Asgari Ücret Tespit Komisyonu 10 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanan 1. Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı. Böylece, Başkanlık rejiminin çalışma hayatında yol açabileceği keyfilikler tek tek ortaya çıkmaya başladı.
Yaşanan bu gelişmenin işçi sınıfına nasıl yansıyacağına ilişkin görüşlerini aldığımız DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, karanamenin ‘işçi sınıfına tek vaadinin daha fazla yoksulluk’ olduğunu söyledi.
TÜM YETKİLER BİR KİŞİYE BAĞLANDI
24 Haziran seçimleri öncesinde DİSK’in, parlamenter sistemin ortadan kalkması ile yaşanacak aksaklığıklara sık sık dikkat çektiğini hatırlatan Sarı, “Sendikamız, demokratik parlamenter sistemin ortadan kalkacağını, otoriter bir sistemin devreye gireceğini çeşitli vesileler ile dile getirmişti. Tabi ki seçim öncesi OHAL’in kaldırılacağı seçim öncesi her cumhurbaşkanı adayı tarafından defalarca dile getirilmişti. Bunun üzerinden AKP Genel Başkanı ve şuanki Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan da OHAL’in kaldırılacağını söylemişti. Ancak OHAL kalkmadan her türlü yetkiyi Bakanlar Kurulu’na devretmişti. Seçim sonrası da mazbatasını aldıktan sonra Bakanlar Kurulu’ndaki bütün yetkileri Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kendisine bağladı” şeklinde konuştu.
BAŞKA ALANLARDA DA BENZER UYGULAMALARA GİDİLEBİLİR
Önümüzdeki süreçte işçi sınıfının aleyhine başka değişikliklerin olabileğine de dikkat çken Sarı, “Sadece bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmadı. Önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz. Kıdem Tazminatı, Kıdem Tazminatı Fonu gibi başka birimler de Cumhurbaşkanı’na bağlanacak. İş hayatını ilgilendiren birçok yetki Cumhurbaşkanına doğrudan bağlanacak” dedi.
‘OHAL’İN KALKMASI BİR ŞEY DEĞİŞTİRMEZ’
OHAL’in kaldırılmasının pratikte hiçbir şeyi değiştirmeyeğini söyleyen Sarı, “OHAL Cumhurbaşkanı Kararnameleri ile bir anlamda devam edecek. Bundan sonra işçi sınıfının çalışma hayatını ilgilendiren tüm maddeler bir kişinin iki dudağı arasında ya yoksullaştıracaklar ya yoksullaştıracaklar. Çünkü sermaye aç, sermaye vahşi kapitalizmin getirdiği bu düzende doymak bilmeyecektir. İşçi sınıfının sömürüsü bu şekilde daha kolay hale sokuldu. Parlamenter sistem olmuş olsaydı, iş hayatını ilgilendiren birçok konu parlamentoda tartışılacaktı, kamuoyunda gereken tepkiler örgütlenebilecekti. Ama şimdi böyle değil! Bir sabah uyandığınızda hayatınızı ilgilendiren birçok konu hakkında kararlar alınmış ve yürürlüğe konmuş olacak” diye kaydetti.
‘ANAYASAYA AYKIRI BİR UYGULAMA’
Sarı, 16 milyon çalışanı ilgilendiren bir konunun Cumhurbaşkanı’nın insiyatifine verilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu kaydederek, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun İş Kanunu kapsamından çıkartılarak Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması Anayasaya aykırıdır. Çünkü Anayasanın Cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen 104. Maddesine göre kanun açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısında şimdilik bir değişiklik olmadı. Sadece komisyona katılacak devlet temsilcilerinin ünvanları değişti. Ancak bu değişiklik kaygı vericidir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlanması soru işaretleri yaratmaktadır” diye belirtti.
‘HAKKIMIZI ARAYACAĞIZ’
İşçinin daha fazla açlığa mahkum edilmek istendiğinin altını çizen Sarı değerlendirmesini şöyle bitirdi:
“Onurumuzla yaşayabilmek için çıkan her türlü kararname, işçi sınıfı aleyhine olan her türlü uygulamaya karşı alanda ve sokakta mücadele etmek zorundayız. KHK’larla ya da Cumhurbaşkanı’na devredilen yetkilerle işçi sınıfının önünü kesmeye çalışmalarına müsaade etmeyeyeceğiz. Sokaktan çekilmeyeceğiz.”