Haydar Zap'ın defteri...

Bu bir defterin hikayesidir. Gerilla İskan’ın 9 yıl önce, Gabar’da Çiyayê Bizina’da Türk askerleri ile yaşanan bir çatışma sonrası yaşamını yitiren Haydar Zap’ın yüreğinden, dilinden dökülenlerin hikayesidir.

"Çok kar yağmıştı. Cenazelerini gömemedik. Saldırılar çok yoğundu. Onları öyle bırakmak bizim için çok zordu. Onları orada gömdük. Bahar olduğunda onları almak için gittiğimizde birileri beni onun ceplerini kontrol etmeye itiyordu. Sol iç cebi kalbinin tam üzerine düşüyordu. Defterini hep orada saklıyordu. Elimi cebine götürdüğümde defterin orada olduğunu gördüm. Defteri almak istedim. Ellerim titredi. İki patlayıcı mermi defteri delerek kalbe değmişti. Yüreğinden akan kan defterin kenarlarında uzunca bir çizik oluşturmuştu. Mermiler defterde geniş delikler açmışsa da yazılar hala okunuyordu. Defterin ilk birkaç yaprağı yazılıydı. Geri kalanı doldurulmamıştı. Cenazesini kaldırdığım zaman belindeki şutikten geriye küçük bir parça kalmıştı. Yoldaşımdan geriye kalan bu anıları şimdiye kadar yanımda saklarım.”

Bu bir defterin hikayesidir. Gerilla İskan’ın 9 yıl önce, Gabar’da Çiyayê Bizina’da Türk askerleri ile yaşanan bir çatışma sonrası yaşamını yitiren Haydar Zap’ın yüreğinden, dilinden dökülenlerin hikayesidir. Üç sayfası yazılmıştır. Defterin geriye kalanı boştur. Ve doldurulmayı bekliyordur. Belki o defter doldurulmadı ama defterden alınan maneviyat ile onlarca kitap yazıldı.

Deftere bakıldığında yılların direnişi, yoldaşlığı, hayalleri, umutları görülüyor. Defterin sağ üst köşesine kurutulmuş bir çiçek yapıştırılmış. Defterin kenarında ise gerilla Haydar’ın kalbinden dökülen kan izleri var. Çiçeğin bulunduğu yerin tam altına ve defterin ortasına değen mermi, defterin ortasında büyük delikler oluşturmuşsa da, ne defterin içindeki yazıları ne de defterdeki hayalleri, umutları, direnişi parçalayamamış. O hayaller direnişler, umutlar ki bugün gerilla İskan’a kitap yazdırtacak kadar büyümüş, güçlenmiş, yaşanılır kılınmış.

Bir Dersim çocuğu olan gerilla Haydar Zap (Ferhat Yerkan), 2001’de gerilla saflarına katılır. Kendisini Dersim çocuğunun öz yürüyüşçüsü olarak tanımlayan gerilla Haydar, Dersim’e gitmeyi çok ister. Fakat önce Botan’da bir tecrübe alması gerektiği için düzenlemesi Botan’a yapılır. Uzman sabotajcı olan gerilla Haydar, fedakarlığı, emeği, yoldaşlığı, mütevaziliği ile tanınan ender kişiliklerden birisidir.

Uzun yıllar gerilla Haydar ile birlikte gerillacılık yapan İskan Amed Onunla ilgili anılarını, duygularını dile getirirken zaman zaman gözleri doluyor. Amed şöyle devam ediyor gerilla Haydar’ı anlatmaya: “O anlamlı yaşamın arayışçısı idi. 2006-2007 yılında Gabar’ın Çirav alanında beraberdik. Birçok anımız oldu. Yüreği yoldaşlık sevgisi ile çarpan bir arkadaştı. Güçlü bir yoldaşlığı vardı. Rêber APO davasına kendisini adamıştı. Önderliğin yaratmak istediği yaşamı kişiliğinde yaratmıştı. Güçlü eylemsellikler gerçekleştiriyordu. Yoldaşlarının intikamını alma hırsı hep vardı. Düşündüğünü kaygısızca yerine getiriyordu. Hesapsızdı. Şehitlerle yaşıyordu.”

Gerilla İskan yoldaşını anlatamaya devam ederken kelimeler boğazında düğümleniyor: “Haydar farklı bir katılım sahibiydi. Onca ağır pratiğin içinde de aşkla çalışmalara katılıyordu. Kolu tutmuyordu, bazen masaj yapıyorduk biraz rahatlıyordu. Ona rağmen sürekli ağır işlerde ön cephelerde yer alıyordu. Örgüt işlerini her zaman daha önde tuttuğu için kendi sağlığını bile çoğu zaman düşünmüyordu. Botan’ın tüm alanlarını dolaşmıştı. Cûdî, Besta, Herekol da kalmıştı. Dersim’e gitmek istemesine rağmen Botan toprakları ile bütünleşmişti. Kişiliğini, hakikatini dağda yaratmıştı. Bazen diyorduk; ‘ölüm bile Haydar arkadaşı durduramaz.’ Haydar arkadaş aynı zamanda kültür ile de uğraşıyordu. İyi gitar çalıyordu. Gitarı hep yanındaydı. Onda bir gerillada olması gereken tüm yönleri bulabilirdiniz. Biz ona ışık diyorduk. Çoğu zaman diyordu, her karanlık siyahtan ibaret değil, karanlığın da birçok rengi, gerçeği vardır. Her şeye farklı bir açıdan bakabiliyordu.”

O BİR GABAR AŞIĞIYDI

Kendisi de 7 yıl Gabar’da gerillacılık yapan İskan Amed gerilla Haydar’ın Gabar’a olan manevi bağlılığını anlatmaya başlarken kendisi de o günlere bir yolculuk yapıyor. Amed: “Gabar gerillacılığı herkese nasip olmaz. Büyük komutan Egit’in büyük savaşımının yeridir. Askeri anlamda her zaman stratejik bir rol oynamıştır. 15 Ağustos’tan 1 Haziran hamlesine kadar birçok savaşın öncü alanı olmuştur. Bu yüzdendir ki Gabar düşmanda da bir korku yaratmıştır. Çembere almak için etrafını karakollar, taburlar, alaylarla sarmışlardır. Ama yine de düşmana geçit vermemiştir. Yaşam koşulları zordur fakat PKK’nin güçlü yoldaşlığına evrilmiştir. Her zorluk daha güçlü bir yoldaşlık demektir çünkü. İşte şehît Haydar’ın Gabar aşkı gerilla aşkı ile bütünleşir ve anlam bulur. Botan ile bütünleşir. Gabar’ın zorlukları onda daha büyük bir bağlılık getirtmişti. Şehit Adil’ın takipçisidir çünkü o…”

Düşman saldırısının ayrıntılarını anlatırken gözlerindeki duygu yerini öfkeye, hırsa dönüştürüyor. Amed şöyle devam ediyor: “2007’de Gabar’da düşmanın yoğun yönelimleri vardı. Yoğun teknik kullanıyordu. 25 Aralık 2007’de Haydar arkadaşın da bulunduğu Çiyayê Bizina’da bir noktaya düşman baskın yaptı. O zaman Haydar arkadaşın da içinde bulunduğu 5 yoldaşımız şehit düştü. Heval Haydar’ın gösterdiği kahramanlık ile noktadaki birçok arkadaşımız kurtulmuştu. O anda büyük bir fedakarlık yapıyor. Son mermisine kadar düşman ile savaşıyor. Sonra şehit düşüyor.”

Gerilla İskan, o anı anlatmaya devam ediyor: “Bir yıl sonra cenazeler üzerine gittiğimizde defteri gördüm. Defterin benim için büyük bir anlamı var. Benim için hikayesi çok farklı. Çünkü yaşamımda bir maneviyat kattı. O deftere her baktığımda, defter ile bütünleşmiş kana baktığımda bende yoldaşımla bütünleşiyorum, yaşamla bütünleşiyorum, bizde yazmak bir sanattır, bir edebiyattır. Gerillanın bu gizemli yaşamı tüm dünyaya anlatılmalıdır. O yüzden gerilla yazmaya çok önem verir. Ben de yoldaşlarımın bu vasiyetine sonuna kadar bağlı kalacağım ve arkada bıraktıkları tüm görevlere layıkıyla sahip çıkmak için çabalayacağım.”

Bu yıl ikinci kitabını da bitirdiğini belirten İskan Amed şehitlerin maneviyatlarının kendisi için önemine sürekli vurgu yapıyor. Şehitlere anısının bir gereği olarak onların yolunun takipçisi olacağını tekrar vurgulayarak sonlandırıyor konuşmasını.

GERİLLA HAYDAR’IN KALEMİNDEN

Bulut ve sis yine oluştu. En sevdiğim hava… Bir gerilla olduğum için değil, önceden sevdiğim bir şey… İnsanın enerjisini çeken bir olay. Özgürlük, anı hissedip ondan zevk almaktır herhalde. Yaşamın tadı da burada… Geriye kalanlar ise bu anı yaşamanın bedeli, acısı, vesairesi… Ateş, bulut ve sis içinde hissetmek… İşte an bu. Sadece sen varsın başka hiç kimse ve başka hiçbir şey… O ateşin rengiyle doğanın renginin birleşmesi, hiçbir fotoğraf karesi bu görüntüyü yansıtamaz. Doğa neden bu kadar büyülü ve gizemli… O kadar çirkinliğe rağmen insanı ayakta tutan şeylerden birisi doğa… Özgürlüğe adanmış yaşamların bedeli çok ağır. Bir suç gibi geliyor ama yaşamak da zorundayız. Kahramanlıklar yaşandı. Kahramanlar öldükten sonra onları anlatmak neye yarar ki… 

...