlık tarihinin ilk geliştiği Dicle Nehri kıyısında bulunan Hasankeyf gibi binlerce yıllık antik kent ve höyüklerin de yok olacağını uyarısında bulundu.  

Dicle nehri ve Hasankeyf’in yeni nesillere aktarmak için verilen tarih ve doğa mücadelesi ile ilgili konuşan Kılıç, “2002 yılında GAP İdaresinin düzenlediği kuş araştırması için gönüllü olarak Dicle Nehri’ne gelmiştim. O yıldan sonra bütün hayatımı Doğa Derneğinde devam ettirdim. 2008 yılından beri hayatımı doğaya adadım ve Hasankeyf ile Dicle Nehrinin yok olmaması için çalışmalar yürütüyoruz. Buradaki problemleri ülkemizde ve dünyaya yansıtmaya çalışıyoruz. Çalışmamızın merkezinde aslında buradaki biyo çeşitliliği ne durumda olduğu? Ilısı Barajının yapılması halinde ne kadar büyük bir yıkım olacağı hem ülkemiz, hem de dünya için aslında biz bunları anlatmaya çalışıyoruz” dedi.

ÖZGÜRCE AKAN TEK NEHİR DİCLE!

Özgür akan tek nehir olarak Dicle’nin kaldığını ifade eden Kılıç, Ilısu Barajının Hasankeyf’i etkilediği kadar, Şat-ül-Arap bölgesinde yaşayan kuş türleri ve Su Bedevilerini de etkilediğini sözlerine ekleyerek, “Dicle Vadisi, ülkemizde özgürce akan son nehir. Toros’ların uzantısından doğup, Basra’da bitmesi, yüksek dağlardan, soğuk iklimden, bozkırdan, Arap çöllerine uzanması nedeniyle aslında kısa bir nehirdir. Ama çok hızlı bir iklim değişikliğine dönüşüyor. Bu nedenle Dicle’nin doğduğu yerden Basra’da döküldüğü yere kadar aslında biyo çeşitliliği değişiyor.  Her geçiş bölgesinde farklı kuş türlerini, farklı canlı türlerini görüyoruz. Hasankeyf buradaki insanlar için önemli, ancak burası önemli olduğu kadar aslında Basra’da döküldüğü, Fırat Nehri ile birleştiği, Şat-ül- Arap dediğimiz bölgedeki, ülkemiz ve Avrupa’daki kuşların göç ederken konakladığı çok önemli, çok devasa bir sulak alanı ve orada yaşayan su Bedevileri, hatta Basra Körfezinde yaşayan balıklar için de önemlidir” şeklinde konuştu.

DİCLE NEHRİ İNSANLIK TARİHİNİN İLK YERLEŞİM YERLERİNDENDİR

Ilısu Barajı yerine Dicle Nehri kıyısında bulunan yerleşim yerlerinin açığa çıkartılması için arkeolojik kazı çalışmasının başlatılması daha yararlı olacağını da söyleyen Kılıç, “Dicle Nehri’nin aslında çok önemli ekin alanı var. Hem su canlıları, hem besin, hem de insanlık tarihinin aslında uygarlık tarihinin başladığı bölgeyi belgelemek, geçmişimizi öğrenmek, araştırmak, binlerce yıl öncesi buraya insanların yerleşmesi, o dönemden kalan tarım alanların ortaya çıkartılması için mücadele ediyoruz.  Bizlerin şuan ki yaşamımızın aslında anlamı, köklerimizi anlamak için, bu coğrafyanın aslında daha fazla araştırılması ve öğrenmesi gerekirken sular altında bırakılması kesinlikle kabul edilemez” dedi.    

DİCLE NEHRİ VE HASANKEYF’İ YARINA TAŞIYACAĞIZ

Dicle Nehri ile yok edilmesi planlanan Hasankeyf’te yapılan arkeolojik kazı çalışmasında tarihe verilen önemin ortayı çıktığına dikkat çeken Kılıç, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dicle Nehrini korumak için ülkemizde bulunan ünlülerden, yurtdışında aynı problemi yaşayanlara ve Hasankeyf’e gidiyoruz. Mesela Dicle Vadisi üzerinde kurulu binlerce yıllık Hasankeyf’e verilen değerin restorasyon çalışmalarında bile görmek mümkündür. 10 bin yılı aşkın tarihi eserleri bile basit betonlarla restore edildiğini görmek mümkündür. Birçok yerin göçtüğünü, kırıldığını, eski kaledeki tahribat ortadadır. Aslında şimdiden Hasankeyf yok ediliyor. Dicle Nehri kum ocakları ile yok ediliyor. Ülkemizin son özgür akan nehri Dicle’nin özgürce akmasını sağlamaktır. Burada hem tarihiyle, kültürüyle, sosyolojisiyle, biyolojik çeşitliliği ile bize miras kalmış bu coğrafyayı gelecek nesillere ve kendisini özgürce akma hakkına sahip çıkmak istiyoruz.” 

...