Katalonya’nın bağımsızlık süreci, önündeki engeller ve geleceği

Referandumla İspanya’dan ayrılma kararı alan Katalonya’nın bağımsızlığını ilan etmesi beklenirken, sürecin hangi gelişmelere gebe olduğu, Katalonya’nın ekonomik olarak ayakta kalıp kalamayacağı ve AB üyeliğinin ne olacağı gibi birçok soru var.

1 Ekim’de engellemelere rağmen 2,2 milyon Katalan sandığa gitmiş ve yüzde 92 oranında bağımsızlığa ‘evet’ demişti. Buna karşı İspanya’nın aldığı sert önlemlerin nereye kadar gideceği ve bağımsızlığın gerçekleşmesi halinde Katalanların ayakta kalıp kalamayacağı gibi konular da sıkça tartışılıyor. 

7,5 milyonluk nüfusa sahip olan Katalonya’nın mevcut durumdaki toprakları 32 bin 114 kilometrekarelik bir alana tekabül ederken, Katalan halkının topraklarının bir kısmı Fransa’da, küçük bir diğer kısmı ise İspanya’daki komşu diğer bölgeler içerisinde kalıyor.

BAĞIMSIZLIK TALEBİ ULUSLARARASI HUKUK İLKELERİNE DAYANIYOR

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen ‘halkların kendi kaderini tayin hakkını’ kullanan Katalonya Bölge Parlamentosu, referandum kararı almıştı. İspanya Anayasa Mahkemesi ise, Franco diktatörlüğünün yıkılması ardından kabul edilen ve Katalonya’ya da özerklik tanıyan 1978 Anayasası’na dayanarak referandumu iptal etmişti. Mahkeme, anayasanın 2’inci maddesinde yer alan ‘İspanyol ulusunun bölünmez birliğine’ atıfta bulunmuştu.

İspanyol anayasasına göre, Katalonya’nın yapacağı tek yanlı bir bağımsızlık ilanının hukuki bağlayıcılığı olmasa da, BM’nin de kabul ettiği ve uluslararası hukukta geçerli olan ‘kendi kaderini tayin hakkına’ dayanabilir. Bu kapsamda daha önce de Afrika ülkesi Rodezya ile Sırbistan’dan ayrılan Kosova örnekleri var.

Ancak bugüne kadar ‘demokratik’ olarak adlandırılan ülkelere uluslararası hukukta yeri olan bu ilke uygulanmış değil. Çekoslovakya’nın Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye bölünmesi ve yine Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması ise ülkelerin karşılıklı anlaşmaları sonucu gerçekleşmişti.

ÇOĞUNLUĞUN SANDIĞA GİDEMEMESİ İSPANYA’NIN KARŞI ARGÜMANI OLACAK

Katalonya’nın bağımsızlık ilanında olası en önemli ‘meşruiyet’ sorunu olarak Pazar günü düzenlenen referandumda İspanya’nın on binlerce polisin yığarak katılımı engellemesi gösterilebilir. En az 700 bin kişinin doğrudan sandık lokallerinin bloke edilmesi, belki de çok daha büyük bir seçmen kitlesinin yasak nedeniyle sandığa gidememesi nedeniyle katılım yüzde 42,3’te kalmıştı. Buna rağmen oy kullananların yüzde 92’sinden fazlası ‘evet’ oyu kullanmıştı.

Buna karşın İspanya’nın referandum yasağına karşı çıkan Katalonya’lı seçmenlerin oranının yüzde 70’leri bulduğu ve seçmenlerin oy renginden bağımsız olarak ‘referandum yapılmalı’ görüşünde olduğu biliniyordu. Son haftalarda İspanya’nın uyguladığı baskıcı politikalar, tutuklamalar, oy pusulaları ve sandıklara el konulması gibi yöntemler nedeniyle Katalanlar arasında ciddi tepki çektiği basına yansımıştı.

Katalonya’nın elini güçlendiren bir diğer önemli gelişme ise, 3 Ekim’de Barselona’da toplanan 1 milyona yakın kişinin katıldığı dev gösteri olmuştu. Katalan Bölgesel Hükümeti de, genel grev ve dev gösterilere katılımı halkın bağımsızlık talebine verilen desteğin kanıtı olarak kabul ediyor.

KATALONYA’NIN BAĞIMSIZLIK İLANI HALİNDE NASIL BİR DEVLET OLACAK?

Bağımsızlığın ilanı halinde Katalonya Bölge Parlamentosu’nun Eylül ayında kabul ettiği ‘Katalan Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dair geçiş yasası’nda buna ilişkin detaylar yer almıştı.

Bağımsızlık ilanı halinde Katalonya’nın en önemli adımları arasında ülkenin İspanya’dan ‘vergi bağımsızlığı’ geliyor. Yine 2016 itibariyle seçim listelerinde kaydı bulunan tüm vatandaşlara doğrudan Katalonya vatandaşlığı verilmesi planlanırken, isteyenler İspanya vatandaşlığını da koruyabilecek.

Halen bölgesel ve ulusal kurumlarda çalışan devlet memurlarına otomatik olarak bağımsız Katalan cumhuriyetinin devlet aygıtında çalışma imkanı tanınıyor.

İlanın ardından ise Katalonya’nın Kurucu Meclisi’nin 6 ay içerisinde oluşturulması ve yeni ülkenin anayasasını hazırlaması planlanıyor. Sürecin planlandığı gibi işlemesi halinde Katalan anayasası en geç Ekim 2018’de halk oyuna sunulacak.

İSPANYA NE GİBİ ENGELLER ÇIKARACAK?

İspanya’nın Katalanların bağımsızlık ilanına karşı atacağı adımlar durumun daha da gerginleşmesine yol açacak. Referandumu Anayasa Mahkemesi eliyle yasaklatan İspanyol yönetimi, birçok yöneticiyi gözaltına almış ve referandumu engellemek için on binlerce polisi devreye koymuştu.

Merkezi hükümetin bugüne kadar tüm baskılara rağmen Katalanların geri atmaması nedeniyle bağımsızlık ilanı halinde en önemli ve uç cevap olarak Anayasa’nın 155’inci maddesini devreye koyması bekleniyor. Bu maddeye göre merkezi yönetim, ‘İspanya’nın çıkarlarına zarar vermesi halinde’ özerk bölgelerin yönetimine el koyma yetkisine sahip.

Bugüne kadar hiç kullanılmayan bu maddenin tanıdığı yetkileri dışında Madrid’in ‘ulusal güvenlik yasasını’ devreye koyması beklenebilir. Bu kapsamda son olarak referandumu engellemek amacıyla yönetimine el konulan Katalan bölgesel polisi Mossos d’Esquadra’nın tümüyle kontrol altına alınmasına çalışılabilir. Referandumu engellemek amacıyla Mossos’u devreye koyan İspanya hükümeti, birçok Katalan polisin emirleri istenilen düzeyde yerine getirmemeleriyle şaşkınlığa uğramıştı.

PUIGDEMONT’UN TUTUKLANMASINA DAHİ GİDİLEBİLİR
 

İspanya’nın bağımsızlığı engellemek amacıyla 155’inci maddeyi devreye sokması halinde Anayasa Mahkemesi’nin bölgesel kurumların yetkilerini iptal etmesi teorik olarak mümkün. Buna ilişkin yasa referandum öncesinde çıkarılmıştı.

Başbakan Mariano Rajoy’un Katalanların kararlı duruşlarını sürdürmeleri halinde daha da ileri giderek Katalonya Bölge Başkanı Carles Puigdemont’u tutuklamaya kadar işi vardırması bekleniyor. Puigdemont ve bölgesel hükümet üyelerine yönelik daha önce, ‘itaatsizlik, hile ve kamu fonlarında dolandırıcılık’ gibi suçlardan cezai soruşturma açılmasına karar verilmişti.

Mariano Rajoy’un partisi Halk Partisi (PP) ile muhalefetteki İspanyol Sosyalist Partisi (PSOE) bu maddeyi ‘son koz’ olarak kullanmaktan yana iken, PP hükümetine dışarıdan destek veren liberal Ciudadanos adlı parti ise hemen devreye konulmasından yanaydı.

ARABULUCULUK ÇAĞRILARI KARŞILIKSIZ KALDI

Katalanların kendi kaderini tayin hakkına ilişkin referanduma yasaklar ve polis baskısıyla engellemeye çalışan İspanya merkezi yönetimi, Katalanların diyalog ve müzakere çağrılarına kapıyı kapatmıştı. Katalan Bölge Başkanı Carles Puigdemont’un Madrid ile Barselona arasında uluslararası arabuluculuk çağrısı yaptığı Avrupa Birliği (AB) de çağrıyı karşılıksız bırakmıştı.

AB Komisyonu’nun sorunu ‘İspanya’nın iç meselesi’ olarak görmesi ve Mariano Rajoy’a ‘güvenildiğini’ açıklamasından sonra sorunun müzakerelerle çözülmeyeceği netleşmiş durumda. Katalanlara yönelik bu tavrında AB’nin Britanya’nın İskoçya, Belçika’nın ise Flandre bölgesiyle yaşadığı benzer sorunların yaratacağı etkiden çekinmesi etkili oldu. AB’nin bu tavrına karşılık Fransa’nın doğrudan destek verdiği İspanya yönetiminin Katalanlara yönelik uzlaşmaz tutumunu sonuna kadar götürmesi kesin gibi.

EKONOMİK OLARAK İSPANYA’NIN ‘YÜKÜNÜ ÇEKİYOR’

7,5 milyon nüfuslu Katalonya halen resmi olarak bağlı olduğu 46,5 milyon nüfuslu İspanya’nın yüzde 16’sını oluştursa da, ekonomik olarak yüzde 20’lik bir paya sahip. İspanya’nın ihracatının dörtte birini sağlayan Katalonya, aynı zamanda İspanya’ya gelen 75 milyon yabancı turistin de en az 18 milyonunu ağırlııyor.

Katalonya, 19’uncu yüzyıldan itibaren sanayileşmenin yoğun olduğu bir ‘bölge’ iken, Avrupa’nın birçok ülkesinden yabancı yatırımcıların da ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Kişi başına düşen milli geliri 28 bin euroya ulaşan Katalonya, komşu ülke Fransa ile İspanya geneli arasında bir ekonomik refah düzeyinde. Kişi başına gelirlerde Katalonya, başkent Madrid ile Navarro ve yine bağımsızlık talebinin on yıllardır gündemde olduğu Bask ülkesiyle yarışıyor.

En belirleyici ekonomik göstergelerden biri olan işsizlik oranlarında da Katalonya’nın İspanya genelinden çok daha iyi bir konumda olduğu dikkatlerden kaçmıyor. İspanya’da son işsizlik oranları yüzde 17,2 iken, Katalonya’da yüzde 13,2’de.

Katalanların bağımsızlık talebinin en önemli argümanlarından biri de zaten Katalonya’nın ekonomik olarak İspanya’nın diğer bölgelerinin ‘yükünü çekmesi’. Özerk yönetime göre, Katalonya’nın her yıl İspanyol merkezi bütçesine aktardığı vergiler ile merkezi hükümetten aldığı dotasyonlar arasındaki fark 16 milyar euroyu buluyor. İspanya ise bu fazlalığın yıllık 10 milyar euro olduğunu kabul ediyor.

BAĞIMSIZ KATALONYA EKONOMİK OLARAK AYAKTA KALABİLİR

Katalonya’nın bağımsızlığına karşı İspanya ve AB’deki birçok yorumcunun kullandığı en önemli argüman ise, bağımsız Katalonya’nın ‘ekonomik olarak ayakta kalamayacağı’ iddiası. Referandum öncesi ve sonrasında birçok Avrupa ülkesinin Katalonya’daki şirketlerinin bağımsızlık halinde İspanya’ya taşınacağı iddiaları havada uçuşmuştu.

Ancak Katalonya’nın bağımsızlığını kazanması halinde ekonomik olarak İspanya’dan kötüleşeceğini iddia etmek mevcut veriler ışığında gerçekçi değil ve daha çok İspanya’nın bölünmesini engellemeye yönelik bir argüman olarak öne çıkıyor. İspanya merkezi hükümeti, bağımsızlık halinde Katalan ekonomisinin en az üçte bir oranında küçüleceğini iddia ediyor. Ancak ekonomistler, kısa vadede Katalan ekonomisinin belirli bir stabiliteye ulaşacağını ve uzun vadede ise yüzde 7’lere kadar büyüyebileceğini savunuyor.

Buna rağmen Katalonya’nın önündeki en önemli ekonomik sorun olarak kamu borçlarının yüksekliği gösteriliyor. Yıllık 200 milyar euroyu aşan milli gelirine karşın Katalonya’nın kamu borçları bu milli gelirin yüzde 35’ine ulaşmış durumda. Ayrıca bağımsızlık halinde İspanya’nın dış borçlarının bir kısmının Katalonya tarafından üstlenilmesi gerekecek ve bu da, Katalonya’nın borçlarının milli gelire oranını yükseltecek.  

AB ÜYELİĞİ SİL BAŞTAN OLACAK

Katalonya’nın bağımsızlığını kazanması halinde ise, yeni ülkenin AB üyesi olup olamayacağı sorusu ortaya çıkıyor. Her ne kadar şu anda AB üyesi İspanya’nın parçası olsa da, Katalonya’nın birliğe doğrudan üye olması şimdilik mümkün değil.

İspanya’dan ayrılması halinde Katalonya, İspanya’nın imzaladığı uluslararası antlaşmalar ile üyesi olduğu birliklerden de çıkmış olacak. Avrupa Birliği Antlaşması’nın 49’uncu maddesi uyarınca ‘üçüncü ülke’ olarak görülecek Katalonya’nın birlik üyeliği için süreci en başından alması gerekecek.

Ekonomik, siyasi ve sosyal alt yapısı sayesinde Katalonya’nın teoride AB üyesi olmasının zor olmayacağı öngörülüyor. Ancak AB’ye üyelik sürecinin başarılması halinde dahi birlik üyesi olan İspanya’nın da bunu onaylaması gerekiyor. Zira AB’ye üyelik sürecinin tamamlanması halinde üye tüm ülkelerin parlamentolarının da onaylaması şart.

BİRİNCİ BÖLÜM: