Trump istemese de iklim hedefleri tutturulabilir
Morgan Stanley tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetiminin politikalarına rağmen iklim dostu enerjiler daha da yaygınlaşacak.
Morgan Stanley tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetiminin politikalarına rağmen iklim dostu enerjiler daha da yaygınlaşacak.
Araştırmada, yenilenebilir enerjilerin yaygınlaşmasının devlet politikalarıyla önlemeyeceğine dikkat çekilirken, karbondioksit (CO2) probleminin de kendiliğinden çözülmüş olacağı savunuluyor.
Araştırmaya göre, ABD’deki enerji türleri içerisinde önümüzdeki dönemde maliyeti en düşük olacak türler arasında yenilenebilir enerjiler başta gelecek. Buna göre, rüzgar ve güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji türlerindeki maliyet düşüşü sayesinde ABD’nin Paris Anlaşması’ndaki hedeflerinin çok çok üstünde olumlu sonuçlar alması mümkün olacak.
Morgan Stanley analistlerinin üzerinde en çok durduğu maliyet konusunda yapılan belirlemelerde, yenilenebilir enerjilerin 2020’ye kadar en düşük maliyetli enerjiler olacağının altı çiziliyor. Maliyetlerdeki düşüşün Güney Asya ülkeleri dışında tüm dünya ülkeleri için geçerli olacağı savunuluyor.
POLİTİKA DEĞİL ENERJİLERİN EKONOMİKLİLİĞİ BELİRLEYİCİ OLACAK
Araştırmada, CO2 salınımlarının azaltılmasına ilişkin hedeflerin tutturulması için sadece siyasetin kararlılığının belirleyici olmadığına vurgu yapılıyor.
Bu konuya ilişkin araştırmada şu görüşe yer veriliyor: “Yaptığımız tahminlerin birçoğunda politikanın değil de, yenilenebilir enerjilerin ekonomikliliğinin CO2 salınımlarının azaltılmasına yönelik ana motoru oluşturacağı görülüyor.”
Söz konusu çalışmaya göre, 2016 yılından bu yana özellikle güneş enerjisinden elektrik üretiminde maliyetin yarıya yakın oranda gerilediği bilgisi veriliyor.
MALİYETLERİN DÜŞÜŞÜ ŞİRKETLERİ YENİLENEBİLİR ENERJİLERE YÖNLENDİRİYOR
Rüzgar enerjisinin ise iklimi daha elverişli olan ülkelerde çok daha uygun maliyetle üretilebileceği tahmin ediliyor. Buna göre, rüzgarın yoğun olduğu ülkelerde türbinlerden elde edilen elektriğin maliyeti kömür veya doğalgazla çalışan santrallerin maliyetinin yarısına ve hatta üçte birine kadar düşebilir.
Maliyet düşüşünde özellikle yeni teknolojik gelişmeler sayesinde çok daha büyük jeneratörlerin işlemesine imkan sağlamasının etkili olduğu belirtiliyor.
Araştırmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilme kararına rağmen ABD’nin 2020’ye kadarki iklim hedeflerini gerçekleştirebileceği savunuluyor. Barack Obama’nın imzalayıp onayladığı anlaşma kapsamında ABD’nin karbondioksit salınımlarının 2020’ye kadar 2005’teki düzeyinden yüzde 26 ile 28 arası daha düşük bir düzeye geriletilmesi vaat edilmişti.
ÜRETİLEN ELEKTRİĞİN DÖRTTE BİRİ YENİLENEBİLİR KAYNAKLARDAN
REN21 adlı yenilenebilir enerjiler alanında çalışan şirket ve kurumların oluşturduğu bir ağın yaptığı son çalışma da, yenilenebilir enerjilerdeki gelişmeye dikkat çekiyordu.
REN21’in yayınladığı rapora göre, 2016 yılında hidroelektrik dışındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriğin oranı yüzde 17 artışla 921 gigawatta ulaşmıştı. Tüm yenilenebilir enerji türlerinin dünyada üretilen elektrikteki payı ise yüzde 24’ü aşmıştı. Ancak dünyadaki tüm enerji ihtiyacının halen sadece yüzde 10’luk bir kısmı yenilenebilir enerjilerden sağlanırken, petrol ve kömürün payı yüzde 80’lerde.