Kürt midyecilere zabıta terörü

İstanbul'daki Kürt midyeciler, zorlu koşullarda ekmeklerini kazanmaya çalışmaları yetmiyormuş gibi Türk zabıtaların ırkçı terörüyle karşı karşıya.

Kürt midyeciler, polis-zabıta baskısı altında olduklarını belirterek, “YPG ilerleyince zabıtanın ertesi gün bize baskın yapacağını biliyoruz” diyor.

Kürdistan’da özellikle 90’lı yıllar ile birlikte devletin kirli savaş konsepti kapsamında köyleri yakılan ve Türk metropollerine göçertilen Kürtlerin geçimlerini sağlamak için başvurduğu işlerden biri de midyecilik. Çoğunluğunu Mardin’in Nusaybin ilçesinden gelen Kürtlerin oluşturduğu midyeciler, ağır iş koşulları ve emek sömürüsü yetmezmiş gibi, Kürtlüklerinden ötürü de saldırılara maruz kalıyor. Polis ve zabıtalar  midyecilerin tezgahlarına el koyarken, çoğu kez şiddet uyguluyor. Midye yaptıkları depoları da basan polis ve zabıtalar, tüp, tencere, midyelerin yıkandığı makinalar ve diğer eşyaları kırıp parçalıyor ya da el koyuyor. Bütün bunlara rağmen Kürt midyeciler, ekmeklerini kazandıkları işlerini yapmakta ısrar edeceklerini söylüyor.

İstanbul Tarlabaşı’nda yaşayan Kürt midyeciler Haşim Abak, Fehime İlhan ve İdris Abik, midyeciliğin zorluklarını ve yaşadıkları polis-zabıta baskısını ANF’ye anlattı.

ZABITA TERÖRÜ ALTINDAYIZ

Mardin’den 25 yıl önce devletin baskıları nedeni ile köyünden çıkarak İstanbul’a gelen İdris Abik, iki çocuk babası. Abik, yıllardır çocuklarını okutmak ve ailesini geçindirmek için zor şartlar altında midye dolma yaparak çalışıyor. Midyeleri yaptıktan sonra tepsilere koyarak İstanbul'un çeşitli yerlerine satmaya götüren Abik için asıl zorlu süreç, bu aşamada başlıyor. "Gerçekten de zabıta terörüne maruz kalıyoruz” diyen Abik, şöyle devam ediyor: “Tezgahlarımıza el koyuyorlar, karşı çıktığımızda şiddet uyguluyorlar. Bu yetmiyor, midye yaptığımız depoları basarak eşyalarımızı kırıyorlar; şiddetin her türüyle karşı karşıyayız.”

'ASKER ÖLDÜRÜP BURADA MİDYE SATAMAZSIN'

Zabıtaların kendilerine dönük terörü, sadece ekonomik veya kentin düzeniyle ilgili değil. Tamamen siyasi olduğunu ve ırkçı bir zihniyetin ürünü olduğunu kaydeden Abik, "Kürt olduğumuz için bu baskılara maruz kalıyoruz” diyor. Abik, özellikle 2015'ten itibaren kendilerine yönelik zabıta baskısının devreye girdiğine işaret ediyor. Kürdistan’da AKP hükümeti tarafından savaşın yeniden devreye sokulmasıyla birlikte kendilerine karşı da zabıta terörünün yeniden gündemleştiğini vurgulayan Abik, şunları aktarıyor: “Devlet savaşta kayıp verince burada zabıta hemen bize yöneliyor. Bize, ‘Asker-polis öldürüyorsunuz, sonra burada tezgah açıyorsunuz, izin vermeyiz’ diyorlar."

YPG İLERLEYİNCE BASKIN OLUR

Abik, Zabıtaların yaptığı baskı ve saldırıların ırkçı ve siyasi amaçlarını ortaya koyan dikkat çekici bir örneği de paylaşıyor: “Rojava’da yaşanan gelişmeleri takip ediyoruz. Artık YPG ilerleyince, bir köyü özgürleştirince anlıyoruz ki, diğer gün zabıta bize saldıracak. Artık ona göre tedbirimizi bile alıyoruz. Yani zabıtanın bize yaklaşımı bu kadar ırkçı bir hal almış durumda.”

Ekmeklerini kazanmak için çalışmak zorunda olduklarını belirten Abik, tüm baskılara rağmen midye satmaya devam edeceklerini söyledi.

BU İŞLE ÇOCUKLARIMA BAKIYORUM

Fehime İlhan, kalp hastası eşi çalışamadığı için midye dolma yapmaya başlamış. Mardin’den 5 yıl önce gelen İlhan, midye yaparak çocuklarına bakıyor. Erken saatlerde aşırı sıcak altında midye yapılan depolarda çalıştığını aktaran İlhan, çalıştıkları ortamın çok zorlu olduğunu söylüyor. Kızlarının da tekstil atölyelerinde insanlık dışı şartlarda çalıştığını kaydeden İlhan, "Midye yapmak, tekstil de çalışmak dışında yaşamımızı sürdürecek bir alan yok" diyor.

EN ZORU ZABITA TERÖRÜ

İki çocuk babası Haşim Abak, soğuk-sıcak demeden kentin en kalabalık yerlerine giderek midyelerini satmaya çalıştıklarını ifade ederek, şunları söylüyor: “Yaptığımız iş zaten çok zor bir iş, ancak en zoru zabıta terörü. Bize herhangi bir alternatif sunmadan, sadece ‘Yasak’ diyerek satış yapmamızı engelliyorlar. Memleketimizden onların baskısı üzerinde kaçtık, burada da bize yaşam şansı bırakmıyorlar.”