İşgalcinin saldırıları ve Şam hükümetinin tutumu

Şam hükümetinin Türkiye’nin işgal ve saldırılarına karşı durma görevi vardır. Bu, hem yasal hem de ahlaki bir görevdir. Bu bölge, Suriye’den ayrılmış, ayır bir devlet kurmuş değil.

ANALİZ

Tük devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük yıkıcı saldırıları ve düşmanlığı sürüyor. Yaptıkları saldırıların çoğu da halkın yaşam alanlarına dönüktür. Amaçları bölgeyi yaşanmaz kılıp halkı göçe zorlama, güven ve istikrar ortamını bozmadır. Bütün bunların temelinde de yüz yıldır sürdürdükleri Kürt soykırım planı var. Dünyanın herhangi bir yerinde Kürtler bir statüye ve kimliğe sahip olamaz, diyorlar.

Yaptıkları bütün saldırıları, işledikleri bütün suçları, PKK ile meşrulaştırmaya ve normalleştirmeye çalışıyorlar. Nasıl olsa PKK ‘terör örgütleri listesi’ne alınmış! PKK’ye, ‘teröre karşı mücadele ediyorum’ der ve işin içinden çıkarım, diyor. Nitekim dağlarda veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde PKK bir eylem yaptığında Türk ordusu, yönünü Rojava’ya, Suriye’ye çeviriyor. Rojava ellerinde bir rehine haline gelmiş. Bununla aynı zamanda PKK’yi sınırlamak ve eylemsiz bırakmak istiyorlar. “Sen beni vurursan ben de Rojava’yı vururum” denklemini kurmuş durumda.

TÜRKİYE İÇİN BAHANE BULMAK KOLAY

Rojava’yı hedef yapmak için bahane bulmak çok kolay. Hiç olmasa “Suriye sınırından sızmışlar’’ kılıfını kullanırlar. Erdoğan, “Ankara eylemini yapanlar Suriye sınırından sızmışlar’’ diyor. Velev ki Suriye sınırından sızmış olsunlar. Bu nasıl Suriye’nin içini, halkın yaşam alanlarını vurup onlarca insanı katletmeye gerekçe olabilir? Öyle olsa Türkiye’nin sürekli bombalanması gerekir. Avrupa’da ve Rusya’da katliamlara imza atan DAİŞ’lilerin bir kısmı Türkiye üzerinden o ülkelere sızmışlardı ama kimse Türkiye’yi bombalamadı.

ŞIMARDILAR, RAHAT KATLİAM YAPIYORLAR

Türkiye, Suriye sınırına duvarlar örmüş, termal ve MOBESE kameralarıyla, kulelerle donatmış. Sınırlarını sıkılaştırdıkları övünçle anlatıyorlar. Buna rağmen bu sınırlarda öldürdükleri insan sayısı dünyanın her yerinden fazladır. Keyfi biçimde tarlalarında çalışan insanları bile öldürüyorlar. Bunun için kimse Türkiye’ye savaş ilan etmiş ve saldırmış değil. Zaten şımarmaları ve bu kadar rahat katliam yapmaları, yaptıklarının yanına kar kalmasından kaynaklıdır.

TÜRKİYE HİÇBİR KURULA UYMUYOR

Türkiye savaş kurallarını hiçbir zaman kendisi için bağlayıcı görmedi. Kürdistan’da gerillaya karşı yasaklanmış kimyasal silahlar dahil her türlü silahı kullanıyor. Rojava’ya yaptıkları son saldırıları da PKK karargahları ve mevzileri olarak verdiler. Vurulan yerlerin görüntüleri basına da yansıdı, ekmek fırınları, gaz tesisleri, un ve buğday deposu, asayiş gibi noktalardı. Onlarca insan katledildi ve yaralandı. Bunların da ekseriyeti çocuklar ve sivil insanlardı.

Diyelim ki, bu yerler PKK’ye aittir. Sözünü ettiğimiz bu yerler savaşta da vurulamaz. Savaş suçları kapsamına girer. Savaş halinde bulunulan bir devletin veya gücün her şeyini bombalayamazsın. Savaşta ancak askeri hedefler vurulur ama Türkiye hiçbir kurala uymuyor. Üstelik de bütün dünyaya yalan söylüyor. PKK’nin Rojava’daki fırınlar, bilmem şu işletmeyle ne ilgisi var? Vurulan onlarca sivil PKK’nin neyi oluyor? Erdoğan başta olmak üzere bunlarda vicdan ve insani değer kalmamış. Bunlar utanmaz ve arlanmaz kimseler.

HALK HÜKÜMETE NASIL GÜVENECEK?

Bu saldırılar karşısında Suriye hükümetinin de tutumu değerlendirmeye değer. Şam, kendisini Suriye’nin resmi temsilcisi ve hükümeti olarak görüyor. Türkiye’nin vurduğu bölgelerin tümünde Suriye ordusunun askeri birlikleri var. Şehba’dan Kobanî ve Dêrik’e kadar sınırlara Suriye askeri güçleri yerleşmiş durumda. Vurulan bütün coğrafya Suriye toprakları. Katledilenler de Suriye vatandaşlarıdır. Ayrıca Şam hükümeti bu bölgelerde yaşayan halkı temsil ettiğini dünyaya propaganda ediyor.

Her şeyden önce Suriye hükümetinin Türkiye’nin işgal ve saldırılarına, katliamlarına karşı durma görevi vardır. Bu, hem yasal hem de ahlaki bir görevdir. Bölge halkıyla sorunları olabilir. Bu bölge Suriye’den ayrılmış, ayır bir devlet kurmuş değil. Halk resmi Suriye kimliği taşıyor. Hükümetin bunlar sahiplenme ve haklarını arama görevi olmak zorunda. Bu yapılmazsa halka söyleyecek bir şeyi de kalmaz. Saldırıya uğradığında buna karşı tepkisiz kalan bir hükümete halk nasıl güvenecek?

VATANDAŞLARINA SAHİP ÇIKTIĞINI GÖSTERMELİ

Suriye hükümeti üyesi olduğu Arap Birliği ve BM gibi kurumlara sorunu götürüp Türkiye’ye karşı bir tutum alması gerekir. En azından sınırlarına, vatandaşlarına sahip çıktığını dünyaya göstermelidir. Tamam, Suriye Türkiye ile savaşacak güçte değil veya savaşmak istemiyor ama bu saldırı yapılan bölgelerden vazgeçme, o topraklarda işlenen suçlara karşı ilgisiz kalmayı gerektirmiyor. Şam hükümetinin halkıyla sağlıklı bir bağ kurmaması, duygusal kopuşa ve uzaklaşmaya götürür. Şam, Özerk Yönetim ezilsin, kendilerini kapıma atsınlar diye düşünüyorsa, bu daha kötüdür. Zor günlerde insanlar birbirlerine yardım edip ortaklaşırsa bu birliği ve güveni pekiştirir.