Kürtlerin yaşadığı yerde ‘nostajli’ günceldir!
Devletin baskısı ve ekonomik nedenlerle yerlerini terk ederek Mersin’e yerleşen Kürtler, metropol kentte, yaşam mücadelesinin yanında bir de kültürlerini korumaya çalışıyor.
Devletin baskısı ve ekonomik nedenlerle yerlerini terk ederek Mersin’e yerleşen Kürtler, metropol kentte, yaşam mücadelesinin yanında bir de kültürlerini korumaya çalışıyor.
Devletin baskısı ve ekonomik nedenlerle yerlerini terk ederek Mersin’e yerleşen Kürtler, metropol kentte, yaşam mücadelesinin yanında bir de kültürlerini korumaya çalışıyor. İmece usulü yaşamları yanında tüketimde de ekonomik davranmak zorunda kalıyorlar. Kenar mahallelerde yaşayan Kürtler, Mersin’in Deliçay Nehri’nde ev eşyalarını yıkayarak su israfını önlemeye çalışıyorlar.
Kuzey Kürdistan’da devletin göç ettirme politikası sonucu Çukurova’ya yerleşen Kürtler, açlıkla terbiye etme ve asimilasyon politikalarına karşı uzun yıllardır direniyor. Kentin kenar mahallelerinde oluşturdukları yeni yerleşim alanlarında geldikleri yaşatmakta ısrarını sürdürüyor. Çay, Çilek, Özgürlük, Yeşilçimen mahalleri gibi yerlerde yoğunlukta yaşayan Kürtler, içme suyu yerine ev eşyalarını Deliçey Nehri’nde yıkıyor.
Yeşilçimen Mahallesi’nde oturan Mehmet Çelik eşi ve çocukları ile birlikte halı ve yün yıkamak için Deliçey Nehri kenarında karşılaşıyoruz. Su kilovatının yüksek miktarda halka satıldığından yakınarak, nehir suyumun temiz olup olmadığını bilmediğini söylüyor. Devletin Suruç halkına ‘politik kimlik’ cezası verdiği için Mersin’e göç ettiğini dile getiren Çelik, “Fırat Nehri Suruç Ovası’nın yakınından geçiyor. Ancak ovadan geçirilen su kanalları Harran’a su verilmesine rağmen 40 yıldır Suruç Ovası susuzluktan çoraklaşmaya mahkum edilmiş durumda. Biz de su sıkıntısından köyümüzü terk ettik. Suruç Ovası’ndaki su havzası kurulmasaydı belki bugün biz Mersin’de olmayacaktık. Buraya geldik yine su sıkıntısı çekiyoruz. Çünkü su kilovatı yüksek meblağda halka satılıyor, yoksul olmamızdan kaynaklı halılarımızı ve yünümüzü getirip Deliçay Nehri’nde yıkıyoruz. Bu bizim utancımız değil devletin utancıdır” şeklinde konuştu.
Havaların ısınmasıyla Deniçay Nehri kıyısında kadınların bir araya gelmesinin güzel yanlarının da olduğunu belirten Azime Sürgeç, yıllık temizlik yaptıkları sırada dayanışma içerisinde olduklarını belirtti.
Deliçay’da yün, kilim ve ev eşyalarını yıkamaya getiren Kürt kadınları olduğunu vurgulayan Sürgeç, “Önceden bir gün belirleyip ortak taşıma aracı ile eşyalarımızı getiriyoruz. Ayrıca bazı ailelerde kilim ve yönlerini yıkayacak kimse olmayınca biz buradaki kadınlar ortaklaşarak yardım ediyoruz. Bir anlamda dayanışma içerisinde oluyoruz. Bir de temiz içme suyu ile kilimler yıkanması çok büyük bir israf oluyor. Biz kendi köylerimizde de yünümüzü ve kilimlerimizi nehirde yıkıyorduk” dedi.