The Lancet’in yayınladığı bu araştırma küresel ısınmanın beslenme düzeni üzerindeki etkisi  ve 155 ülkede 2050 yılında yol açacağı ölümlerin sayısını değerlendirmeyi sağlayan ilk araştırma özelliğini taşıyor.

Birleşik Krallık’taki Oxford Üniversitesi’nden Marco Springmann, bugüne kadar çok sayıda araştırmanın beslenme güvenliği üzerine eğildiğini ve tarımsal üretiminin sağlık alanındaki geniş etkileri üzerine yoğunlaşmadığını söyledi.

Küresel ısınma özellikle şiddetli yağışlar veya kuraklık gibi aşırı meteorolojik olguların tarımsal üretim üzerindeki yıkıcı etkileri ile ifade ediliyor.

Araştırmacılar, sera gazı emisyonlarını azaltan herhangi bir tedbir alınmazsa, iklim değişikliklerinin 2050 yılına kadar öngörülen gıda miktarını üçte bir oranında azaltabileceği uyarısında bulunuyor.

Bireysel düzeyde,  2010 yılına kıyasla mevcut gıda miktarının ortalama yüzde 3.2, meyve ve sebze tüketiminin yüzde 4, kırmızı et tüketiminin de yüzde 0,7 oranında azalacağı kaydediliyor.

Araştırmacılar, bu değişimlerin 2050 yılında yaklaşık 529 bin insanın ölümünden sorumlu olabileceğine vurgu yapıyorlar.

Küresel ısınmanın olmadığı bir tahmin yürütüldüğünde, mevcut gıda ve tüketim hacminin artmasının 1.9 milyon insanın ölümünün engelleyebileceği belirtiliyor.

En fazla etkilenecek ülkeler ise yine düşük ve orta gelirli ülkeler olacak. Özellikle Batı Pasifik bölgesi için 264 bin ölüm, Güneydoğu Asya için 164 bin ölüm öngörülüyor.  Ölümlerin dörtte üçüne yakını Çin (248 bin kişi) ile Hindistan’da (136 bin) gerçekleşecek.

Araştırmacılar, “Meyve ve sebze tüketimin azalması, kötü beslenmeden iki kat daha fazla ölüme yol açabilir” tahmininde bulundu.