Tarihi Yedi Kilise yağmalanarak yok ediliyor!

Kürdistan coğrafyasında bulunan birçok tarihi yapı, koruma altına alınmadığı için yok olmayla karşı karşıya. Bunlardan biri de Van’daki 8. yüzyılda inşa edilmiş, tarihi Yedi Kilise (Varagavank) Manastırı...

Kürdistan’ın tümünde olduğu gibi Van’da bulunan tarihi yapılar da koruma altına alınmayarak, devlet yetkilileri veya define avcıları tarafından yağmalanıyor. Bu tarihi yapılarından biri de Van merkez bağlı Yukarı Bakraçlı köyünde bulunan, Yedi Kilise olarak da bilinen Varagavank Manastırı.
Tamamı yedi kiliseden oluşan manastır, 1915 Ermeni katliamından sonra büyük hasar görmüş ve 1960’lı yıllarda dönemin Van Valiliği tarafından bazı kısımları yıktırılmış. Fakat yaşadığı onca felakete ve üzerinden binlerce yıl geçmesine rağmen ihtişamını halen koruyan Yedi Kilise; ne yazık ki şimdilerde ilgisizliğin ve sorumsuzluğun kurbanı oluyor.

İBADETHANELER HER DİNDE KUTSAL YERLER OLARAK BİLİNİR

Van Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kalçık, böylesi tarihi ve manevi değerlere sahip olan yapıların, günümüze kadar gelmiş olmasının kültür mirasımız için bir şans olduğunu söylüyor. Bu tür yapıların tüm dinler açısından kutsal sayıldığını belirten Kalçık şunları dile getiriyor: “İslam ve semavi dinlere ait ibadethaneler Allah’ın evleri olduğu için kutsal yerler olarak bilinir. Semavi dinler, bu kutsal mekânların korunması gerektiğini söyler. Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarihi Eserleri Koruma Genel Müdürlüğü de bu ve benzeri tarihi yerleri korumakla yükümlü. Teoride bu böyle ama bunun pratikte öyle olmadığını Yedi Kilise’de görüyoruz. Kilisenin önemli bir kısmı bugün tamamen tahrip edilerek yok edilmiş durumda.”

‘KİLİSENİN TAŞLARI SÖKÜLEREK, BAŞKA YAPILARDA KULLANILMIŞ’

Öte yandan Yedi Kilise Manastırı’nın duvarlarından sökülen taşlar, köyde bulunan evlerde ahırlarda ve samanlık gibi yerlerde kullanılıyor. Ali Kalçık, köydeki yapıların önemli bir kısmında bu manastırın taşlarını görmemizin mümkün olduğunu vurguluyor. Kilise konusundan dikkati çeken bir başka konu da köyün camisi ve kuran kursunun kilisenin içinde bulunması. ÇEV-DER Başkanı Kalçık’ın aktardığına göre cami yapımında kiliseye ait taşlar kullanıldığı da iddialar arasında. Bu taşların sökülmesi yüzünden kilise, yaşanan depremlerde her gün biraz daha yok olmayla yüz yüze geliyor. Bir başka tehlike ise define avcıları. Tarihi birçok mekân gibi Yedi Kilise Manastırı da define avcılarının yağmalarına maruz kalıyor.

‘VAN’DAKİ TARİHİ YAPILARIN VE KİLİSELERİN TAPUSU BİR ŞAHSA VERİLMİŞ’

Kalçık’ın Yedi Kilise Manastırı için altını çizdiği bir başka konu da buranın şahıs tapusunda olması: “İslam dininde de kiliseler, Allahın evi olarak kabul edilir. Allah’a ait olan bir yer, nasıl bir şahıs tapusunda olabiliyor? Meselenin ilginç tarafı bahse konu olan şahıs, Urartulardan kalma Van Kalesi’nin güney batısındaki, 1. derece sit alanı olan Horhor Bahçesi’nin de tapusuna sahip. Urartu yerleşkesi ve sit alanı nasıl olur da bu malum şahsın tapulu malı olur?”
Tapunun şahsa ait olmasının Yedi Kilise’nin onarılmasına da engel olduğunu söyleyen Ali Kalçık’a göre Tarihi Eserleri Koruma Kurulu ve Kültür Turizm Müdürlüğü de burayı önemsemiyor: “Hıristiyan alemi için tarihi bir öneme sahip bu yapıların birçoğu yok oluyor. Kalanlarsa benzeri bir kaderi yaşıyor. Yetkililer gibi bu inanç sahipleri de kendi değerlerine ve ibadethanelerine ne yazık ki gereken önemi göstermiyor. ÇEV-DER olarak birkaç defa yetkililere, bu inanç sahipleri ile kurumlara yazmamıza ve konu ile ilgili bilgi vermemize rağmen herhangi bir adım atılmadı. Böyle giderse yakın tarihte temelleri bile kalmayacak...”

FARKLI ZAMANLARDA YAPILMIŞ YEDİ KİLİSE: VARAGAVANK MANASTIRI

Tamamı Varagavank Manastırı olarak adlandırılan bu yapı, yedi ayrı kiliseden oluşuyor ve farklı zamanlarda birbirine eklenmiş. Manastırı teşkil eden yedi kilisenin en eskisi St. Sophia Kilisesi. Bu kilise 8’inci (VIII. yy.) yüzyılda inşa edilmiş ve sadece apsisi (Kiliselerde koronun arkasında bulunan, tonoz ya da kubbe ile örtülü alan) mevcut.
İkincisi ise günümüzde yıkık olan St. John Kilisesi, bir diğer adıyla Aziz Yahya Kilisesi. 1003–1021 tarihleri arasında inşa edilen Kutsal Meryem Ana Kilisesi de dıştan doğu batı doğrultusunda dikdörtgen, yonca planlı olarak yapılmış. Kilisenin batısına da Aziz Kevork Jamatunu olarak bilinen bir jamatun (kare olarak inşa edilen kiliseden daha büyük bir yapı) eklenmiş. Sivri kemerlerle birbirinden ayrılmış bölümlerin her biri kubbe ile örtülmüş. Jamatundan kiliseye geçiş kapısında da Ermeni, Kürt ile diğer haklara ait motiflerin karışımından faydalanılmış.

Bir diğer yapı ise günümüzde yıkılmış bulunan St. Seal şapeli. Kutsal Meryem Ana Kilisesi’nin kuzey batısına bitişik olarak yapılmış bu şapele kiliseden bir koridorla geçiliyor. Jamatonun kuzeyindeki Kutsal Haç Kilisesi ise 1817’de eklenmiş. Bu da doğu batı doğrultusunda uzanan tek nefli bir yapı. Ayrıca bir süre manastırın kütüphanesi vazifesini de görmüş. Jamatonun güney duvarına 1849 yılında eklenmiş olan diğer bir yapı da St. Sion Kilisesi. Bu da dikdörtgen planlı ve tek bölümlü.