İzmir Alevi kurumları: Kendi yaşam alanlarımızı kurmalıyız

İzmir’de ölen kişinin Alevi olmasından kaynaklı sela okumamasını değerlendiren Alevi toplumunun önde gelen isimleri durumun devletin kendilerini tanımadığını gösterdiğini ifade ederek kendi yaşam alanlarını oluşturmaları gerektiğini ifade etti.

İzmir’de ölen kişinin Alevi olmasından kaynaklı sela okumamasını, Karabağlar Pir Sultan  Abdal Derneği Başkanı Elif Bakır, “devlet bizi tanımıyor ve katlediyor, kendi yaşam alanlarımızı kurmalıyız” diye yorumlarken.  Sinemili Ocağı Dedesi Süleyman Deprem ise, Alevilerin kendilerini ısrarla İslam’a entegre etme gayretlerinin boş olduğunu vurguladı.

İzmir Kemeraltı çarşısında esnaf olan Alevi yurttaş V.T, vefat edince arkadaşları Kemeraltı camisinde sela verdirmek istemişti. Bu talebi cami imamı, “Alevinin selası okunmaz” diyerek reddetmişti.

Yaşananlar ‘Alevilerin İslam’da ve devlette yeri var mı?’ tartışmalarını yeniden gündeme getirirken, İzmir’de bulunan Alevi kurumları ANF’ye konuştu.

‘KENDİ YAŞAM ALANLARIMIZI KURMALIYIZ’

Karabağlar Pir Sultan  Abdal Derneği Başkanı Elif Bakır, Devletin Alevilere olan yaklaşımını, imamlarında camilerde uyguladığını ifade ederek, “Bizi tanımayan bir devlet, kurum ve sistemle  birlikte yaşıyoruz. Bizi tanımayan devleti ve Diyanet Başkanlığı’nı biz hiç tanımıyoruz. Diyanet Başkanlığı’nın olması bile devletin demokratik, laik olmadığını gösteriyor. Bizim ‘Cemevlerimize cümbüş evi’ diyenlerin yönettiği bir ülkede camilerde devletin kurumudur. Devletin söylemlerine göre hareket ediyorlar. Alevilerin artık devletin bizi tanımadığını, kendi Alevisini yaratma çabasında olduğuyla yüzleşmek gerekiyor. Aleviler bu yaşananları görüp, devlete karşı net bir tavır koymalılar. Bizi yok edip, tanımayan bir devlete vergi ödüyoruz, buda bize mermi ve ölüm olarak dönüyor. Bizde artık onların kurumlarını tanımıyoruz. Bizi tanımayan devleti de artık tanımayacağız. Dersim halkı özyönetimi 1930 yıllarda ilan etti. Biz sana vergi vermeyeceğiz, biz artık özerk yaşayacağız dediler ve katliamdan geçirildiler. Bizde artık bu noktaya gelmeliyiz. Çünkü devlet bizi tanımıyor ve katlediyor. Bu devlet bizim devletimiz değil. Kendi yaşam alanlarımızı kurmalıyız” dedi.  

‘İMAM, DEVLETİN RESMİ BAKIŞI’

Sinemili Ocağı dedesi Süleyman Deprem, Alevilerin kendilerini ısrarla İslam’a entegre etme gayretlerinin boş olduğunu vurgulayarak, yaşananların devletin Alevilere resmi yaklaşımı olduğunu belirtti. Deprem, şöyle konuştu: “Emevi İslamı kurulduğu günden beridir Alevi düşmanlığı olduğu nettir. Alevilerin kendilerini yeniden tanımlaması şarttır. Selçuklu Devletinden bu ana sürekli bir inkar ve imha politikası vardır. Aleviden alınan vergi ile caminin giderleri karşılanır ama Alevinin selasını verdirmek günahtır onlara göre. Bu ikiyüzlülük ve sahtekarlık onların gerçek karakteridir. Bugün aynı uygulamaları AKP’nin politikalarında görüyoruz. Biz bu hakaretleri yüzyıllardır görüyoruz ama artık yeter. Devlet bizim devletimiz değildir. Alevilerin kendi yol ve erkanına göre bir yaşam ve sistem kurmaları gerekir.”

‘BAŞKA İBADETHANEDEN TALEP DOĞRU DEĞİL’

Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, Alevilerin ibadet yerlerinin Cemevi olduğuna dikkat çekerek, başka ibadet yerlerinden bir şey talep etmeyi doğru bulmadıklarını belirtti. Aslan, “Alevi toplumunun camiden bir şey talep etmesi zaten yanlış ama imamın bu yaklaşımı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın zihniyetinin yansımasıdır. Diyanet’in hakaret dolu olan fetvaları ortada. Bir devletin dini olamaz, tüm inançlara eşit şekilde yaklaşmak zorunda. Diyanet devasa bir holding haline gelmiştir. Verdiği fetvalarla inançları yok sayıyor. Bu yaşananlar kabul edilemez. Bizim camiden sela verdirmeye ihtiyacımız yok ama ihtiyaç duyulduğunda bu hizmet karşılanmalı” diye ifade etti.

‘ALEVİLER İKİNCİ SINIF VATANDAŞ’

İzmir Dersimliler Derneği Başkanı Kemal Mutlu, Diyanet Başkanlığı’nın olayı yalanlamasını  gelen tepkilere cevap verilememesinden kaynaklandığını belirterek, “Ölen hangi ırk ve inançtan olursa olsun o talep orada karşılanmalıydı. Sela, ölenin yakın çevresini haberdar etmek için okunur. Bu yaklaşım Alevilerin Türkiye’de vatandaş muamelesi görmemesindendir. Diyanetin de geçen günlerde verdiği fetvayı da düşününce devletin bütün inançlardan elini çekmesini talep ediyoruz. Alevilerde inançlarını Cemevi’nde icra ederler. Ama Alevilerden alınan vergiler camilere harcanır. Diyanet Başkanlığı’nın geçtiğimiz günlerde Cemevleri bizim kırmızı çizgimizdir demesi ayrı bir sorundur. Alevilerin camide ibadet etmesi  söz konusu değildir ama imama sela okutma talebi oradaki esnaf dostlardan gitmiştir, bu talep karşılanmalıydı”  şeklinde konuştu.

‘MUAVİYE ZİHNİYETİ DEVAM EDİYOR’

İzmir Demokratik Alevi Derneği Başkanı İsmet Erbulak, Alevilere karşı Muaviye zihniyetinin bugünde devam ettiğine dikkat çekerek şunları aktardı: “ İzmir’deki imamın bu yaklaşımı ülkedeki bütün camilerdeki yaklaşım zihniyetinin bir parçasıdır. Emevi zihniyetinin devamıdır. Burada Alevilerinde eksikliği bulunuyor. Bu duyuru yöntemlerini bir şekilde geliştirmemiz gerekiyordu. Camilere ihtiyacımız zaten yok ama talep durumunda bizim vergilerimizden beslenen bir kurum bunu karşılamalıydı. Cemevi bizim ibadet yerimizdir, camiye gitmiyoruz diye ‘selası okunmaz’ söylemi kabul edilemez. Bizim vergilerimizden caminin bütün ihtiyaçları karşılanıyor. Diyanetin Cemevleri kırmızı çizgimizdir demesinden sonra bir imamından bu şekilde davranması normaldir. Sorun sistemseldir, bireysel değildir.  Alevilerin bu sistem ve devlette ne işi var onu sorgulamak lazım.”