Ciwanên Azad ve Alman sol örgütleri, Berlin’de “Sokaklar, Meydanlar bizim olsun” şiarıyla eylem düzenledi. Barikat kuran gençler, Kürdistan’daki öz yönetim direnişini selamladı.

Almanya’nın başkenti Berlin’de otonom grupların yaşadığı bölgeye yönelik polis baskısı, yerinden etme politikalarına karşı ve Kürdistan’daki öz yönetim direnişlerini selamlamak ve dikkat çekmek amacıyla Ciwanên Azad Berlin üyeleri ve sol örgüt üyeleri “Özgürlüğümüzü tehditlere geçit yok”, “Direnmek yaşamaktır” diyerek Kottbusser Tor Meydanı’nda barikatlar kurdu.

‘SOKAKLAR, MEYDANLAR BİZİM OLSUN’

Eylemde yapılan açıklamada ise, Kürt halkının kaderini tayin etmek ve özgür bir yaşam için 40 yılı aşkın bir süredir Türk devletinin asimilasyon politikalarına ve paramiliter güçlere karşı savaştığına dikkat çekildi.

1 Kasım seçimlerinden itibaren Kürdistan Özgürlük Hareketine ve Kürt halkına karşı baskı, askeri operasyonların yoğunlaştığına da dikkat çekilen açıklamada, “Kuzey Suriye’deki Kürt bölgesi Rojava’da Özgürlük Hareketi demokratik konfederalizm fikrini uygulamaya koydu. Hem Bakur hem Rojava’da halkın ihtiyaçlarına yönelik kooperatifler, asayiş birliklerinin yanı sıra özgür okullar ve kadın meclisleri kuruldu” denildi.

‘ALMAN DEVLETİ SİSTEMATİK OLARAK SOSYALİST KESİMLERE SALDIRIYOR’

Berlin’de bir süredir birçok devrimci mekan ve yapılanmanın devletin sistematik saldırılarına ve boşaltma tehditlerine maruz kaldıklarını belirten gençler, polisin yoğun gözetimi altında bulunan Friedrichshain Kuzey bölgesinin Kasım 2015’te ‘tehlikeli bölge’ ilan edildiğini ve orada yaşayanların yoğun baskılara ve günlük kontrollere tabi tutulduğunu hatırlattı.

Açıklamada, Curvybrache ya da Oranienplatz’da 2014’te olduğu gibi; şimdi de Manteuffelstrasse’deki ‘Laden für Revolutionsbedarf'(M99), Neukölln’deki Friedel 54 ya da ‘Radical Queer Wagenplatz Kanal’ yaşayan halkın evlerinden atılma tehdidi ile karşı karşıya olduğu da belirtildi.

Devletlerin bu politikasına karşı direnmek için bir araya geldiklerini dile getiren gençler, “Bugün burada hayatımızı kontrol altına alan kapitalist sömürüye karşı bir araya geldik. Birbirimizi tanımak ve birbirimizden öğrenmek için bize ait olan bu sokakta kendimize alan açıyoruz. Bunu, her gün cinayetler işleyen, insanları sınır dışı eden ve işkence uygulayanlardan izin almadan yapıyoruz. Devlete ve polise güvenemeyiz, güvenmiyoruz. Herkesi bizimle birlikte sokaklara davet ediyoruz. Değişim yalnızca omuz omuza dayanışmayla mümkün olabilir” dedi.