‘İklim değişikliği canlı yaşamını tehdit edecek boyuta ulaştı’

‘İklim değişikliği canlı yaşamını tehdit edecek boyuta ulaştı’

Her geçen gün kendini daha fazla hissettiren ‘iklim değişikliği’ canlı yaşamını tehdit eden bir boyuta ulaştı. Çevre aktivistleri, ‘bu hızla karbon salımı devam ederse canlılar doğal seleksiyona zaman bulamadan yok olacak’ uyarısında bulunuyor.

Mevcut enerji ihtiyacının halen büyük bir bölümü petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yanma sırasında yoğun miktarlarda karbon gazı salınıyor. Karbon, gelen güneş ışınlarını tutarak atmosferin ısınmasına sebep oluyor. Bu ısınma sonucu dünyanın genel ısısı artıyor ve iklim dengeleri bozulmaya başlıyor. 2 derecelik artışta bile dünyadaki yaşam dengeleri felaket boyutunda değiştiğinden, dünyanın daha fazla ısınmasını engellemek gerek. Bunun için karbon salımı büyük oranlarda azalmalı.

ÇEVRE FELAKETLERİ ARTIYOR

Geçtiğimiz ay Filipinler’de meydana gelen  tayfunda 10 bin kişi hayatını kaybetmişti. İklim değişikliğinin neden olduğu felaketler son yıllarda artarak devam ediyor. Bu şiddette olmasa da İzmir’de geçtiğimiz hafta şiddetli yağmur hayatı felç etti. Meteoroloji, İzmir’in yağış ortalamasına göre bir haftada yağması gereken yağmurun 4 saat içinde yağdığını duyurdu. Bu duruma alt yapı eksikliği de eklenince büyük bir felaket can kaybı yaşanmadan şimdilik atlatıldı. Çevre örgütleri bu durumun iklim değişikliğinden kaynaklandığına dikkat çekerek, önümüzdeki süreçlerde daha büyük afetlerle karşı karşıya kalabileceğimiz konusunda uyarıda bulundu.

ANF’ye konuşan Küresel Eylem Grubu aktivistlerinden Ersin Damarsardı, iklim değişikliğinin yarattığı tahribatın her geçen gün hissedildiğine dikkat çekerek, “Geçen gün İzmir’de yaşanan da benzer bir durumdu. Yani, 1 haftada yağması gereken yağmur 4 saatte yağdı ve hayatı felç etti” dedi.

İNSAN KAYNAKLI ISINMA DEVAM EDİYOR

İklim değişikliğinin canlı yaşamını tehdit eden boyuta ulaştığına dikkat çeken Damarsardı, “Dünya İklim Konferansı iklim değişikliğinin yüzde 90 insan kaynaklı karbondan olduğunu söylüyor. Bunun da en önemli kaynağı kömür ve petrole bağlı enerji sağlama yöntemlerimiz. Şuan iklim değişikliği o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, doğal seleksiyon için gerekli olan zamana sahip olamayacağız. 2005 yılında Katrina Kasırgası yaşandı ve bu kasırga o güne kadar kaydedilmiş en büyük kasırga skalasına oturdu. Katrina Kasırgası 5 şiddetinde bir kasırga oldu. O döneme kadar 5 seviyesinde bir kasırga yoktu. Geçen gün Filipinler’de yaşanan kasırga ise 6 seviyesine ulaşan bir kasırga türü oldu” şeklinde konuştu.  

KARBON SALIMINDA TÜRKİYE ŞAMPİYON ÜLKE

İklim değişikliğine neden olan karbon salımı konusunda Türkiye’nin ‘şampiyon’ olduğunu vurgulayan Damarsardı, “Türkiye nüfus ortalamasına göre en hızlı karbon salımı yapan ülke. Şöyle söylesek daha iyi anlaşılır belki Türkiye son on yılın karbon şampiyonu. En fazla termik santral yapan ülkelerden birisi yine Türkiye olarak görünüyor. Önümüzdeki süreçte 50 termik santral yapılması hedefleniyor. Bunların bir kısmı İzmir Aliağa’da… Bunlar yerelde bir çevre kirliliği yaratacak ama bütün dünyaya etkisi olacak. Ayrıca ulaşım konusunda kötü şehirlerden bir tanesi. Toplu ulaşım teşvik ediliyormuş gibi görünse de yine arabalar aracılığıyla oldukça fazla karbon üretimine katkı sağlayan bir şehir” dedi.

‘HÜKÜMET ENERJİ POLİTİKALARINI DEĞİŞTİRMELİ’

Hükümetin acil olarak enerji politikalarını değiştirmesi gerektiğini ifade eden Damarsardı, “Termik santral yapımından hemen vazgeçilmesi gerekiyor. Ulaşımda da toplu ulaşımın teşvik edilmesi gerekiyor. Aynı zamanda enerji verimliliği için binaların yalıtım sistemlerinin uygun hale getirilmesi gerekiyor. Çok vakit kaybetmeden yenilenebilir enerjiler kullanmaya başlamak gerekiyor” diye kaydetti.

İZMİR ÇÖLLEŞİYOR

Küresel Eylem Grubu aktivisti Mualla Damarsardı ise, iklim değişikliği konusunda insanlarda henüz ciddi bir bilincin oluşmadığına işaret ederek şöyle konuştu: “İklim değişimi derken insanların aklına yaz ve kış yer değiştiriyormuş gibi bir algı oluşuyor. Aslında iklim değişikli yaşanabilir iklim aralığının değişmesi anlamına geliyor. Bizim ülkemiz ılıman iklim kuşağında ama şuan tropikal iklime dönüşmekte. Mesela İzmir çöl iklimine doğru değişim gösteriyor. Ekvatoraldaki ısınma diğer bölgeleri de ısıtacak. Çünkü buzullar kalmadı. Buzulların sağladığı termostat ısı kalmadı. Sonsuz bahar yaşayacağımızı söylüyorlar ama coğrafyadaki bitkiler bu iklim koşullarına uyumlu değiller”

‘YENİLENEBİLİR ENERJİ KULLANILMALI’

İzmir’e yukarıdan bakıldığında şehrin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun daha çabuk anlaşılabileceğini söyleyen Mualla Damarsardı, “Yüksek bir yerden İzmir’e baktığınızda kocaman kötü ruhlu bir bulut kütlesi görürsünüz. Bu aslında yaşanan şehir. Arabaların egzozlarından tut, evlerde yakılan kömüre kadar bu kötü ruhlu bulutun oluşmasına neden oluyor. İzmir yenilenebilir enerji açısından son derece önemli bir konuma sahip. Türkiye’nin en fazla rüzgar alan, en fazla güneş alan bölgelerden birisi fakat bunlar değerlendirilmiyor. Kullandığımız enerjinin çoğu ışıklandırma ve reklam panolarına gidiyor” diye belirtti.

AĞAÇLANDIRMANIN ÖNEMİ

“Karbon salımını azaltırken hem ağaçlandırmak hem de ağaçlı bölgeleri korumak gerekiyor” diyen Mualla Damarsardı, “Doğa kanunları insan kanunlarını takmıyor. Belediye encümeninin kararı rüzgar esmesini engelleyemiyor. Kendimizi doğaya uygun hale getirmeliyiz, parçası olduğumuz doğayı kendimize benzetemeyiz” şeklinde uyarıda bulundu.