Turabdin’in çocukları köklerine dönüyor
Türkiye’den gelerek İsveç’e yerleşen Asuri-Süryaniler arasında, kendilerine zorla dayatılan Türkçe ad ve soyadları değiştirenlerin sayısı artıyor.
Türkiye’den gelerek İsveç’e yerleşen Asuri-Süryaniler arasında, kendilerine zorla dayatılan Türkçe ad ve soyadları değiştirenlerin sayısı artıyor.
Türkiye’den gelerek İsveç’e yerleşen Asuri-Süryaniler arasında, kendilerine zorla dayatılan Türkçe ad ve soyadları değiştirenlerin sayısı artıyor.
Türk devletinin tarih ve kültürleriyle bağlarını kopartmak ve asimile etmek için böylesi bir uygulamayı yürürlüğe koyduğunun bilincine varan Turabdin’nin çocukları, Aramice-Süryanice soyadlarını alarak köklerine dönüyor.
Asuri-Süryani aydınları, ad ve soyad değiştirmenin özellikle gençlerde yaygın olduğunu söylüyor ve Türkiye’den gelen Süryanilerin yüzde 70’nin eski soyadlarını terk ederek Süryanice ad ve soyadları aldığı tahmininde bulunuyor.
'ASİMİLASYONU VE AİLELERİ PARÇALAMAYI AMAÇLADILAR'
Stockholm merkezinde küçük bir kafetarya işleten Denho İshak, Midyat’ta 1930’lara kadar Asuri-Süryanilerin kendi ad ve soyadlarını kullandıklarını ama ‘Soyadı Kanunu’ çıktıktan sonra soyadlarının zorla değiştirildiğini söyledi. Bunun Süryanileri asimile etmenin yanı sıra aileleri parçalamak ve birbirinden koparmak amacıyla gerçekleştirildiğini söyleyen İshak, "Dedeme Dalmış, onun amcasının oğluna da Bulut soyadını vermişler. Zaten soyadı verirken bize sormadılar. Soyadlarımızdan okula ya da askere gittiğimizde haberimiz oluyordu. Kendi aramızda devletin verdiği isimleri değil kendi gerçek isimlerimizi kullanıyorduk” dedi.
İshak, sorunun devletten kaynaklanmasına rağmen çevrenin, özellikle de Müslümanların baskılarıyla karşılaşmamak için isim değiştirmek zorunda kaldıklarını, kendi yaşamından somut örnekler vererek anlattı: "Beni nüfus kütüğüne Denho olarak yazmayı kabul ettiler. Ama ortaokulu okurken müdürün yaptığı baskılardan dolayı ismimi değiştirerek Türk ismi aldım. Bu isim sayesinde askerde rahat ettim. Hiç kimse Hıristiyan ve Süryani olduğumu anlamadı.
'SÜRYANİLER KENDİLERİNE ZORLA VERİLEN ADLARDAN UTANIYOR'
Devlet ve toplum baskısından dolayı kabul etmek zorunda kaldığımız Türkçe isimleri hiç bir zaman benimsemedik. İsveç’e geldiğimde dedemin dedesinin babasının ismini soyadım olarak kullanmaya başladım. Süryaniler içinde aile içinde güçlü olan kadınların adlarını soyadı olarak alanlar da yaygındı. 1915’ten sonra bizim aile nenemin nenesinin adıyla bilinirdi. Yeni soyadımla kendimi daha rahat hissediyorum. Kendime ait olmayan bir soyadından kurtulmam ve gerçek kimliğime dönmem, özgürlük duygumu güçlendirdi."
İki çocuğu olduğunu, çocuklarından birinin ismini Gabriel, diğerini de Deniz koyduğunu söyleyen İshak, "Gabriel Süryani adı. Deniz Türk adı ama ben bu adı Deniz Gezmiş’ten dolayı koydum. Sola ve Denizler'e sempati duyuyordum. Deniz halkların birliğini ve enternasyonalizmi savunuyordu. Ayrıca Deniz adı pek çok Batılı ülkede de kullanılıyor" dedi.
İshak, ad ve soyad değiştirmenin İsveç’te yaşayan Süryaniler arasında oldukça yaygın olduğunu belirtirken, şöyle devam etti: "Süryaniler kendilerine zorla verilen isim ve soyadlarından utanıyorlar. Eski aile adlarını, Süryanice adları yeniden almaktan gurur duyuyorlar. İsim değiştirmeyi 40-60 yaş grubundakiler başlattı ve gençler onları izledi. Çok yaşlı olanlar zaten Türk devletinin verdiği adları kullanmadıkları için zorla verilen adları değiştirmiyorlar."
'GELECEK KUŞAKLARIN KÖKENLERİNİ UNUTMAMASI İÇİN'
1977 yılında Kerboran’dan gelerek İsveç’e yerleşen Tommy Bar-Sawme’nin ailesi de Özdemir olan soyadlarını değiştirerek babasının dedesinin babasının adı olan ve Sawme’nin çocukları anlamına gelen Bar-Sawme soyadını almış.
Bar-Sawme, zorla verilen Türkçe soyadını gelecekteki kuşakların Süryani köklerini unutmamaları için terk ettiklerini ve Süryanice soyadı aldıklarını ve bunun çevredekiler tarafından çok olumlu karşılandığını söylüyor.
“Etnik Türk olmadığımız için Türkçe soyadı taşımanın anlamı yok. Daha başkalarının da halklarının tarihinden ilham alması ve kimliğine dönmesi gerekir. Soyadı sayesinde on kuşak ilerisine kadar insanlar geçmişini araştırabilir” diyen Bar-Sawme, soyadı değiştirmenin asimile olmayı engellediğini düşünüyor.
Asuri-Süryani Araştırmacı ve Yayıncı Hanna Beth-Sawoce, 1934’te Türkiye’de ‘Soyadı Yasası’nın çıkmasından sonra devletin Türkçe ad ve soyad kullanma zorunluluğunu getirdiğini, bu zor kullanmanın sadece Türkiye’de yaşayanlarla sınırlı kalmadığını ve yurt dışında da Büyükelçilik ve konsolosluklar tarafından uygulandığını söylüyor.
KENDİ ARALARINDA SÜRYANİCE İSİMLERİ KULLANDILAR
Devletin sadece Türkçe ad ve soyadları kabul ettiğini ve süreç içinde devletin tutumunda yumuşama olsa bile başka dillerden gelen ad ve soyadlara karşı yasakçı zihniyetin devam ettiğini belirten Sawoce, devletin bu politikayla Türk olmayan halkları asimile etmeyi hedeflediğini ifade etti.
Süryanilerin doğan çocuklarını vaftiz ettiklerinde gizli bir ad verdiklerini, kendi aralarında vaftiz adını devletle olan ilişkilerinde ise Türkçe adlarını kullandıklarını söyleyen Sawoce, Hanna veya benzeri Süryani adını almayı başaranların da özelikle askerde ciddi sorunlarla karşılaştıklarını ve zorla sünnet ettirildiklerini belirtti.
Sawoce, özelikle Avrupa’da yaşayan Asuri-Süryaniler arasında tarih bilincinin gelişmeye başladığını, bu adların zorla dayatıldığının bilincine vardıklarını belirterek, “Ben 1975’de ülkeden ayrıldığımda Turabdin’de halkımız arasında okuma-yazma oranı yüzde 2, yüzde 3 civarındaydı. 10 bin nüfuslu Midyat’ı bir devlet görevlisi idare ediyor. Kimse verdiği kararlara karşı çıkamıyordu. Müthiş bir devlet korkusu vardı. Tarih bilinci artan yeni kuşaklar zorla kendilerine dayatılan ad ve soyadlarını değiştiriyor. Kendi dillerinden ad ve soyadı alma Kürtler ve Süryaniler arasında oldukça yaygın” dedi.
'ÖZGÜRLEŞME DUYGUSU YARATIYOR'
1970-80’li yıllarda devlet korkusunun yurt dışında da sürdüğünü, özellikle yaşlı kuşakların Asurilerin sorunlarını gündeme getiren gençlere karşı çıktıkları ve bir nevi koruyuculuk yaptıklarını anlattı.
Kimliklerin reddedilmesi ve hakim ulus dilinde ad ve soyadları verilmesinin sadece Türkiye’den değil, Irak, Suriye ve İran’dan gelenlerde de bir kimlik bunalımı yarattığına dikkat çeken Sawoce, “Şimdi özellikle gençler Asuri-Süryani soyadlarını alarak kimlik bunalımını aşmaya çalışıyorlar ve bu onlarda bir rahatlama ve özgürleşme duygusu yaratıyor" diye ekledi.