İsveç’te çilek sektörü tam olarak ‘Vahşi Batı’

Kommunal Sendikası yetkilileri, başka ülkelerden İsveç’e çilek toplamak amacıyla gelen misafir işçilerin yoğun emek sömürüsüne tabi tutuldukarını ve kölece çalıştırıldıklarını belirtti.

Kommunal Sendikası yetkilileri, başka ülkelerden İsveç’e çilek toplamak amacıyla gelen misafir işçilerin yoğun emek sömürüsüne tabi tutuldukarını ve kölece çalıştırıldıklarını belirterek çilek branşındaki koşullarını tam olarak ‘Vahşi Batı’ olarak niteliyor.

İsveçliler çileği yazın sembolü olarak görür ve yazları fırsat buldukça çilek tüketirler. Birçok İsveçli çileği yazla özdeşleştirir. Ama tüketiciler çileğin arkasındaki yoğun bir işgücü sömürüsü, vergi kaçakçılığı ve organize suç örgütlerini görmezler.

1990’lı yılların ortalarına kadar İsveçliler tarlalara giderek belirli bir ücret karşılığı çilekleri kendileri toplardı. Son on yıldır kendi yiyecekleri çilekleri toplayan İsveçlilerin sayısı odukça azaldı. Müşterilerin kendi çileklerini kendilerinin toplamasından daha ucuza gelen yöntemler uygulanmaya başlandı.

İsveç’in ve Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği’ne girmeleri işverenler için yeni olanaklar yarattı. Serbest dolaşım hakkını kullanan Doğu Avrupa ülkelerinin vatandaşları İsveç’e gelerek geçici işlerde çalışabiliyorlar. İsveç Göçmen Dairesi her yıl 15 bin kişinin serbest dolaşım hakkından yararlanarak İsveç’e çalışmak için geldiğini açıklarken sendikalar bu rakamın 20 bin civarında olduğu düşüncesinde.

MODERN IRGATLIK SİSTEMİ

Gelenlerin büyük bir kesimi tarım ve orman sektörüyle, inşaatlarda çalışıyor. Kommunal Sendikası yetkililerinden Tommy Nilsson, çilek sektöründeki koşulları ırgatlık sistemi ile karşılaştırarak “Bu branşta İsveçliler çalışmak istemez. Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme ve sekiz saat uyku bu branşta geçerli değil. Burada 16 saatlik çalışma günü, haftanın yedi günü bir kaç bin kron kazanmak için çalışma var” diyor.

“Biz 1940’larda terk ettiğimiz ırgatlık sistemini yeniden getirdik. Ama günümüzün ırgatları Romanya, Polonya, Moldavya, Baltık ülkeleri, Ukrayna ve Tayland’dan geliyor” diyen Nilsson, misafir işçilerin insanlık onuruna yakışmayacak koşularda yaşamak bırakıldıklarına da dikkat çekiyor.

Misafir işçilerin bir kısmının barındıkları yerlerde tuvalet ve akar su omadığını belirten Nilsson, “İnsanlara yapılan muamaleye şahit olduğumda İsveçli olduğumdan utanıyorum. Bizim örnek olmamız gerekirken misafir işçileri domuzlardan daha kötü koşullarda yaşatıyoruz” diye konuştu.

Nilsson, misafir işçilere topladıkları çilekler için litre başına ücret ödendiğini ve bu miktarın ortalama 3 kron olduğunu söylüyor. İşçilerin tarım sektöründeki 105 kron saat ücretini kazanmaları için dakikada bir, saatte 50-60 litre çilek topamaları gerektiğini ve böyle bir şeyi hiç bir işçinin başaramayacağını dile getiriyor.

KAÇAK İŞÇİ ÇALIŞTIRMA VE VERGİ KAÇIRMA YAYGIN

Vergi Dairesi tarafından yapılan inceleme ve açıklamalar da çilek branşındaki işverenlerin önemli bir kesiminin kaçak işçi çalıştırdıklarını, vergi ödememek için elde ettikleri gelirleri düşük gösterdiklerini ortaya koyuyor.

Vergi Müfettişi Conny Svensson, Vergi Dairesi’nin yılda tarım sektöründe 15 bin işyerini denetediğini ve çilek branşında kaçak işçi çalıştırmanın yaygın olduğunu belirlediklerini ve kaçak çalışmayanlara da çok düşük ücret ödendiğini belirlediklerini söylüyor.

ÖRGÜTLÜ SUÇLULUK YAYGIN

Svensson, çilek branşıyla örgütlü suç işleme arasında bağlantı olduğunu gösteren pek çok işaret bulunduğunu, örgütü suçun işgücünün serbest dolaşımına bağlı olarak arttığını dile getiriyor.

Çilek tarlalarının yoğun olarak bulunduğu İsveç’in güneyindeki Skåne bölgesinde Kommunal Sendikası’nın Temsilciliğini yapan Ulf Hansson, çilek branşında yapılan yolsuzlukların yeni olmadığını ve yıllardan beri devam ettiğini söylüyor.

Çalışmak amacıyla gelen misafir işçilere İsveç’teki haklarını anlatan değişik dillerde broşürler dağıttıklarını, ama misafir işçilerin işten atılma kaygısıyla işverenlere karşı çıkmaya cesaret edemediklerini ifade ediyor.

Misafir işçilerin haklarını savunmak için görüştüğü bir işverenin masasında tüfek bulunduğunu ve odadaki tansiyon yükselince odayı terk etmek zorunda kaldığını, bir keresinde işverenin sendikanın bürosuna ulaşmasını engellemek amacıyla yola çukur kazdırdığını beirten Hansson, “Çilek branşı tam olarak ‘Vahşi Batı’ diyor.