Zap işgale geçit vermiyor

23 gün devam eden çatışmalarda Türk ordusuna yönelik 69 eylem yapıldı; bu eylemlerin sonucunda 142 askeri öldürüldü. Zap direniş geleneğini devam ettirmiş, gerillalar işgale geçit vermemişti.

16 Haziran 2017... Güney Kürdistan’ın Zap dağları. O gün Türk savaş uçakları Zap'ı bombalamaya başladı. Bombardıman saatlerce sürmüş; Zap’ın ormanları alev almıştı. Savaş uçaklarının yanısıra sınırın öte tarafından Türk karakollarından köylere, dağlara top atışları yapılıyordu.

Zap bir kez daha alevler içindeydi…

Bu saldırı, Türk devletinin uzun zamandır gündeminde tuttuğu ve hazırlıklarını yaptığı sınır ötesinden başka bir şey değildi.

Geceden başlayan hareketlilik sabaha kadar sürdü.

Sabahla birlikte çatışmalar yoğunlaştı. Operasyonu takip etmiş, yaşananlara anı anına tanık olmuştum.

Uzaktan, vadinin dibinden güneye Deraluk boğazına akan Zap’ın sesi duyuluyordu. İnce yapılı, keskin hatlarıyla rüzgarı bıçak gibi kesmekten zevk alan kuşlar, vadinin güneşli boşluğunda bahar dansındaydılar.

İŞTE GELİYORLAR

Gerilla telsizleri; Türk ordusunun havadan ve karadan Güney Kürdistan’a geçmeye çalıştığını, birçok alanda gerillanın Türk operasyon gücüne eylem düzenlediğini anons ediyordu.

Karadaki hareketliliği gözetleyen insansız hava araçları, alandan hiç ayrılmıyordu.

Operasyon öncesi, Çelê (Çukurca) sınır hattında Türk ordusuna yönelik yoğun gerilla eylemleri gerçekleşmiş; bir Skorsky helikopter de düşürülmüştü. İşgal girişimi için Çukurca’dan yoğun asker ve tank takviyesi yapılmıştı.

Türk ordusu bu operasyonla Güney Kürdistan’ın 3 km kadar içerisine girip Bedevê Kalesi, Şehit Munzur, Gijnê Köyü ve Küçük Cilo’yu işgal etmek istiyordu.

İşte geldiler… Gerilla nasıl vuracaktı?

Sayısı gerillanın yüz katı, teknik ve silah gücüyle donanmış bu ordu, savaşta nasıl yenilecekti?

Konuştuğum gerillalar, ‘’kanımızın son damlasına kadar savaşıp vuracağız. Şehadetimizle bile vuracağız, ölülerimizi de savaştıracağız. Ve bu halk kazanacak’’ diyorlardı.

BEDEWÊ KALESİ DİRENİŞİ

İşgal girişiminin ilk gününde bölgenin en yüksek tepelerinde yer alan Bedewê Kalesi’nde gerillanın önceden döşediği bombalar ardı ardına patlıyordu. Sabahın erken saatlerinde Bedewê Kalesine gelen askerler, gerillalar tarafından takip edilmiş ve önceden hazırlanmış patlayıcı dolu tuzaklarda imha edilmişti. Askerler neye uğradığını şaşırmıştı. Ölü ve yaralıları vardı. Gerillalar, operasyon gücünü psikolojik olarak çökertmişti.

Bedewê tuzaklarla doluydu; askerler hareket edemiyorlardı.

Operasyonun ikinci günü aldığımız bilgi; 20 askerin öldüğü yönündeydi. Ölü ve yaralıların taşınması için gelen Skorsky helikopter de tuzakların hedefi olmuş, indirme yapamadan geri dönmüştü.

Mevzii yapmaya çalışan askerler gerillalar tarafından ağır silahlarla vurulmuş, patlayıcıları etkisiz kılmaya çalışan askerler de gerillanın hedefi olmaktan kurtulamamıştı.

ASKERLER KUŞATMA ALTINDAYDI

Bedewê’nin Kuzey yamaçları uçurumdur, bunun için bu tepeye yerleşmek gerekiyorsa, bütün askerlerin güney yamacına konumlanması gerekir. Gerillalar ise Türk askerini Bedewê’nin güney yamaçlarında kuşatmaya almıştı. İnsansız hava araçları, savaş uçakları ve obüs saldırıları gerillayı durduramamıştı.

Artık Bedewê’deki askerleri savaşamaz duruma gelmişti.  Üst üste bilgiler geliyordu; operasyon gücünü taşıyan askeri konvoy Hakkari istikametinde iki defa darbelenmiş, operasyon komutanı ile beraberindeki 20 asker öldürülmüş, 3 kirpi tipi zırhlı araç imha edilmişti.

Gerilla bu eylemiyle Güney Kürdistan’ın içlerine girmek isteyen Türk ordusuna her yerde darbe vurabileceğinin mesajını vermişti.

İKİ GÜNDE KIRILDILAR

Eylemlerden sonra telsiz üzerinden meşhur Zap şarkısını çalıyordu; gerillalar, ‘Zap düşmeyecek’ sloganını atıyordu.

Bedewê’deki direnişte yer alan kadın gerilla Dicle, “Bedewê’de su yoktur. Burada su bulunmaz… Gerillanın helikopterleri hedef alan eylemler gerçekleştirmesi nedeniyle alandaki helikopter hareketliliğini en aza indirdik. Böyle olunca, askerler lojistik ve su ihtiyacının karşılayamadı. Üstelik burada gerilla yeni bir taktikle savaştı. Daha operasyonun ilk iki gününde Türk askeri kırılmıştı” diyor.

BEDEWÊ’NİN DİRENİŞÇİLERİ

Gerillalar her yönden Ertuş dağlarına doğru, işgale geçit vermemek için hareket halindeydiler. Her biri Zap direnişinin birer yaratıcısı olarak yola düşmüş, son mermilerine kadar savaşmışlardı.

Nusaybinli Mazlum, bu direnişin en fedakar isimlerinden biriydi.  Daha üç yıl önce dağların yolunu tutmuştu. Geçen yıl Ertuş savaşında yer almıştı. O büyük direniş sürecinde yaralanmıştı. Uzun bir süre gerilla hastanesinde tedavi görmüştü.

Daha tedavisi bitmemişken; biraz da gizli bir şekilde Bedewê’ye gelmişti. Ulaşır ulaşmaz da eylemlere dahil olmuştu. Rahatsızlığını herkesten gizlemiş, kimseye hissettirmemişti.

Mazlum, Bedewê Kalesi’nde toprağa düştü. Onun yüzü, gülümseyen bir ülkeydi; Kürdistan’dı. O sonsuza kadar Bedewê’de yaşayacak.

İNCECİK AMA YÜREĞİ BÜYÜK GERİLLA

Mazlum düşerken toprağa, Zap dağlarının bir diğer ucu Çiyayê Reş alanından yoldaşı Ararat ulaşmıştı operasyon alanına. Yola çıkarken hiçbir arkadaşına haber vermemişti. 

Ararat, çok zayıftı. İncecik bir kadın gerillaydı. Kafile içinde bir yalnızlıktı. Ama o zor dağ koşullarında inanılmaz bir güç sergiledi; herkesi kendine hayran bırakan bir militanlık sergiledi.

Ararat, birkaç yılını Zap dağlarında geçirmiş, birçok eylemde yer almış, iradesi güçlü bir kadın gerillaydı.

Yoldaşları Ararat’ın habersiz gelişini pek olumlu karşılamasalar da sabotajcıya ihtiyaç olduğunu düşünerek kabul etmişlerdi.

GERİLLA TV’NİN KAMERANI

Ararat, direnişin sonuna kadar kendini ve yoldaşlarını korumayı bilmiş; eylemlerinde başarılı olmuştu. Onun başarılı eylemlerinin komutanı ise Mervan’dı.

Ertuş dağlarının büyük emektarıydı. Her eylemde en önde yer alırdı; esmer, uzun boyluydu Mervan. Herkes onu coşkulu ve moralli haliyle tanırdı.

2013 yılında gerilla saflarına katılmıştı. Kısa sürede birlik komutanı oldu. Gerillacılıkta çok hızlı gelişiyordu.

Mervan’ın eylemlerde ne kadar etkili bir pozisyonda olduğun telsiz konuşmalarından anlıyorduk.

Mervan, eylemi örgütler, olumsuz durumlara karşı tedbirleri alır, birçok eylemde en önde yer alırdı.

Mervan farklıydı; iyi bir gerilla komutanı olmanın yanısıra Gerilla TV’nin de kameramanıydı.

Çantasında her zaman bir kamera olurdu. Her anı kamerasına kaydederdi.

Bedewê Kalesi’nde altında tuzak patlatılan helikopter eyleminin görüntüsünü o kadar zor ve tehlikeli koşullarda çekmeyi başarmıştı ki, inanılmazdı.

Mervan, bir eylem sonrasında şiddetlenen savaş uçağı hareketliliğinde, belki de sonucunu bilerek yoldaşlarını güvenli bir alana çektikten sonra bu direnişin ölümsüz kahraman sembolü olmuştu.

Herkes için bir yaşam umuduydu. Pırıl pırıldı, güneş gibiydi Mervan...

GİJNÊ KÖYÜ

Çatışmalar şiddetleniyordu. Türk ordusu alana sürekli yeni takviyeler yapıyordu. Onlar operasyonun ikinci bilemedin üçüncü günü işgali tamamlamak istiyorlardı. Ancak işler istedikleri gibi gitmiyordu.

Gijnê Köyü… 1990’lı yıllardan bu yana sürekli Türk ordusunun saldırı altında olan bir köy. Burada yaşayan insanlar ot toplayarak, arıcılık yaparak geçimlerini sağlıyorlar. İnsanları yoksul ama sınırda olmasından dolayı sürekli baskı altında olan bir Kürt köyü.

Gijnê, Şeladizê’ye bağlı küçük bir köy. Şeladizê ise Türk devletinin 1997’den bu yana tank taburlarının bulunduğu kent.

Daha bir kaç ay önce, Gijnê’de ot toplayan köylüler, Türk ordusunun hedefinden kurtulamamışlardı. Bu saldırıda Sıtkı isimli bir köylü yaşamını yitirmiş, 2 sivil de yaralanmıştı.

Türk ordusunun saldırılarının devam etmesinden ötürü cenazelerini alamayan Şeladizêli Reqanî aşireti, Duhok valiliği aracılığıyla Türk devletinden cenazeyi alma talebinde bulunur ama bu kabul edilmez.

Bunun üzerine gerillalar cenazeyi, Türk askerlerinin işgal ettikleri tepelere eylem düzenleyerek çıkarıp, ailesine teslim eder.

Sadece Gijnê değil bölgedeki onlarca köy yolu saldırılardan kaynaklı kapanmış, sivil hareketlilik bile Türk ordusunun hedefi olmuştu. Yine Avaşin’e köyüne giden bir sivil araç ise Türk ordusu tarafından hedef alınmıştı.

Operasyon ile birlikte Türk ordusu Gijnê ve Şehit Munzur’da mevziilenmeye giderek işgali derinleştirmek ve adım adım ilerletmek ister. Ancak gerilla işgale geçit vermez, her gün neredeyse her saat eylem koyar. Türk ordusu değil bir adım ilerlemeyi, konumlandıkları tepelerde bile tutunmakta zorlanırlar.

KOMUTAN AGİT VE SUİKASTÇI ŞAHO

Şehit Munzur tepesinde eylemler dur durak bilmiyordu. Burada eylemleri örgütleyen ise Komutan Agit’ten başkası değildi.

Agit, son derece disiplinli, planlı hareket eden, büyük savaş deneyimi olan başarılı bir gerillaydı. Birliğindeki gerillalar da onun planlamaları ile operasyon gücüne eylem düzenliyor, ağır darbeler vuruyordu. Agit, bu operasyon sürecinde girdiği bir eylemde yaralanmasına rağmen hiçbir şekilde durmamış, eylemlerine devam ederek yoldaşlarına moral olur.

Diğer gerilla komutanlarının müdahalesi sonucu Agit, tedavi için güvenli bir alana çekilir. Kısa bir tedavi ardından; yoğun ısrarları sonucu yeniden operasyon alanında birliğinin başındaydı. Operasyon gücüne en etkili, en sistematik eylemler gerçekleştiren Agit’in birliğiydi.

Türk güçlerinin işgal girişimine karşı en etkili eylemler kuşkusuz suikastlerdi. Şaho onlarca eylemin sahibiydi. Parmakla gösterilen bir gerillaydı. Şaho, bir hava saldırısında şehit düşer. Şehadeti ardından yapılan bütün eylemler Şaho’ya atfedilir.

GÜNDE 2 SAAT UYKU

An be an gerilla komutanları operasyon sürecini takip etmiş, gerilla birliklerini koordine etmişti. Her saat, telsiz üzerinden bütün güçlerle tartışılıyor, yeni eylem planlamaları yapılıyordu. Bazı komutanların günde 2 saat uyku uyuyordu.

Küçük Cilo’dan gelen bir gerilla komutanının yıpranan mekap ayakkabıları dikkatimi çekmişti. Sağlam ayakkabılarını operasyon bölgesindeki bir yoldaşına vermiş, saatlerce yıpranmış ayakkabılarla yürümüştü. Bu operasyonun sade, mütevazi, fedakar komutanlarından biriydi.

ZAGROSLARDAN DESTEK

Bütün Zagros dağlarında, gerillalar devrimci bir hamle içerisindeydiler. Şehit Bedran Cudi ve Şehit Nalin Muş devrimci hamlesi kapsamında Colemêrg, Gever, Şemzinan ve Çelê’de etkili eylemlerle gerillalar; Zap direnişçilerine destek veriyordu.

Colemêrg’de; Cilo gerillaları sınır karakollarına karşı yoğun eylemler yapmış, Türk ordusuna ağır darbeler vurmuştu.

GİZLENEN ASKER ÖLÜMLERİ

Türk ordusunun Güney Kürdistan’ı işgal girişimi, hiçbir şekilde Türk basın yayın organlarına yansımadı. Sadece ‘Hakkari dağlarında operasyon’ diye operasyonun ikinci günü kısa bir haber verdiler.

Aslında Türk ordusunun sınır ötesi operasyon gizli tutuldu. Ölülerini ve yaralılarını açıklamadılar. Oysa bilgiler bize ulaşıyordu; daha operasyonun 10. gününde Hakkari’deki askeri hastaneler ölen ve yaralı askerlerle doluydu. Kentteki devlet hastanesi bile sivillere kapatılmıştı.

SON DARBE

Operasyonun 22. ve 23. gününde üst üst eylemler yapıldı. 24. gününde akşam saatlerinde savaş uçakları hareketliliği dikkat çekici şekilde yoğunlaşmıştı. Yoğun bombardıman yapılmış, helikopter hareketliliği hiç kesilmemişti.

Sabah saatlerinde telsiz konuşmalarında, Bedewê’de askerlerin görünmediğini, Gijnê ve Şehit Munzur’un boş olduğunu bildiriyordu.

Akşama doğru gerillalar; keşiflerini tamamlamış ve işgal operasyonun yenilgiye uğradığı anonsunu yapmışlardı. 

Telsizden zafer marşları çalınmaya başlanmıştı. Karşılaştığım bütün gerillalar mutluydu; çünkü Türk ordusu büyük bir hezimete uğramış ve Zap’da yenilmişti.

Oysa Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve generaller aylarca propagandasını yaptıkları Güney operasyonu demek ki bu kadarmış...

ZAP’A YÖNELİK İŞGAL GİRİŞİMİNİN AMACI NEYDİ

İşgal operasyonu öncesi, Çukurca sınır hattında gerilla etkili eylemler düzenledi. Neredeyse her gün gelişen bu eylemler karşısında Türk ordusu kendini toparlayamamıştı. Buradaki gerilla hareketliliğini engellemek, diğer taraftan ise Güney’in belli bir hattını denetim altına alarak gerillaya darbe vurmak istiyordu. Türk ordusunun Çelê’de, Koordine ve Havan tepelerinde hazırlıklarını yaptıkları yerleşke çalışmaları boşa çıkartıldı. Operasyonun ilk adımda eğer başarılı olsalardı Avaşin ve Çemço hattına doğru işgal genişleyecekti.

HPG BİM’in açıklamasına göre 23 gün devam eden çatışmalarda Türk ordusuna yönelik 69 kez eylem düzenlendi; bu eylemlerin sonucunda 142 askeri öldürüldü, 18’i yaralandı. İki Skorsky helikopteri darbe aldı. Bütün bu eylemlerde 6 gerilla şehit düştü.

Gerilla direnişi sonucu Türk ordusu Zap’a giremedi. Yıllar geçmesine, savaşın boyutlarının büyük oranda değişmesine rağmen Zap dağları direniş geleneğini devam ettirmiş, gerillalar işgale geçit vermemişti. Ve başta da söylenen; “Zap düşmeyecek” sloganı gerçeğin kendisi olmuştu.

 

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA