Ekolojist Algedik: Salgın döneminde belediyeler yetersiz kaldı

Ekolojist Önder Algedik, Covid-19 salgını sürecinde belediyelerin yetersizliklerine değinerek, "Belediyeler asfalt belediyeciliği yaptı. Halkın gıda sorununu gidermediler. İktidarın elini güçlendirmemek gerekiyor" dedi.

Kürdistan ve Türkiye'de koronavirüs vaka sayıları giderek artıyor. Yereldeki sağlık örgütleri ve sendikaların verilerine göre İstanbul, Ankara, Amed, Urfa ve Antalya'daki vakalar, Türk Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı günlük verilerden çok daha fazla. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Tabipler Birliği'nin ikinci dalga uyarısı yaptığı şu sıralarda, insanların ve yerel yönetimlerin de dikkatli olmaları gerektiğine dikkat çekiliyor. Ekolojist Önder Algedik, ikinci dalga uyarıların ve yerel yönetimlerin ne tür önlemler almaları gerektiğine ilişkin ANF'ye konuştu.

Covid-19 salgınının çıkış sebeplerinden birinin doğal yaşamın aşırı sıkıştırılmasından kaynaklandığını belirten Algedik, insan türünün doğayı tahrip etmekten vazgeçmesi gerektiğini vurguladı. Hızlı bir hayatın yaşanmaya devam edilmesi durumunda dünyanın birçok felakete açık hale geleceğini ifade eden Algedik, şunları söyledi: "Hala fosil yakıt yakılacak ve bunları sağlamak için madenler, HES'ler yapılacak ise aslında bir iklim krizi dalgasının üzerine Covid-19 krizi ve diğer salgınların türevleri de gelmeye başlayacak. Çapraz etkisi olan şeyler yaşamaya başlayacağız. Bu denklemi kafamızda kurmadığımız, iklimle Covid’in, Covid’le şu an yaşadığımız sürecin ilişkisini kurmadığımız sürece hiçbir şeyi anlama şansımız yok."

HEKİMLİK SUİSTİMAL EDİLİYOR

Kâr merkezli kapitalizmin bir şekilde doğaya bu kadar müdahale etmemesi gerektiğini savunan Algedik, "Temel sorun Türkiye'de şu an inanılmaz bir propaganda makinası çalışıyor. Biz bu propaganda makinasına karşı donanımlı değiliz. Hekimlerimizi dinlemiyoruz. İktidar da dinlemiyor, yerel siyaset de dinlemiyor, siyasi partiler de dinlemiyor. Temelde ne deniyor? Bu salgının yayılmasını engellemek için birkaç tane zorunluluk var; mesela el hijyeni. Hekimler sürekli 'en az 20 saniye ellerinizi yıkayın' diyor. Ama hiçbir kentimizde ellerimizi yıkayacak lavabomuz yok.

Belediyelerimiz yerlere kimyasal, deterjan sıkıyor. Bu hekimliğin suistimaldir. Türkiye’de 1397 belediyenin hepsi hekimliği suistimal ediyor. Şu anda sistem tamamen propaganda üzerine, farkındalık denilen o berbat pazar üzerine kurulu. Bunun bir ekolojik yıkım yarattığının farkında değiliz" diye konuştu.

GIDA SORUNU ÇÖZÜLMEDİ

Belediyelerin salgının yayılmasına sebep olan gıda sorununu da çözemediklerini vurgulayan Algedik, şu değerlendirmelerde bulundu: "İkinci olarak sağlıklı beslenme sorunu var. Bunların da fiyatları patladı ve belediyeler ne yazık ki gıda sistemini çözemediler. Çünkü böyle bir motivasyonları yok.

Belediyeler insanları eve tıkıp deli gibi asfalt döktüler. Bu yapılan da tamamen suistimaldir. Dolayısıyla önümüzde bu kadar problem varken belediyelerin suistimal dışında bir politika üretmemesi kadar saçma bir durum söz konusu olamaz. Covid-19 döneminde belediyelerin ve merkezi iktidarın birbirinden farklı olmadığını da gördük. Tüm belediyeler aynı şeyi yaptı."

Yerel seçimlerde birçok partinin 'Asfalt beton belediyeciliği yapmayacağız' dediklerini hatırlatan Algedik, söz konusu partilerin belediyeleri alır almaz asfalt belediyeciliği yapmalarını eleştirerek, "Nedenine baktığımız zaman aslında devlet tepeden örgütlendiği için belediyeciliğin yapısı, politikaları ve işlevi de tepeden empoze edilen bir şey olmuş oluyor. Eğer belediye başkanı doğal toplum belediyeciliğini nasıl yapacağını bilmiyor ve bunu belediye teknokratlar ile çalışacak bilgi birikime sahip değilse hiç kazanma şansı yok.

Bunu bilen belediye başkanımız yok. Çünkü egemen sınıfın fikirleri ve medya başkanları AKP belediyeciliği ile eğitilerek geldiler. Belediyeciler bu anlayışa karşı siyasi bir şey yaparak gelmediler. Bu belediye başkanlarının da suçu değil. Partilerin suçudur. Türkiye’de hiçbir belediye halkın gözünden okumayı ve bu okuma üzerinden pratikte ne yapılacağını belediye çalışanları ile tartışmayı bilmiyor. Belediye kararlarını İncelediğinizde, ekoloji adına tek yapılan şey, sinekleri ilaçlamak gibi belediye meclis kararları oluyor" diye konuştu.

FİZİKSEL MESAFE VE EL HİJYENİ

Doğal toplum açısından bakmanın zor bir şey olduğunu ve bunu yapabilmek için de ekoloji bilimini bilmek gerektiğinin altını çizen Algedik, "Bu bilimi bilmiyorsanız ve sadece sosyolojik bir tamlama olarak kullanıyorsanız içi boş bir kavram olarak kullanmaya başlarsınız. Aslında bunu bilmenize bile gerek yok. Örneğin salgında ne deniyordu? 'Fiziksel mesafe ve el hijyeni'. Bu dönemde kentlerimizdeki kaldırımlar genişletilebilirdi.

Örneğin, New York belediyesi 160 km'lik şehir içi yolunu yayalaştırdı. Atina belediyesi şehir içinde trafiği kapattı. Yine Paris belediyesi çevre yollarındaki şeritleri azaltarak yayalara ve ağaçlara açmaya karar verdi. Bütün dünya bunu yaparken bizimkiler yapamıyor. 70’lerde Türkiye’deki belediyecilik bunu yapabiliyordu. Ankara'da Sakarya, Konur Sokak, Yüksel Caddesi; İstanbul’da İstiklal, İzmir’de birkaç yer trafiğe kapatılmış yerlerdir. Bu o zamanki belediyeciliğin sonucudur" dedi.

PARAYLA DEĞİL AKILLA YAPMAK GEREKİYOR

Asfaltın bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çeken Algedik, şöyle devam etti: "Asfalt demek, petrol ve otomobil şirketlerinin cebine para koymak demektir. Devletin ihtiyacı olan vergileri kazandırmak demektir. Şu an Türkiye’de AKP’ye muhalif tüm belediyelerin tek yaptığı şey iktidarın otomobil, petrol, asfalt, beton üzerindeki sömürge ekonomisine kaynak aktarmaktır. Mesele bütünseldir. Siyaseti, Covid-19'u ve iklimi sorgulayan hiçbir siyasi parti yok. Olmadığı için de iktidarın bu kadar rahat at oynattığı bir ortamda yaşıyoruz.

Türkiye'deki rakamlarla alakası olmayan Yeni Zelanda örneği var. Yeni Zelanda'da 100 boyunca gündür hiç vakaya rastlanmadı. Hindistan'ın Nipah Eyaleti Türkiye'deki milli gelirin üçte birine sahip ama vaka sayısı 3 bin civarında. Parayla değil akılla yapıyorlar. İktidarın rakamlarının ne kadar boş olduğunu Türk Tabipler Birliği, ilkeli duruşuyla gösterebiliyor. Şu an siyaset alternatifsiz. Doğayı ve toplumu önceleyen siyasetin eksikliğini çok büyük hissediyoruz. Eğer olsaydı bu iktidarın sonu hızla gelecekti."