İsveç’te çevre skandalları birbirini izliyor
İsveç’te ithal çöp ile liberalleştirilen ve uluslararası maden tekellerine büyük olanaklar tanıyan yeni maden yasalarının yol açtığı ve doğaya büyük zararlar veren çevre skandalları birbirini izliyor.
İsveç’te ithal çöp ile liberalleştirilen ve uluslararası maden tekellerine büyük olanaklar tanıyan yeni maden yasalarının yol açtığı ve doğaya büyük zararlar veren çevre skandalları birbirini izliyor.
İsveç’te ithal çöp ile liberalleştirilen ve uluslararası maden tekellerine büyük olanaklar tanıyan yeni maden yasalarının yol açtığı ve doğaya büyük zararlar veren çevre skandalları birbirini izliyor.
Bir devlet kurumu olan ‘Doğayı Koruma Kurumu’nun yayınladığı istatistikler, İsveç’te çöp ithalaatının 2009 yılından bu yana iki kat artarak 2013 yılında 900 bin tona yükseldiğini gösteriyor. Çevre dostu olduğu kabul edildiği için çöp alımında Norveç, İngiltere, Hollanda ve Finlandiya gibi ülkelere öncelik tanınıyor. 2013 yılı rakamları, çöplerin yüzde 57’sinin Norveç, yüzde 26’sının da İngiltere’de ithal edildiğini ve bu çöplerin yüzde 85’i enerji santrallerinde elektrik enerjisi üretiminde kullanıldığını gösteriyor.
ÇÖPLERDEN RADYOAKTİF MADDELER ÇIKIYOR
İsveç Devlet Televizyonu (Svt) son iki gün içinde ihtal çöplerin neden olduğu iki çevre skandalını kamuoyuna duyurdu. Norveç’ten ihtal edilen ve binaların ısıtılması için Malmö ilindeki tesislerde kullanılan petrol balçıklarında radyoaktif bir madde olan radium bulunduğu belirlendi.
Svt’nin ulaştığı belgeler petrol balçıkları taşıyan kamyonda 7,3 metre uzaktan farkedilebilen radyoaktif madde olduğunun anlaşıldığını gösteriyor. Uzmanlar çöpleri kontrol edebilmek için özel koruyucu elbise ve gaz maskeleri takarak kamyonlara girmek zorunda kaldı.
Svt’de çalışan gazetecilerin yaptıkları araştırmalar, çöplerin Norveç’in Bergen yerleşim biriminin dışında bir garajı adres olarak gösteren bir şirket tarafından ihraç edildiğini gösterdi. Gazeteciler haftalar süren çaba sonucu firma yetkililerine ulaşabildi. Firma yetkililerinin anlatımları söz konusu şirketin çöplerin satılmasına aracılık yaptığını gösterdi. Şirketin yetkllileri çöpleri esas gönderen firmanın adını açıklamayı reddetti.
İSVEÇ’İN EN BÜYÜK GÖLÜ TEHLİKEDE
Bu skandalın kamuoyuna yansımasından bir gün sonra da Svt, İsveç’in Lidköping ilinde belediyeye ait merkezi ısıtma tesisinin yıllardan beri onbinlerce ton zehirli külü il çöplüğüne bıraktğını kamuoyuna açıkladı. Çöplük İsveç’in en büyük ve Avrupa’nın üçüncü büyük gölü Vänern’in hemen yanında bulunuyor. Gölden elde edilen sularla bölgede yaşayan 800 bin kişinin su ihtiyacı karşılanıyor.
Yakılarak enerjiye dönüştürülen çöplerden önemli bir bölümü başka ülkelerden ithal edilmiş ve belediyeye bu çöpleri yakması için devlet bütçesinden 25 milyon Kron ödenmiş.
İsveç Devlet Televizyonu’nun İl Genel Meclisi’nden aldığı belgeler çöpe atılan küller içnde yüksek oranda ağır metallerin bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenle İl Genel Meclisi küllerin çevreye zararlı atıklar olarak sınıflandırılmasını ve çevreye zarar vermeden önlem alınmasını istiyor. Arazi ve Çevre Mahkemesi de, atıkların çevreye zarar verdiği yönünde karar verdi.
İl Genel Meclisi ve mahkemenin kararına rağmen belediye yönetimi son üç yıl içinde 40 bin ton zararlı külü Vänern Gölü yakınlarındaki çöplüğe yığdı. Belediye yönetimi uyguladıkları yöntemlerle külde bulunan maddeleri daha az zararlı hale getirdiğini öne sürüyor.
Belediye yönetimi küllerde bulunan ağır metallerin çevreye zarar vermesini engellemek için külleri kimyasal maddeler ve su ile karıştırıyor. Ancak İl Genel Meclisi bu yöntemin küllerde bulunan zararlı maddelerin doğaya karışmasını engellemediği görüşünde. Küllerin içerisinde bulunan civa miktarının oldukça yüksek olduğunu belirleyen uzmanlar, bunun göl sularında uzun vadeli kirlenmeye neden olacağını söylüyor. Küllerin çöplüğe atılmayıp tehlikeli madde işlemine tabi tutulmasını istiyor.
İTHAL ÇÖPLER İŞÇİERİN SAĞLIKLARINI TEHDİT EDİYOR
İsveç’in bu yıl iki milyon ton civarında çöp ithal etmesi bekleniyor. Çöplerin büyük bir bölümü büyük balyalar halinde gemilerle İsveç limanlarına geliyor. Gemiden vinçlerle indirilerek kamyon ve TIR’lara yerleştiriliyor.
Bu esnada bazı balyaların patlaması ve çöplerin limana saçılması liman işçilerini kaygılandırıyor. Transport İşçileri Federasyonu yetkilierinden Anette Vilhemsson, İngiltere’den gelen balyaların patlamasından sonra çevreye hayvan derileri ve hastane malzelerinin yayıldığını, bunun işçilerin sağlıkları için ciddi bir tehlike oluşturduğunu söylüyor.
Liman işçileri hastalıklardan kendilerini korumak için aşı yaptırıyor ve ithal edilen çöpleri gemilerden indirirken koruyucu elbise ve maske kullanıyor.
İSVEÇ MADEN SEKTÖRÜNDE LİDER ÜLKE OMAYI HEDEFLİYOR
Dört sağ partinin oluşturduğu İsveç eski Hükümeti bundan iki yıl önce yeni bir maden yasasını kabul etti. Yasa İsveç’in Avrupa’da maden ocakları alanında lider ülke olmasını hedefliyor. Bunun için yerli ve uluslararası maden tekellerinin ocak açmalarını kolaylaştıracak düzenlemelere gidildi. Hükümet 2030 yılına kadar İsveç’te bulunan maden ocaklarını iki katına çıkarmayı amaçlıyor.
Hükümetin maden politikası bazı maden tekellerinin iflası, rüşvet ve çevre skandallarıyla sonuçlanıyor. Son iki yıl içinde Hükümet şirketlerin 427 maden arama başvurusuna olumlu yanıt verdi. Bu başvurulardan tamamını mercek altına alan’ İsveç’in Doğası’ adlı bir dergi maden arama izni verilen şirketlerin çoğunluğunun bu çalışmayı gerçekleştirecek kapasite ve kapitale sahip olmadığını gösterdi.
Maden arama izni verilen bazı şirketlerin istifa etmesi sonucu olarak halk hükümetin yanlış politikasının faturasını ödemek zorunda kalıyor. Sadece Lappland Goldminer adlı şirketin iflas etmesinden sonra yol açtığı çevre kirliliğinin engellenmesi için devlet 200 milyon ron harcamak zorunda kaldı.
Arazi Biyologları” adlı çevre örgütü İsveç’in dört bir yanında mantar türer gibi maden ocakları açıldığını, toprakların ve suların kirlenmesi sonucu halkın evlerini terk etmek zorunda kaldığını ifade ettikten sonra Hükümeti kısa vadeli çıkarlar uğruna doğa katliamı yapılmasına izin vermekle suçlamıştı.
Sami Parlamentosu Başkanı Steffan Mikaelsson da, Hükümetin maden politikasının sömürgeci bir anlayışın devamı olduğunu, maden tekellerinin neden olduğu çevre kirliliği sonucu Samilerin geleneksel geçim kaynakları olan balıkçılık ve ren geyiği bakıcılığının yok olma risiyle karşı karşıya kaldığınına dikkat çekmişti.
Çevre örgütleri ve Samiler, Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Çevre Partisi Yeşiller’in oluşturduğu yeni koalisyon hükümetinin maden yasasının yeniden gözden geçirilmesini ve Laponya’da maden ocakları açılması uygulamasına son verilmesini talep ediyorlar.