'Önlem alınmazsa, Hopa'daki felaketten büyüğü olur'

ÇMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Kınay, Hopa'da yaşanna felaketten AKP'nin rant politikalarının sorumlu olduğunu belirtti.

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Emine Helil İnay Kınay, Artvin'in Hopa ilçesinde 8 kişinin yaşamını yitirdiği sel ve heyelan felaketinin nedenlerini ve yapılması gerekenleri ANF’ye değerlendirdi...
Kınay, Karadeniz’in , son on yılda çok ciddi bir talan ve yağmayla karşı karşıya kaldığını belirterek, "Karadeniz şimdiye kadar korunabilmiş bölgelerinden bir tanesiydi. Ama süreç içerisinde Türkiye’nin her kentinde olduğu gibi plansız kentleşme, çarpık yapılaşma dediğimiz süreç, dere yataklarında yapılan değişimler, HES’ler ve diğer projelerle beraber doğa ciddi anlamda tahribata uğradı" dedi.

'ÇEVRE MÜHENDİSLERİ DİKKATE ALINMIYOR'

Kınay, yapılan projelerde 'doğaya müdahalede bulunulduğunu' vurgulayarak, şunları aktardı: "Bu müdahalenin, yapacağınız çalışmanın artılarını eksilerini bütünsel değerlendirmeniz lazım. Oraya tek bir tesisi yaparken yanına bir tesis daha yaptığınızda bu ikisinin etkisi nasıl olur? Bunun geri dönüşü nasıl olur? Doğal dengede ben nasıl bir etki yaratıyorum? Buna göre bir değerlendirme yapıp, olabilecek sıkıntılara karşı da gerekli önlemleri almanız, doğanın da kendi dengesini bozmayacak şekilde süreçleri götürmeniz gerekir diyoruz."

Son yıllarda yapılan mevzuat değişiklerini hatırlatan Kınay, ‘koruma adı altında’ yapılan, şekilsel olarak koruma amaçlı olan; ama içeriğine bakıldığında talan ve yağmanın’ önünü açma politika ve uygulamalarıyla karşılaştıklarını belirtti. Kınay, "Son yıllarda buna iklim değişikliği ve yağış rejimlerinin değişmesini sıcaklık ve kuraklık olarak görmeye başlıyoruz. Bazı bölgelerde aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar ve aşırı yağmurların getirdiği felaketleri yaşamaya başlıyoruz. Bu felaketlerde maalesef karar vericiler değil o bölgede yaşayan masum insanlar acılarla karşı karşıya kalıyor" diye konuştu.

'PROJELER KONTROLSÜZ YAPILIYOR'

Yağış rejimlerinin değişmesiyle beraber, boşalan alanlarda da kontrolsüz bir yapılaşmanın başladığını söyleyen Kınay, bu yapıların, suyun hareket edebileceği alanları ve suyun nihai buluşma noktalarını engellendiğine dikkat çekti. Bu durumda akan rejimin, şişerek ‘sel’ felaketine yol açtığını belirten Kınay, şöyle devam etti: "Bu yapılaşma suyun toprakla buluşmasını engelliyor. Sel felaketlerinin ana sebebi budur. Nehirlerde yada su kaynaklarında  rutin akışını engelleyecek, rejim değişikliğine yol açacak çeşitli yapılar kurduğunuz zaman; normal dengesini planlamadan, gelebilecek felaketleri öngörmeden ve bütünsel bir planlama yapmadan, akışta değişikliklere yol açtığınızda. Kontrolsüz yapılan HES ve yol projeleri gibi suyun akış rejimin değiştirdiğiniz an o su başka bir yerden kendi dengesi içinde kendisine bir yol bulacaktır. O yol da maalesef seller ve kayıplar olarak karşımıza çıkıyor. Biz hep başında dedik ki; doğru bir planlama yapılması gerekiyor, doğru bir yönetimle, doğru bir denetleme gerekiyor. Ama rant ve talandan dolayı dikkate alınmıyor."

'DAHA BÜYÜK FELAKET OLABİLİR!'

Hopa’da yaşanan sel felaketinin  ülkede ilk olmadığını ve son da olmayacağına vurgu yapan Kınay, son on yılda Karedeniz'de her yıl her yağışla beraber sel felaketlerinin duyulduğunu hatırlatarak, “ Bütün bunlarının sebeplerini herkes biliyor; ama iş uygulamaya geldiği zaman, bizim karar vericilerimiz yaşamdan yada kamu yararından değil, daha çok ranttan beslendiği için cazibe merkezi oluyor” dedi. Sürecin, bundan çok daha büyük felaketleri karşımıza getireceğini ifade eden Kınay, Hopa’daki felaketin 'çok acı bir tecrübe ama bir anlamda da işaretler' olarak görülmesi gerektiğini belirtti. Daha büyük felaketlerin de yaşanabileceğine işaret eden Kınay, bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. 

NE YAPILMALI?

Kınay, felaketlerin önlenmesi ve acil yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: "Mevcut dere yataklarıyla ilgili doğru bir tespit çalışması yapılması gerekiyor, şu an ülkenin tüm kentlerinde kaybolmuş dere yatakları var. Tüm imar planlarının yeniden doğru, bilime uygun şekilde yapılması gerekiyor. Yapılması yetmiyor, bunların uygulama aşamasına geçildiğinde bilim ve mühendisliğe uygun olarak kamu yararı doğrultusunda planlanması, uygulanması ve denetimin de yine kamu eliyle doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Biz bu ayakların hepsinde eksiğiz, hiçbirini gerçekleştiremiyoruz. Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız var ama maalesef sadece şehircilik adı altında TOKİ uygulamaları gerçekleştiriyor. Bugün devletin kendi kurumlarının yaptığı yanlış uygulamalar ortada. Bugün TOKİ’nin yaptığı binalarda yaşanan sıkıntıları görüyoruz. Asıl denetlemesi, uygulaması gereken kurumun kendi birimleri zaten en başta yanlışı yapıyorlar."