Yazılı bir çağrı yapan KONGRA- GEL Eşbaşkanlık Divanı, “Köln yürüyüşü, Önderliğin özgürlüğü için gerillanın geliştirdiği zafer hamlesine, toplumsal alanda verilen en güçlü yanıt olmalıdır” vurgusunda bulundu.
Çağrı şöyle:
“İngiltere ve Fransa’nın öncülüğünde batılı ülkeler Lozan antlaşması ile yüz yıllık Kürt inkar ve imha politikalarının temelini attılar. Türk devleti bu ülkelerden aldığı destek ile Kürt halkına karşı siyasi, kültürel ve fiziki olarak soykırım politikaları yürüttü. Bu politikalara karşı Kürt halkı defalarca direndi. Ancak batılı ülkelerin desteği ile Kürt isyanları katliamlarla bastırıldı.
Soykırıma karşı kimliği ve varlığı için mücadele eden Kürt halkı asi, eşkıya, cahil gibi olumsuz sıfatlarla adlandırıldı. Kürt halkına yönelik yapılan tüm katliamlara, zorla göçertme ve asimilasyon politikalarına karşı batılı ülkeler üç maymunları oynadılar.
Kürt halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, soykırım kıskacında yok edilme noktasına getirilen Kürt halkının kaderini değiştirdi. Düşünceleri ve önderlik karizması ile yok edilmek istenen bir halka umut oldu. Kürt halkının yeniden ayağa kalkmasını, öz güvenini kazanmasını, özgür geleceği için mücadele etmesini ve başarıya kilitlenmesini sağladı. Soykırım kıskacına alınarak bitirilmak istenen bir halkı, özgürlük arayışında olan tüm güçlere umut ve güç veren bir halk konumuna getirdi. Önder Apo Lozan antlaşması ile planlanan Kürt soykırım planını bozduğu için uluslararası komplocu güçlerin boy hedefi oldu.
Kürt halkı bu yüzyıl içinde soykırıma karşı varlığını korumak amacıyla mücadele ettiği için sömürgeci Türk devleti tarafından asi ve eşkıya olarak her türlü kötülüğe reva görüldüğü gibi, şimdi de Önder Apo’nun şahsında modernitenin moda deyimi ile terörist ilan edilerek her türlü haksız, hukuksuz, insanlık dışı muameleye tabi tutulmaktadır.
Nasıl ki Türkiye’de Kürt halkı her türlü hak ve hukuktan mahrum ise ve her talebi terörize ediliyorsa, Önder Apo da İmralı’da ulusal ve uluslararası her türlü hukuktan mahrum, 25 yıldan beri tamamen devletin keyfi politikaları altında bitirilmek istenmektedir. Yaklaşık üç yıldan beri kendisinden hiçbir bilgi alınamıyor. Yaşamı ve sağlığı konusunda büyük endişe var. Dünyada bir diğer benzeri olmayan bu durum karşısında ise ilgili uluslararası kurumlar sessiz.
İmralı soykırım sistemi, Kürt soykırım sisteminin bir sonucudur. Bu durumdan Kürt soykırım politikalarının temelini atan ve yüz yıldan beri Türk devletine her türlü desteği veren ilgili batılı ülkeler doğrudan sorumludur. Batılı ülkelerin desteği olmadan, Türk devletinin Kürt inkar ve imha politikalarını sürdürmesi mümkün değildir.
Gelinen bu aşamada tekçi inkarcı devlet sistemi artık büyük bir kriz ve çöküş sürecindedir. Devletin Kürdistan Özgürlük Mücadelesine karşı yürüttüğü çökertme planının kendisi çökmüştür. Türkiye bir mafya ve çete devleti haline gelmiş, her geçen gün ekonomik, siyasi ve toplumsal olarak daha çok dibe vurmaktadır. Bu tablo net olarak faşist devlet sisteminin çöküş tablosudur.
Türk devlet faşizminin içinde bulunduğu ağır kriz durumu, gerillanın tarihi direnişi ile devletin tekniğe dayalı askeri konseptinin başarısız bırakılmasının sistemde yarattığı psikolojik- moral çöküş, İmralı soykırım sisteminin yıkılmasının zamanının geldiğini gösteriyor.
Dostların başlattığı “Önder Apo’ya özgürlük, Kürt sorununa çözüm” hamlesinin güçlü bir şekilde geliştirilmesi ile bu süreçte İmralı tecridinin kırılması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasının koşulları vardır.
Zindanlarda özgürlük tutsaklarının geliştirdiği dönüşümlü açlık grevleri, tutuklu ve şehit analarının öncülüğünde geliştirilen “adalet nöbetleri”, Kürdistan ve yurt dışında tüm çalışmaların Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde planlanıp yürütülmesi, mutlaka sonuç almanın koşullarını bize sunuyor.
Kürdistan Özgürlük Mücadelesi olarak tüm bileşenlerimiz ile Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde tek hedefe odaklandık. Avrupa’da yaşayan halkımız ve dostlarımız olarak Kürt soykırım politikalarının planlandığı ve günümüze kadar sürdürüldüğü yer olan Avrupa’da tarihi bir görev ile yüz yüzeyiz. Günümüzde Kürt soykırım politikalarının merkezi olarak oluşturulan İmralı sisteminin yıkılması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde Kürt sorununun çözümü için Avrupa’da mücadelemizi sonuç alıcı bir şekilde geliştirmeliyiz.
Bunun için 17 Şubat günü Köln’de “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” sloganı ile yapılacak olan yürüyüş ve miting oldukça önemlidir. Köln yürüyüşü, Önderliğin özgürlüğü için gerillanın geliştirdiği zafer hamlesine, toplumsal alanda verilen en güçlü yanıt olmalıdır.
Köln yürüyüşüne en güçlü katılım ile, Önder Apo’nun şahsında halkımıza yapılan tüm haksızlıklara ve hakaretlere karşı “Êdî bese” demeli, ilgili tüm güçlere ve kurumlara sesimizi ve tutumumuzu etkili bir şekilde iletmeliyiz.
Bu temelde Avrupa’da yaşayan tüm halkımızı ve dostlarımızı seferberlik ruhu ile, fiziki olarak özgür Önderlik ile buluşma sürecinin heyecanı ile, 17 Şubat günü Köln’de buluşmaya çağırıyoruz. Halkımız ve dostlarımız 17 Şubat günü sel gibi Köln’e akarak tarih yazmalıdır.”