GÖRÜNTÜLÜ

Strasbourg’da “Barış ve Demokratik Toplum” Çağrısı tartışıldı

Fransa’nın Strasbourg kentinde, Önder Apo’nun “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında “toplumsal cinsiyetçilik” başlığı altında kadın hareketlerine gönderdiği mesaj üzerine bir panel düzenlendi.

STRASBOURG HALK TOPLANTISI

Zîn Kadın Komünü tarafından Strasbourg Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde organize edilen etkinliğe, Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) üyesi Songül Ömürcan konuşmacı olarak katıldı.


“KADININ ÖZGÜR OLMADIĞI YERDE GERÇEK ÖZGÜRLÜK MÜMKÜN DEĞİL”

Panel, kadın özgürleşmesi ve Kürdistan devrim mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından söz alan Songül Ömürcan, Önder Apo’nun 8 Mart’a dair mesajını değerlendirdi. Önder Apo’nun mesajındaki her cümlenin bir “manifesto” niteliğinde olduğunu vurgulayan Songül Ömürcan, “Önder Apo, kadının kölelik zincirlerinin kırılmadığı bir dünyada gerçek özgürlüğün mümkün olamayacağını bir kez daha ortaya koyuyor” dedi. Bu mesajın, kadınların mücadelesini güçlendiren stratejik bir perspektif içerdiğini belirten Songül Ömürcan, aynı zamanda Önder Apo’nun “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının da savaşlardan en çok etkilenen kesim olan kadınlar için bir çözüm arayışı sunduğunu ifade etti.

Songül Ömürcan, “Önder Apo’nun uzattığı barış elinin Türk devleti tarafından karşılık bulması halinde, hem toplum hem de devlet açısından büyük bir dönüşüm fırsatı yakalanacaktır. Kürt halkının temel talebi kendi dili, kültürü ve haklarıyla eşitlik içinde yaşamaktır. Bu çağrının doğru anlaşılması ve somut adımlarla desteklenmesi barış sürecini kalıcı kılabilir” diyerek, tüm kesimlere çağrının önemini sahiplenme çağrısında bulundu.

JİNEOLOJİ VE TOPLUMSAL CİNSİYETÇİLİK

Panelde ikinci bölümde, “toplumsal cinsiyetçilik” konusu Jineoloji perspektifinden ele alındı. Songül Ömürcan, Jineolojinin kadın özgürlüğü ile toplumsal özgürlüğü birbirinden ayrı düşünmediğini belirterek, patriarkal sistemin kadını ve erkeği nasıl köleleştirdiğine dair kapsamlı bir değerlendirme sundu. “Kadın, erkeğe hizmet ve itaatle tanımlanırken, erkeklik de boyun eğmiş kadınlık ve hegemonik erkeklik üzerinden kendini inşa ediyor,” diyen Ömürcan, bu durumun yalnızca biyolojik farklılıklardan değil, toplumsal inşa süreçlerinden kaynaklandığını vurguladı.

“Patriyarkal sistem, din, devlet, felsefe ve sanat gibi mekanizmalarla beslendiği için kadın köleliğini ideolojik olarak aileden başlayarak tüm kurumlarda pekiştiriyor. Ancak bu, yalnızca kadının köleliği anlamına gelmiyor; aynı zamanda erkeği ve toplumu da köleleştiriyor,” şeklinde konuşan Songül Ömürcan, jineolojinin bu noktada farklı bir yaklaşım sunduğunu söyledi.

“TEK BİR CİNSİN DEĞİL, TÜM İNSANLIĞIN ÖZGÜRLÜĞÜ”

Songül Ömürcan, bazı özgürlükçü hareketlerin soruna kapitalist modernitenin sınırları içinde “kadın sorunu” olarak yaklaştığını ve bunun iktidarın bir cinsin elinden alınıp diğerine devredilmesi gibi eksik çözümler önerdiğini ifade etti. Jineolojinin ise kadın, erkek, doğa ve tüm insanlığın özgürlüğünü bir bütün olarak ele aldığını belirtti: “Jineoloji, tek bir cinsin, rengin veya ırkın özgürlüğünü değil; kadın, erkek, doğa ve tüm insanlığı kapsayan toplumsal eşitliği esas alır. Ahlaki-politik bir toplumu savunur; bu toplum, eril zihniyetten arınmış, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, ekolojist ve demokratik bir yaşamı temsil eder.”

Bu yaklaşımla, farklılıkların özgür ve eşit bir birlikteliğine dayalı sosyalist bir toplumun inşa edilebileceğini kaydeden Songül Ömürcan, Önder Apo’nun geliştirdiği demokratik konfederalizm paradigmasının da bu anlayışın kurumsallaşmasında önemli bir rehber olduğunu söyledi.

 “ÇAĞRIYI SAHİPLENELİM”

Panel, katılımcıların soru-cevapları ve tartışmalarıyla sürdü. Katılımcılar, Önder Apo’nun “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının önemini vurgulayarak, özellikle kadınların barış sürecinde aktif rol almalarının gerekliliğine dikkat çekti. Jineolojinin, bu aktif katılım ve toplumsal dönüşüm mücadelesinde yol gösterici bir rehber olabileceği ortak görüşü dile getirildi.

Panel, Önder Apo’nun 8 Mart mesajının tarihsel önemine ve “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına güçlü bir sahiplenme ve destekle sona erdi. Kadın özgürlük mücadelesinin, toplumsal cinsiyetçiliği aşarak demokratik ve eşitlikçi bir yaşamı inşa etme hedefinin altı çizildi.