Sur ve Hasankeyf için sokağa çıkıldı
Kent ve yaşam savunucuları, 28 Nisan Küresel Eylem Günü’nde Sur ve Hasankeyf ‘in rant uğruna yok edilmesine karşı Galatasaray Meydanı’nda protesto eylemi düzenledi.
Kent ve yaşam savunucuları, 28 Nisan Küresel Eylem Günü’nde Sur ve Hasankeyf ‘in rant uğruna yok edilmesine karşı Galatasaray Meydanı’nda protesto eylemi düzenledi.
28 Nisan Küresel Eylem Günü dolasıyla Sur ve Hasankeyf’in yaşatılması için dünyanın dört bir yanında sokağa çıkan ekoloji örgütlerine bir destek de İstanbul’dan geldi. Taksim Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kent ve yaşam savunucuları, Sur ve Hasankeyf için geç olmadığını vurgulayarak, herkesi bu politik, tarihsel ve kültürel kırımı durdurmaya çağırdı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sur’un Yıkımına Hayır Platformu, Sur’la Dayanışma Platformu, Hasankeyf Gönüllüleri, Hasankeyf Yaşatma Girişimi, Munzur Çevre Derneği, Kuzey Ormanları Savunması öncülüğünde gerçekleşen eylemde, “Sur ve Hasankeyf için hâlâ vakit var”, “28 Nisan Küresel Eylem Günü'nde Sur ve Hasankeyf için ses ver” yazılı pankartlar açıldı; Sur ve Hasankeyf’in fotoğraflarının yanı sıra çeşitli dövizler taşındı.
‘EKONOMİK VE SİYASİ ÇIKARLAR UĞRUNA...'
Kent ve yaşam savunucular adına ortak açıklamayı Sur’la Dayanışma Platformu Üyesi Zeynep Tanbay okudu. Asırlardır kesintisiz yaşamın sürdüğü Sur ve Hasankeyf’in yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Tanbay, Dicle Nehri'nin kenarında bulunan bu iki kültürel ve doğal miras alanının, ekonomik ve siyasi çıkarları uğruna telafisi mümkün olmayan çok boyutlu bir yıkıma maruz kaldığına dikkat çekti.
'SURLULAR EVLERİNE DÖNMEDEN SORUN ÇÖZÜLMEZ'
Sur ve Hasankeyf’in tarihsel ve kültürel anlamını anlatan Tambay, çok eski yerleşim alanlarını içinde barındıran Sur’un tarihinin, M.Ö. 7500 yıllarına dayandığını ve Dünya Kültür Mirası olarak kabul edildiğini aktardı. Tarih boyunca 33 medeniyetin bugüne kadar korunduğu Suriçi’nin, 21. yüzyılda büyük bir yıkıma maruz kaldığını vurgulayan Tanbay, siyasi iktidarın 10 bin yıldır kesintisiz yaşamın sürdüğü Sur’da, toplumsal belleği, dayanışmayı, sosyal yapıyı ve tarihsel kimliği yok sayan bir anlayışla mekânı insansızlaştırarak, sadece ticari-dini ve turistik faaliyetlerin yapıldığı ruhsuz bir kente dönüştürmeyi hedeflediğine işaret etti.
Tanbay, Surlular evlerine ve mahallelerine geri dönmeden, Sur kentinin asıl sahiplerine teslim edilmeden buradaki sorunların çözülmeyeceğini kaydetti.
‘BİR YERE GİTMEYECEĞİZ!'
Tanbay, Hasankeyf’in 12 bin yıllık geçmişiyle, geniş alanlara yayılan yüzlerce eseriyle, 20’den fazla doğulu ve batılı uygarlık ve kültürel iziyle, dünyada benzeri olmayan eşsiz bir kültürel miras olduğunu vurguladı. Tanbay, 21 yıldır gündemde olan Ilısu Barajı ve HES projesinin Hasankeyf ve Dicle Nehri’ni sular altında bırakmayı ve koskoca coğrafyayı yok etmeyi hedeflediğine işaret etti. Tanbay, "Sur’dayız, Hasankeyf’teyiz, Dicle’deyiz; gitmiyoruz, gitmeyeceğiz" mesajını da verdi.
ÇAĞRI
Zeynep Tanbay, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve ilgili uluslararası örgütler başta olmak üzere, sanatçı, aydın ve yazarlar, STK’ler, siyasi partiler ve sendikaları Sur ve Hasankeyf’e sahip çıkmaya çağırdı.