Kürdistan Yurtsever Gençlik Hareketi Kerkük’te din ve yurtseverlik konulu bir seminer düzenledi. Gençlik hareketinin Rehimawa mahallesinde bulunan merkezinde gerçekleşen seminere Hesen Cudi konuşmacı olarak katılırken, çok sayıda Kerküklü genç de hazır bulundu.

Seminerde ilk olarak yurtsever olmanın gereklilikleri hakkında konuşan Cudi, “yurtseverlik kuşkusuz çok yönlü bir kavramdır. Bu kavram kendi içerisinde bir bütün olarak mensubu olduğumuz topluma bağlı olup, gelişmesi için hizmet etmektir. Bir nevi topluma öncülük etmedir. Hele Kürt toplumu gibi bir ulusa mensup isen bu yük iki üç katı daha ağırdır. Çünkü Kürt toplumu olarak yüz yıllardır sömürgeci güçlerin fiziki ve kültürel soykırım saldırılara altında yaşıyoruz” dedi.

Özellikle Kürt toplumu olarak yurtseverlik konusunda bazı kesimler tarafından dillendirilen yurtseverlik tanımını gözden geçirip sorgulamak gerekiyor diyen Hesen Cudi şöyle devam etti: “Şimdi bazı kesimler çıkıp vatan bayrak siyaseti ile bölgemizde iktidarını sürdürüyor. Ben herkesten daha fazla halkıma ve toprağıma bağlıyım diyor. Vatan toprağı benim için namustur, anadır diyor. Fakat dönüp bakıyorsun namus ve ana olarak görüyorum dediği toprağa düşman askerlerini getiriyor. Bu nasıl yurtseverliktir. Bunun için yurtseverliği tanımını iyi yapmalıyız.

Herkes ben yurtseverim diyorlar. Fakat yurtseverliğin gereklerini ne kadar yerine getiriyorlar? Toplumuna ne kadar hizmet ediyor? Demokratik bir çerçeve de ne kadar değişim ve dönüşüm yaratıyor? Ne kadar öncülük yapıyor? Bunları iyi analiz etmeliyiz. Bu tür ulusal duygularımıza hitap eden kavramları kullanıp iktidara gelenlerin yurtseverliğini görüyoruz. Hiçbir bu toplum için bir şey yapıyor mu? Hayır. Ne yapılıyor sadece hırsızlık, talan ve zorbalık. Bu çerçevede bu tür anlayışa karşı mücadele etmek yurtseverlik görevidir. Yurtseverlik bir bütün olarak toplumun geleceğini ve çıkarlarını göz önüne alıp mücadele ve hizmet edene denir.”

Seminerin bir bölümünde de din üzerine değerlendirmede bulunan Cudi, dinlerin hakikate ulaşmak için bir araç olarak niteleyerek şunları belirtti: “din konusu maalesef biz Ortadoğu toplumlarında çok dogmatik ele alınıyor. Bu da kendisi ile beraber birçok sorun ortaya çıkartıyor. Dogmatizme bulaşmış bir toplum değişim ve dönüşüme kapalı köle bir toplumdur. Yaşam bir bütün olarak yan yana getirildiğinde hakikat ortaya çıkar. Hangi din, mezhep, toplum benim hakikatim doğru deyip karşısındakinin hakikatini ret ettiğinde dogmatizme bulaşmış demektir. Hakikat birdir parçalanamaz. Dinleri hakikate ulaşmanın bir aracı olarak ele aldığımız zaman gerçek dinimizi de yaşamış oluruz ve iktidara ve siyasete bulaştırılan sahte yapmacık dinlerden de kurtulmuş oluruz.”