‘Temiz’ denilen rüzgar enerjisine neden karşı çıkılıyor?

Her ne kadar ‘yenilenebilir’ olması nedeniyle son yıllarda daha fazla tercih edilse de, rüzgar türbinlerine karşı birçok sektörden gelen sert tepkiler dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) küresel ısınmaya yol açan gaz salınımlarını azaltmak için petrol, doğal gaz ve kömürden elektrik üretimini azaltmak için rüzgar dahil ‘yenilenebilir’ enerji kaynaklarına yönelme politikası mevcut. Elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını nükleerden sağlayan Fransa’da da Çevre Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl rüzgar türbinlerinin sayısını arttırma kararı alınmıştı. Ancak buna karşı birçok sektörden itirazlar var.

DENİZLERDEKİ DOĞAL YAŞAM ALANLARI TEHLİKEDE!

Rüzgar türbinlerinin tepki çekmesinin temel nedenlerinden biri olarak rüzgar türbini projelerinin tarımsal alanlar ile denizlerde inşa ediliyor olmaları geliyor. Bu projelere örnek olarak, 2014 yılında kararı alınan ve 20 Haziran 2018’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından kesin olarak onaylanan Manş Denizi’ndeki Dieppe-Le Tréport açıklarında her biri 8 megawatt elektrik üretecek 62 rüzgar türbini projesi.

Projeye karşı çıkanların başında bölgedeki balıkçılar geliyor. Ülkenin kuzeybatısındaki rüzgar türbini projesinin balıkçılık faaliyetlerine büyük engel oluşturduğunu savunan balıkçılar, bölgedeki canlı türlerinin de zarar göreceğini öne sürmüşlerdi.

KIRSAL KESİMLERDE YAŞAYANLAR VE ÇİFTÇİLER KARŞI ÇIKIYOR

Ancak Deniz Doğal Parkı (PNM) adlı kuruluşun olumsuz görüş bildirmesine rağmen Ulusal Biyo Çeşitlilik Ajansı tarafından rüzgar türbinlerine pozitif bakılması nedeniyle projeye Macron tarafından onay verildi. Macron, rüzgar türbinlerine verilen devlet yardımlarını  önümüzdeki yıllarda 15 milyar euro azaltma kararına rağmen toplamda 6 benzeri büyük projeye onay vermişti.

Rüzgar türbinlerine karşı çıkanlar arasında en önemli grubu ise kırsal kesimlerde yaşayanlar ile çiftçiler oluşturuyor. Türbinlerin genel olarak kırsalda inşa edilmesi, hem ‘estetik’ hem de yakın mesafedekiler için oluşturduğu gürültü kirliliği nedeniyle tepki çekiyor.

HER BİR TÜRBİN BİNLERCE TON BETON DEMEK

Ayrıca günümüzde inşa edilen türbinler için ortalama 400 metrekareye kadar alan ayrılıyor. Zira her bir türbinin temel inşasında bin ila bin 500 ton arasında beton kullanılıyor. Fransa’da hükümetin belirlediği hedeflerin tutturulması halinde 2025 yılına kadar 30 milyon ton betonun ülke genelinde toprağa gömüleceği tahmin ediliyor.

Kırsal alanlarda inşa edilmeleri nedeniyle rüzgar türbinleriyle birlikte zorunlu olarak döşenen elektrik aktarım kabloları da tepki çekiyor. Çiftçiler, tüm detaylar bir araya getirildiğinde rüzgar türbinlerinin tarımsal faaliyetleri engelleyeceği endişesini de taşıyor.

Rüzgar enerjisinin daha fazla yaygınlaşmasının doğal güzelliklere zarar verdiğini düşünenler de bulunuyor.

AB’NİN HEDEFİ NE?

Tüm bu tepkilere rağmen rüzgar enerjisi Avrupa Birliği (AB) tarafından önemli bulunuyor. Birliğin halen yıllık 15 gigawatt saat kapasiteli yıllık yeni türbin inşasının 2025 yılına kadar  140 gigawatt saate çıkarılması hedefleniyor.

Birlik genelinde 2016 yılında 303 terawatt saat olan yıllık üretim ise, geçtiğimiz yıl 350 terawatt saat düzeyine çıkmıştı.

Rüzgar türbinlerinden elde edilen elektriğin tüketimdeki payı yüzde 10 civarında iken, bu oran özellikle Danimarka, İrlanda, Portekiz, İspanya, Almanya ve İsveç’te ortalamanın üzerinde. Danimarka’da tüketilen elektriğin yüzde 41’i, İrlanda’da yüzde 24, Portekiz’de yüzde 23 ve İspanya’da yüzde 17’si kadar rüzgar enerjisinden sağlanıyor. Fransa’da bu oran halen yüzde 4 civarında iken Çekya, Slovenya ve Slovakya gibi ülkelerde ise yüzde 1’in altında seyrediyor.