‘Seyit Rızaların intikamını alan' genç bir komutan: Kazım Kulu
‘Seyit Rızaların intikamını alan' genç bir komutan: Kazım Kulu
‘Seyit Rızaların intikamını alan' genç bir komutan: Kazım Kulu
Bugün, 1992 yılında Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada yaşamını yitiren gerilla komutanlarından Kazım Kulu’nun (Şiyar) yaşamını yitirişinin 21. yıldönümü. Genç yaşında Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne katılan Kulu, 15 Ağustos Atılımı’nda da yer aldı. Mücadele yaşamı boyunca birçok alanda önemli görevler üstlendi. Genç yaşında PKK Merkez Komite üyeliğine seçildi. Yaşamını yitirmeden önce Dêrsim bölgesinde gerilla komutanlığı yaptı. Yaşamını yitirişi ardından O’nun adını alanlar çoğaldı. Halkının gönlünde sevgisi ve mücadelesiyle yer edindi. Yaşamını yitirişinin 21. yıldönümünde Kazım Kulu’yu mücadele arkadaşı KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan anlattı.
Kazım Kulu ile ilk olarak ne zaman karşılaştınız, anlatır mısınız?
Öncelikle şahadetinin 21. yıldönümünde büyük şehidimiz Şiyar yoldaşı ve şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum. Bugün Kürt özgürlüğü, sadece bir hayal uğruna mücadele edilen bir olgu değil. Günlük olarak yaşanan, heyecan veren, insanları içine çeken, çekim merkezi olan, halklara coşku, heyecan katan yaşamsal bir gerçeklik durumunda.
Şiyar arkadaş çok gençken hareketimize sempati duyan, katılan arkadaşlarımızdan biriydi. Dêrsim’den katılmıştı, geniş bir gençlik kesimi vardı, onların içinde yer alıyordu. Sıcakkanlılığı, heyecanı, dinamizmi, hareketliliği ile de dikkat çekici konumdaydı. Çok somut ayırt etmekle birlikte Dêrsim’deki o gençlik grubu içinde hatırlıyorum. Daha sonra 12 Eylül faşist askeri darbesi ardından yurt dışına, Lübnan-Filistin alanına çekilen gruplar içinde yer aldı. O dönem yaşanan bazı sorunlardan dolayı Dêrsim grubu biraz geç geldi. Tabii 1. Konferansa ulaşamadı. Konferans ardından 1982 baharında Lübnan-Filistin alanına ulaşabildi. Geldikleri zaman hatırlıyorum zorlanmışlardı biraz. Şiyar arkadaş da onların içindeydi . Bazı arkadaşlar yakalanmışlardı, şehit düşenler vardı, başta Delil ve Metin arkadaşlar olmak üzere.
Şiyar arkadaş, gelen grubun en gençlerindendi. Sonra ülkeye dönüşte yer aldı. Botan sahasında kaldı. Şiyar arkadaşın da içinde yer aldığı bir grup genç arkadaş, "Biz PKK’nin gençlik kollarıyız" diyorlardı. Gençlik örgütlenmemiz gelişmemiş, darbe yemişti. Gençlik örgütlenmesini geliştiren komitemiz dağılmıştı. Daha sonra 3. Kongre sürecinde yer aldı. Kongreye katıldığını hatırlıyorum. Kongrede merkez komiteye seçildi. Büyük ihtimalle merkez komiteye seçilen en genç arkadaştı.
Kazım Kulu nasıl bir kişiydi, ne gibi özellikleri vardı?
Şiyar arkadaş kişilik özellikleri olarak genç, dinamik, biraz uzun boylu, ince yani çok kilolu olmayan ama dolgun, zayıfta olmayan bir insandı. Çok duygusaldı. Çok coşkulu, heyecanlıydı, fiziki olarak dinamikti. İyi futbol oynuyordu. 3. Kongre sırasında da Önderlikle futbol oynuyorlardı. Takım oluşturuyorlardı. Zaten kongrenin ağır yükü vardı, gergin atmosferi vardı. Yoğun bir eleştiri-özeleştiri, düzeltme kongresiydi, dolayısıyla futbol bu gerginliği azaltıyor, stresi attırıyordu.
Küçüktü aslında, örgüt içinde büyüdü. Fiziki olarak daha çok gelişti. Daha sonra Dêrsim’e gitti. Bazı arkadaşlar ulaşamadı. Veli arkadaş onlar Amed sahasında şehit düştüler. Ama Kazım Kulu arkadaş Dêrsim’e ulaştı. Dêrsim’den Önderlik sahasına dönüyordu, Botan’a geldiğinde, 1992 yılında şehit düştü.
Kazım Kulu’nun Kürt Özgürlük Mücadelesi’ndeki yerini nasıl tanımlıyorsunuz?
Şiyar arkadaş dinamikti, yetenekliydi. Çok candan, sıcak bir kişilikti. Dahası görev ve sorumluluklara sahip bir kişilikti. Yani belki de, Dêrsimli arkadaşlar açısından bu boyutuyla daha çok dikkat çekici olabilir. Bazı arkadaşlar bu konuda zayıf kalırken, hatta geri çekilirken Şiyar arkadaş tersi bir tutum gösterdi. Mesela 3. Kongre sürecinde çok genç olmasına rağmen merkezi yönetime girmekten çekinmedi, kendini geri tutmadı. Bu karakteriyle aslında Mazlum arkadaşın zihniyetinin, çizgisinin takipçisiydi diyebiliriz. Mazlum arkadaş da birinci kongrede merkez komite üyeliğine önerildiğinde Önderlik, "Yapabilir misin, nasıl yapacaksın" diye sormuştu.
Mazlum arkadaş, "Partiye üye olabilmek için her türlü görevi yapmak zorundayım. Merkez komitede dahil her görevi yapamazsam zaten üye olamam. Bu tür görevlerin hepsi bir işbölümüdür. Her üye yapmak zorunda" demişti. Şiyar arkadaşın mücadele içerisinde bir değil birçok belirgin özelliği var. Bir, genç yaşına rağmen katılmış olması, gençliğin coşku ve heyecanını taşırması. İki, tutumu ve becerisi, yürüyüşü çok kararlı, heybetli, çekici, etkileyiciydi. Üçüncüsü, sorumluluk duygusu ve görev bilinci. Yönetim-komuta görev ve sorumluluğunu üstlenmedeki kararlılığı örnekti. Daha sonra arkadaşlardan dinlediklerimiz ve öğrendiklerimize göre gerçekten gözü pek, askeri sezgileri güçlü, düşmanı iyi izleyebilen, taktik mevzilenme ve örgütlenmede oldukça yaratıcı davranan bir kişilik ortaya koyuyor. Bu anlamıyla genç yaşta katılıp parti içinde büyüyen, bilinçlenen, kendisini eğiterek merkez komuta üyesi ve ARGK komutanı haline getiren büyük bir gerilla kişiliği diyebiliriz. Şahadeti 92’da biraz da talihsice oluyor. Sanıyorum biraz kendinden fazla emin olma, kendine çok güvenmenin getirdiği kısmı tedbir zayıflığı da buna yol açıyor.
1992 mücadele tarihimizin önemli bir dönemiydi. Fakat istediğimiz hamleyi geliştiremedik. Bundan da özel savaş yönetimi yararlandı. Özellikle Doğan Güreş ve çetesi yönetimimizin bu zayıflığından yararlanarak topyekün savaş konsepti temelinde saldırıyı geliştirdi. Bunu 92 güzündeki Güney Savaşı’yla önemli bir düzeye çıkardılar. Diğer yandan 93 Martı’nda Önder Apo ilk defa ateşkes ilan ederek, bu savaşçı kliğin planında kısmi bir bozulma yarattı. Daha sonra çetecilik ateşkesi bozarak 93-94 çatışma sürecini gündeme getirdi, bunlar biliniyor. İşte böyle bir sürecin ortasında Şiyar arkadaşın şehit düşmesi, bütün bu topyekün savaş konsepti karşısında yönetim görevlerinin yeterince yerine getirilememesinde rol oynadı diyebiliriz.
Kazım Kulu’nun bıraktığı mirası sahiplenme anlamında bu süreçte neler yapılmalı?
Şiyar arkadaş etkileyici bir kişilikti. Davranışları çok içten, samimi, hilesi-zarar vericiliği olmayan bir kişilikti. İnsan ilişkilerine değer biçen bir arkadaştı. Bir de, görev ve sorumluluk anlayışı ile cesaret ve kararlılığı, fedakarlığı, yanındakileri eğiten, güven kazandırandı. Bu anlamda sadece Dêrsim’de değil, gerilla içinde çok sevilen bir kişilikti. Bütün arkadaşlar aynı şeyi anlatıyorlar. Dêrsim’de katıldı, acemiydi, gençti. Daha mücadelenin başlangıcıydı. Partiyi, Önder Apo’yu, mücadeleyi tanıdı. Lübnan’da eğitim ile daha da gelişti. 1986’ya kadar belli bir pişme, bilinçlenme, askerileşme, gerillalaşma, formasyon tutma gerçekleşti. Ondan sonra esas yeteneklerini Dêrsim çalışmalarında hayata geçirdi. Özellikle de bazı çeteci kişilerin halka ve gerilla içinde dürüst yoldaşlara zarar vericiliği karşısında gerillaya sahip çıktı. Agit çizgisinde gerilla komutanlığını geliştirmede ısrar eden, yoldaşları eğiten, bir arada tutan, düşman karşısında nasıl savaşılacağını öğreten, eğiten gerçek bir komutan, önder oldu. Şiyar arkadaş Dêrsim’in yarattığı en büyük, güçlü militanlardan biri, Mazlumların, Delillerin takipçisi, kesinlikle o çizginin etkili bir yürütücüsüdür. Seyit Rızaların intikamını alan, gerillacılığı, komutanlığı, Dêrsim kuşağını temsil ediyor. Bugün Dêrsim soykırımı AKP tarafından bile kabul edilir hale geldiyse, şimdi Türk ulus sistemi tükürdüğünü yalayarak o coğrafyaya yeniden Dêrsim ismini vermek zorunda kalıyorsa, bunda Mazlum Doğanların başlattığı direnişin, Şiyar arkadaş gibi büyük bir komuta gerçeği yaratmasına ve bu temelde mücadelenin yürütülmüş olmasına bağlı.
Dêrsim halkını, yakınlarını, Şiyar arkadaş gibi büyük komutanlar, yurtseverler, militanlar yetiştirdikleri için kutluyorum. Sonuna kadar bu öncülerini tanımalılar, sahiplenmeliler, anlamalılar, onların amaçlarını, özlemlerine bağlı kalmalı, izlerinden yürümeyi bilmeliler.Yakınlarını ve tüm Dêrsim halkını, Şiyar arkadaşın şahadetinin 21. yıldönümü vesilesiyle selamlıyorum. Hepsine de mücadelelerinde üstün başarı dileklerimi ifade ediyor, hepsini de Dêrsim soykırımının bütün izlerini silene kadar, kesintisiz özgürlük ve demokrasi mücadelesine, Kürt halkının, Kürdistan’ın birlik ve özgürlük mücadelesine katılmaya devam etmeye çağırıyorum.
Kaynak: Yeni Özgür Politika