'Okullar asimilasyon merkezi haline getirildi'
Eğitim Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, okulların tümden asimilasyon merkezleri haline getirildiğine işaret etti.
Eğitim Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, okulların tümden asimilasyon merkezleri haline getirildiğine işaret etti.
Devlet okullarında Kürtçe konuşmanın yasaklanması, çocukların alınlarına bayrak çizilmesi, Kürtçe isimlerinin değiştirilmesinin Şark Islahat Planı'nın revize hali olduğunu vurgulayan Eğitim Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, okulların tümden asimilasyon merkezleri haline getirildiğine işaret etti.
AKP’nin hem müfredatı baştan sona değiştirmesi hem de demokrat eğitimcileri ihraç ederek, ideolojisi doğrultusunda nesiller yetiştirmenin alt yapısını hazırladı. Öte yandan Kürdistan’da ise Kürt çocuklarının hızla asimile olması için özel seçilmiş kimi öğretmenleri ihraç edilen Eğitim Sen’li öğretmenlerin yerine gönderdi. Bu öğretmenler, “gezi” adı altında Kürt çocuklarını batı kentlerine götürerek burada ırkçı duygular empoze etmeye çalışırken, Kürdistan’daki okullarda ise anadil ve kimlik bilincini yok etmenin yolları geliştirildi. Siirt’te çocukların alınlarına Türk bayrağı çizilip evlerine yollanması, Şırnak’ta sınıf panolarına asılan uyarı yazılarında Kürtçe konuşmanın yasaklanması, Bismil’de bir öğretmenin sınıf tahtasındaki Türk bayrağı önünde bozkurt işareti yapması, okullarda çocuklara cihatçı marşlar okutulması son dönemde gündeme gelen yansımaların bir kaçı. Eğitim Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, okulların şu anki durumu üzerine değerlendirmede bulundu.
AMED’DE 4 BİN ÖĞRETMEN AÇIĞA ALINDI
Özellikle kamu alanında ciddi tasfiyelere yol açan KHK’ler ile 50 yıl geriye gittiklerini dile getiren Şahin, eğitim sisteminin de bunun etkisiyle daha kötü bir duruma getirildiğini vurguladı. Bölgede 14 bin öğretmenin farklı yerlere sürgün edilmesinin planlandığına değinen Şahin, “Erdoğan’ın hedef gözeterek yaptığı açıklamanın ardından kamuoyu oluşmasıyla ve batıda ırkçı gruplar oluşunca hükümet bu yöntemi değiştirdi ve açığa almalara başladı. Amed genelinde 4 bin 314 arkadaşımız açığa alındı. Tabii açığa alınanların tamamı Eğitim Sen üyesi, tesadüfü bir şey değildi. Eğitim Sen ve KESK tarihi boyunca darbelerle mücadele eden bir noktadaydı. Darbeye tamamen karşı olan KESK’in hedefi alınması yavaş yavaş bir şeylerin açığa çıkmasına da neden oldu. İktidar kendini sağlama almak amacıyla yeni bir alan yaratmaya başladı” dedi.
OKULLAR ASİMİLASYON MERKEZİ HALİNE GETİRİLDİ
Türkiye genelinde OHAL gerekçe gösterilerek 11 bin 301 öğretmenin açığa alındığı ve bunların tamamına yakınının Kürdistan’da görevli öğretmenler olduğuna dikkat çeken Şahin, hükümetin eğitim sisteminde yapmak istediği değişikliği ortaya koyan bir tutumun ilk adımını olarak muhalif öğretmenleri bertaraf ederek yola koyulduğuna vurgu yaptı. Hükümetin bölgedeki eğitim kurumlarını asimile merkezlerine dönüştürmek istediğine işaret eden Şahin, “Eğitim Sen üyeleri açığa alınırken, zaman zaman ücretli öğretmenler bölgedeki okullarda görev yaptı. Bu öğretmenler okullarda ciddi anlamda sıkıntılar yaşamaya başladılar. Çünkü buradaki Eğitim Senli öğretmenler öğrenci ile okul arasındaki bağı kuran bir yapıya sahipti. Bölgedeki halkın anadili Kürtçedir. Okullarda Kürtçenin yasak olmasından kaynaklı olarak duygusal bağ öğretmenler vasıtasıyla kuruluyordu. Burada da asimilasyon sorunu ortaya çıkıyor. Devlet aslında bu bağı kopararak asimilasyonu hızlandırma noktasında hareket ettiği bizler gördük. Amed’de Mesut Yılmaz Ortaokulu’nda ücretli bir öğretmenin Biryar adındaki bir öğrencinin eline ‘Bundan sonra senin adın Ramazan’dır’ yazması ile bir tepki oluştu. Bunun tamamen bir tesadüf olduğu savunuldu. Ama bizler tesadüfü olmadığını ve yeni politikaların ortaya çıkacağının bilincindeydik” değerlendirmesi yaptı.
‘ŞARK ISLAHAT PLANI REVİZE EDİLDİ’
Sözleşmeli öğretmenlerle birlikte asimilasyonun hızlandırıldığına işaret eden Şahin, Şark Islahat Planı çerçevesinde ülkenin kuruluş yıllarına dönülerek, tekçi bir yapının revize edildiğini dile getirdi. Bu çerçevede Kürt kentlerinde Kürt öğretmenlerin çalıştırılmamasının ön görüldüğüne dikkat çeken Şahin, “2016 yılına bakıldığında bu uygulamalar vazgeçilmediğini görüyoruz. Çünkü dünyadaki gelişmelere baktığımız zaman demokratik bir ortam oluşmaya başladı ve halklar mücadele ederek demokratik bir ortam oluşturdular. Halklar kendisini sistem içerisinde kendilerini ifade etme noktasına geldiler. Bu da iktidarları ciddi anlamda rahatsız etti. İktidarlar kaybetmemek için böyle bir mizansen oluşturdular” dedi.
‘OKULLARDA IRKÇI SÖYLEM ARTTI’
Eğitim sistemi ile milliyetçi duyguların kabartıldığını belirten Şahin, iktidarın milliyetçi söylemlerle halkı galeyana getirip buradan siyasi rant devşirdiğini kaydederek, bunun okullara da yansıdığını ifade etti. Eğitim sisteminin içinden çıkılmaz bir hal aldığını söyleyen Şahin, okullarda son günlerde gündeme gelen konular hakkında şunları dile getirdi: “Bizler eğitimcilerin siyasi görüşlerinin olmasından tarafız. Fakat bu siyasi görüşlerini sınıf içerisinde yansıtmalarını çok tehlikeli buluyoruz. Özellikle eğitimcilerin sınıf içerisinde tarafsız olması gerektiğini söylememize rağmen Kürdistan’da böyle ırkçı yaklaşımlarla karşılaşmaya başladık. Öğretmenle ilgili yapılan yanlış olduğuna dair açıklamalar yapıldı ama valiliğin yaptığı ‘Öğretmen görevden alınmadı, kendisi istifa etti’ gibi bir söylem içerisine girildi. Bu durumlar diğer alanlarda bir örnek teşkil ettiği için milliyetçi ve ırkçı söylemlerin artmasına neden olmuştur.”
‘EĞİTİMDE TEKLEŞTİRME POLİTİKASINA DÖNÜLMÜŞTÜR’
Milliyetçi ve ırkçılığın bir hastalık olduğuna, bir toplumu yok edebileceğine işaret eden Şahin, siyasi iktidarların kendi bekaları için bunları ön plana sürdükleri zaman toplumu ayrıştırmaya götüreceğini dile getirdi. Cizre’deki bir okulda öğretmenin sınıfta “Ben Kürtçe konuşmayacağım” diye yazdığını hatırlatan Şahin, “Bir insana yapılan en büyük haksızlık ve ahlaksızlıktır ana dilinde konuşmasını engellemek. Zaten çocuklar derste Kürtçe konuşmuyor. Zaten dersler Türkçe işleniyor. Okul içerisinde Kürtçe konuşmanın bile engellenmeye başladığını görüyoruz. Bu 1925’teki Şark Islahat Planı’nın bir uygulaması ve evresi olarak ortaya çıkıyor. Bu toplumun belli kesimleri tarafından alkışlandığı zaman toplumun bir arada yaşama ortamı ortadan kalkıyor. Bununla beraber yine bir okulda bir çocuğun alnına ay yıldız çizilerek eve gönderilmesi ile cereyan ediyor. Bu neden bölgede yapılıyor. Toplumun bayrakla bir sorunu var mı? Kesinlikle bir sorunu yoktur. Fakat toplumsal hassasiyetler ve karşıtlaştırmalar kaşınarak toplumlar da kendi ideolojilerini yansıtmak gibi bir durum söz konusudur. Öğretmen daha sonra ‘Türkün gücünü gösterir’ gibi bir paylaşımda bulunmuştur. Daha sonra da MHP genel başkanı ile de fotoğraf çekerek de aslında topluma bir mesaj verildi. ‘Biz öğretmenin arkasındayız’ denildi. Eğitim sisteminde tekleştirme politikasına OHAL’den sonra bariz olarak dönülmüştür” dedi.