Kürtler 15 Ağustos 1984 Devrimci Atılımının 37’inci yıldönümünü yaşıyor. Her alanı atılım coşkusu ve heyecanı sarmış bulunuyor. Her yerde 15 Ağustos atılım ve zafer ruhu temelinde coşkulu kutlamalar oluyor. 15 Ağustos Ulusal Diriliş Bayramı, Gerilla Bayramı kutlanıyor. Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü hedefleyen Özgürlük Zamanı Hamlesi temelinde 15 Ağustos kutlamaları çok daha büyük bir coşku içinde geçiyor. 15 Ağustos ruhunu olduğu gibi yaşatan gerillanın Heftanîn, Metina, Zap, Avaşin, Xakurkê, Zagros ve Botan hamleleri 15 Ağustos kutlamaları için yeni ve daha güçlü bir devrimci ilham kaynağı oluyor.
Bilindiği gibi, 15 Ağustos Devrimci Atılımı 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı gerillanın Eruh ve Şemdinli eylemleriyle başlamıştı. O zaman hemen hiç kimse bu eylemlerin devam edeceğine ve başarılı olacağına inanmamıştı. Çünkü koşullar gerçekten zorlayıcı, imkân ve fırsatlar yok denecek kadar azdı. Darbe yapıp iktidara el koymuş olan Kenan Evren Cuntası ve Türk Ordusu, adeta bu dünyayı ben yarattım diyerek tüm Ortadoğu’da büyük bir korku yayıyordu. İşte bu koşullarda gerilla mücadelesinin gelişebileceğini ve sonuç alabileceğini gören ve buna inanan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, böyle bir kahramanlık atılımını başlatmaya cesaret etti. Kürt gençliğinin cesur ve fedakâr yapısı da ağır bedeller ödeyerek de olsa bu büyük kahramanlık atılımını bugüne kadar getirmeyi bildi.
Şüphesiz 15 Ağustos Gerilla Atılımının 37’nci yıldönümünü doğru anlayabilmek ve 38’inci yıl görevlerine doğru sahip çıkabilmek için geçen 37 yılın temel özelliklerini doğru kavrayıp derslerini yeterince çıkartabilmek gerekir. En çok da böyle bir atılımın hangi koşullarda başladığını bilmek ve anlamak önemli olmaktadır. Zira başlangıç bilinmeden ve gelişim tarihinin temel özellikleri anlaşılmadan atılımın bugünü de doğru ve yeterli anlaşılamaz, geçmişine dair de doğru bir anlamlandırma yapılamaz.
Peki 15 Ağustos 1984’te Kürt gerillası Eruh ve Şemdinli eylemlerini yaparken genel durumun temel özellikleri neydi? Atılım hangi ortamda gerçekleşti, neye dayandı ve hangi zorlukları, engelleri yaşadı?
Çok iyi biliniyor ki, gerillanın Eruh ve Şemdinli eylemleriyle yeni bir Kürt özgürlük direnişi başlatılırken, Kürdistan’ın koşulları ağır ve dezavantajları fazlaydı. KDP’nin 1975 yenilgisiyle klasik Kürt isyanları dönemi tamamen kapanmıştı. Kürt egemenlerinin yenildiği böyle bir ortamda esas karakteri küçük-burjuvalık olan Kürt orta sınıfının reformist-milliyetçi bir çizgiyi esas almaktan başka bir gücü yoktu. Bu çizginin de faşist, sömürgeci ve soykırımcı TC gerçeği karşısında teslimiyeti yaşamaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. NATO destekli 12 Eylül faşist-askeri rejimi tarafından Türkiye ve Kuzey Kürdistan dinamikleri ciddi biçimde ezilmişti. İran’da Şahlık rejiminin yıkılması temelinde Rojhilat Kürdistan’da ortaya çıkan imkân ve fırsatlar değerlendirilememiş, Barzani destekli yeni İran Yönetimi tarafından tamamen ezilmişti.
Peki hiç mi olumlu bir şey yoktu? Vardı elbet, vardı da çok sınırlı ve de cılızdı. Örneğin İran-Irak savaşının Kürdistan üzerindeki ortak sömürgeci yönetimde yarattığı siyasi ve askeri parçalanmanın olumlu anlamda önemli bir pratik etkisi vardı. Filistin halkının direnişi ve Lübnan’daki Filistin varlığı tüm bölge için önemli bir destek rolü oynuyordu. Dahası 12 Eylül faşist cuntası tarafından ezilmiş olsa da Kürt halkının öfkesi ve özgürlük talebi içten içe kabarıyordu. En olumsuz koşullarda gerçekleşen 1982 Büyük Zindan Direnişinin ve özellikle de 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişinin Kürt toplumu ve özgürlük güçleri üzerindeki etkisi büyüktü. Aslında karar zindanda verilmiş, kahramanlık direnişi zindanda başlatılmıştı. Gerisi bunu doğru anlamaya ve dağa gerillaya taşımaya kalıyordu ki, bunu da en doğru ve güçlü biçimde yapan Önder Apo oldu.
İşte Önder Apo’nun yüksek öngörüsü ve derin dehasıyla tünelin ucundaki ışık görülerek, zayıf da olsa var olan bu imkânlar ustaca değerlendirilip birleştirilerek, her türlü engele ve zorluğa rağmen yeni bir direnişe cesaret edildi ve 15 Ağustos Gerilla Atılımı başlatıldı. Kuşkusuz 15 Ağustos Gerilla Atılımı Kürt halkı için çok güçlü bir çağrı oldu ve büyük bir umut ve heyecan yarattı. İşte bu umut ve heyecan şimdiye kadar atılımı sürekli besleyen ve bugüne getiren temel değerler oldu.
Fakat başlangıçtaki engel ve zorluklar da hiç eksilmedi. Tersine sürekli daha da çok arttı. TC’nin faşist-soykırımcı saldırıları NATO destekli olarak sürekli geliştikçe, Kürt halkının yaşadığı zorluklar ve ödediği bedel her gün büyüdü. Böyle bir ortamda karamsarlık, umutsuzluk, güvensizlik, inançsızlık, kararsızlık gibi geri çekici eğilim ve tutumlar direniş cephesi içinde hemen her zaman ortaya çıktı. Dolayısıyla devrimci önderlik bir yandan dış saldırıları kırmak için uğraşırken, bir yandan da onun uzantısı biçiminde ortaya çıkan iç çeteci saldırılarla uğraşmak ve onları boşa çıkartmak zorunda kaldı.
Kuşkusuz bu 37 yılın hikâyesi büyüktür. Her gününde büyük acılar ve şehadetler yaşanmıştır. Her anı büyük zorluklar içinde geçmiştir. Bunlara karşı sürekli morali, umudu, inancı, cesareti ve fedakârlığı yenilemek ve canlı tutmak gerekmiştir. Kürt Halk Önderliğinin de yaptığı sürekli bu olmuş ve tüm zorluklara rağmen zafer yolunda koşan yenilmez bir Önderlik gerçeğini ve yürüyüşünü ortaya çıkarmıştır. 37 yıllık mevcut kahramanca ve kesintisiz süren özgürlük direnişini var etmiştir. Kürdistan tarihinde böyle bir fedailik ilk defa yaratılmıştır. 37 yıllık kesintisiz özgürlük direnişine ilk defa ulaşılmıştır. Dolayısıyla son 37 yılda Kürt özgürlüğü ve Türkiye demokrasisi adına yaratılan her şeyin altında 15 Ağustos Gerilla Atılımının imzası olmuştur.
Şimdi de benzer durum çok daha gelişmiş ve güçlenmiş bir düzeyde yaşanmaktadır. AKP-MHP faşist-soykırımcı saldırganlığı, 12 Eylül faşist-askeri rejimini bile geride bırakır düzeye ulaşmıştır. Söz konusu saldırılar Kuzey Kürdistan halkını ezmeyi de aşarak, Kürdistan’ın Rojava ve Başûr parçalarını da işgal eder duruma gelmiştir. Hiçbir ahlaki ve hukuki kural tanımayan zalimlikte dünya diktatörlerini bile geride bırakmıştır.
Kuşkusuz böyle topyekûn faşist-soykırımcı saldırganlığa karşı yine direnişin umut ve moralini yaratan Devrimci Önderlik olmaktadır. Yine Eruh’tan Şemdinli’ye kadar gerilla eylemleri her gün faşist-soykırımcı güçlere darbe üzerine darbe vurmaktadır. Botan ve Zagros, faşist-soykırımcı Türk zihniyetinin ve siyasetinin mezarı olmaya devam etmektedir. Hatta gerilla direnişi buraları da aşarak Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin dağlarına ve şehirlerine yayılmış, tüm Kürdistan coğrafyasına ulaşmıştır. Heftanîn, Metina, Zap, Avaşîn ve Xakurkê’de günlük olarak gerçekleşen gerilla eylemleri sadece Kürtleri değil, tüm dünya devrimci ve demokratlarını, her alandaki kadınları ve gençleri etkileyerek ayağa kaldırmaktadır.
Tarihi 15 Ağustos Devrimci Atılımının 38’inci yılına girerken Kürtler her alanda ayaktadır. Artık özgür yaşamın önemini, bunun için direnme gereğini ve bedel ödemeyi öğrenmiştir. Kendi öz gücüyle yenilmez bir Özgürlük Hareketi ve kesintisiz direniş yaratmayı bilmiştir. Kürt varlık ve özgürlüğünü Ortadoğu demokratikleşmesinin ve özgür insanlık yürüyüşünün bir parçası haline getirerek, çok değerli dostluklar kazanmayı, ilişki ve ittifaklar yaratmayı başarmıştır. Artık Kürtleri durdurmak ve kahramanca yürütülen Kürt özgürlük direnişini yenilgiye uğratmak mümkün değildir. Umut her zamankinden büyük, zafer her zamankinden yakındır.
Bunlar temelinde 15 Ağustos Gerilla Bayramını kutluyor, 37 yıllık kahramanlık yürüyüşünün ölümsüz komutanları Agit ve Zilan şahsında, yine 15 Ağustos şehitleri Zeki Şengali, Atakan Mahir ve Agit Garzan şahsında tüm kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz!
Kaynak: Yeni Özgür Politika