TMMOB: Tarihi yerleşim yerleri ile eserler kamuoyundan gizleniyor
TMMOB Batman Eş Başkanı Muharrem Tüzün, Hasankeyf’te kazılarda ortaya çıkarılan yeni yerleşim yerleri ve tarihi eserlerin kamuoyundan gizlendiğini dile getirdi.
TMMOB Batman Eş Başkanı Muharrem Tüzün, Hasankeyf’te kazılarda ortaya çıkarılan yeni yerleşim yerleri ve tarihi eserlerin kamuoyundan gizlendiğini dile getirdi.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinin 10 kriterinden 9’unu taşıyan 12 bin yıllık tarihi antik kent Hasankeyf’in tarihi eserlerin yerinden taşınması ihalesi ile ilgili sicil alınmadığını dile getiren Batman Mimarlar Odası (TMMOB)Temsilciği Eşbaşkanı Muharrem Tüzün, baraj sularına gömülmesi planlanan dünyanın ilk yerleşim yerleri olarak sayılın Dicle Nehri Kıyısında tespit edilen yeni yerleşim yerleri ve yapılan kazı çalışması sonucu ortaya çıkan tarihi eserlerin kamuoyundan gizlendiğini dile getirdi.
ZEYNEL BEY TÜRBESİ ELLERİNDE KALACAK
Güvenlik adı altında inşa edilen Ilısu Barajı ile yok edilmesi hedeflenen tarihi eserlerin yerinden taşınması ile ilgili Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde yaptıkları başvuruya rağmen ihale mevzuatı ile ilgili kendilerinden gizlendiğini dile getiren Tüzün, “Yerinden taşınması planlanan tarihi eserlerin ihaleleri ile ilgili DSİ, Kültür ve Turizm Bakanlığının imzaladığı protokoller çerçevesinde Zeynel Bey Türbesinin de aralarında bulunduğu 8 tarihi eserin taşınma projesi söz konusudur. Zeynel Bey Türbesinin ihalesi yapıldı ve yapılan hukuksuzluklar ve mevzuatlara aykırılıkları tespit etmiş bulunmaktayız. Bunu biz Mimarlar Odası olarak genel merkez düzeyinde sicil vermeme kararına varılmış. Bu sicil vermeme olayı da şöyle; Zeynel Bey Türbesinin taşınması ile ilgili ihale şartnamesinde yerli istekli mimar bulundurma zorunluluğu vardı. Fakat biz sicil vermeme kararı biz aldıktan sonra hiçbir oda’dan sicil alınamadı. Şuanda aldığımız karar bunun hukuki yollarla Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde hukuk yoluyla dava açarak biz bu bilgiyi edinme kararı aldık ki ihalenin sicil durumunun dışında da ciddi sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Defalarca bunu raporlarımızda da ne Zeynel Bey nede diğer tarihi eserlerin taşınamayacağını raporlarımızda dile getirdik. Zeynel Bey Türbesinin yıkılacağını ve bir daha toparlamayacağını bunu teknik raporlarla dile getirdik. Ancak şuan ihalesinin sonuçlandığı ve onaylandığı bilgisini aldık. Bizim yaptığımız araştırmalara göre hazırlanan projenin Diyarbakır Anıtlar Kurulu ve Birim Kurulu tarafından onaylanması gerekiyor. Anıtlar Kurulunun gündemine baktığımız zaman daha böyle bir gündemin olmadığını gördük. Fakat yapılan resmi açıklamada ise, bu projenin nasıl onaylandığını öğrenmek istedik. Bu projenin bitmişse nasıl bir projedir? Bu proje kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Ancak Hasankeyf’in tarihi erserlerin taşınamayacağını biz Mimarlar Odası olarak bilimsel olarak ispatlayabiliriz. Ancak bundan kaynaklı bizimle hiçbir şekilde paylaşılmıyor” dedi.
BULUNAN TARİHİ ESER VE YERLEŞİM ALANLARI KAMUOYUNDAN GİZLENİYOR
Hasankeyf ve Dicle Nehri kıyısında bulunan diğer höyüklerde açığa çıkan 10 binlerce yıllık yerleşim alanı ve tarihi eserlerin kamuoyundan da gizlendiğini söyleyen Tüzün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hasankeyf’in mevcut baraj ile ilgili yapılan kazı çalışmasında açığa çıkan tarihi eserlerin kamuoyundan gizlendiği açığa çıktı. Bu konu ile ilgili Hasankeyf’in baraj tehlikesi ile karşı karşıya kalma tehlikesinden bir tanesi kazı Gurubu Başkanı ve Batman Üniversitesi Rektörü Abdulselam Uluçam olduğunu dile getirmek istiyoruz. Çünkü verdiği demeçlerde de ‘Hasankeyf’in sular altında kalmasının ne zararı var?’ diye Hasankeyf’e yaptığı en büyük saygısızlıktır. Bunun dışında kazı çalışmalarında tarihi alanların kamuoyundan gizlenmesi de söz konusu. Aldığımız bilgilere göre yeni bir höyüğün tespit edilmesi yerleşik hayatta geçişin ilk sembollerinden olduğunu biliyoruz. Fakat TMMOB olarak elimizde belge olmadığı için şu an ispatlayamıyoruz. Böyle bir durum var ise ve halkla paylaşmadan sular altında kalması çok daha vahim bir durumdur. Onun dışında biz şuan Hasankeyf yerleşkesi üzerinde taşınmalar tamamı üzerinde duruyoruz. Ama Dicle Vadisi daha vahim durumlar söz konusu. Dicle Vadisi üzerinde 11 tane çalışma olduğu belirlenmesi ve bu çalışma alanlarında sadece 4 tane de yürütülmesi ve bu çalışma alanları da tamamlanmaması ve geri kalan 8 çalışma alanına hiçbir şekilde dokunulmaması, tahmini olarak 350 tane tarihi mekandan haberdar olmamız ve bunların gün yüzüne çıkartılmamış olması da ciddi bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
YARIM ASIRLIK PROJE HAYAT BULMAYACAK!
Yarım asır önce hazırlanan Ilısu Barajı projesinde devletin ısrarına karşı radikal tutum aldıklarını da sözlerine ekleyen Tüzün, sözlerini şöyle sonlandırdı: “2017 yılının başında Ilısu Barajının su tutacağı için uğraşan devletin gayreti içerisindedir. Hasankeyf ve bölgedeki tarihi belleğin ortadan kaldırılması ve ekolojik sistemde yaratacağı olumsuz etkiler ve şuanda planlanan enerji verimliliği ile ilgili defalarca raporlarımızda da bunu dile getirdik. 1935 ile 1950’lerde hazırlanan proje aşamasında Dicle Nehrin debisi ile şuan ki nehrin debisi üreteceği enerjinin miktarı kayıplar ve alternatif enerji kaynaklarının oluşturabilmesi, özellikle güneş santrali ile ilgili barajlardan ısrarın gerekçesini bir türlü anlam veremiyoruz. Bunun için baraj yapımı ile ilgili daha radikal kararlar aldık.”