Avrupalılar neden TTIP’ye karşı?

Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP), Barack Obama’nın bugün Almanya’ya yapacağı ziyaretle yeniden gündemde.

Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP), Barack Obama’nın bugün Almanya’ya yapacağı ziyaretle yeniden gündemde.

Obama’nın gelişi öncesinde on binlerce kişinin protesto ettiği TTIP’ye Almanya’da destek verenlerin oranı yüzde 20’leri bile bulmazken, gizli müzakere edilen anlaşmanın birçok başlığı protestocuları endişelendiriyor.

İŞ MAHKEMELERİ YERİNE ÖZEL MAHKEMELER

AB ülkelerinde üzerinde en çok tartışma yürütülen konulardan biri Yatırımcı-Devlet Anlaşmazlıkları Çözümü (ISDS) adlı sistem. Bu sistemle, yabancı şirketler veya yatırımcılar iş yaptıkları ülkelerin egemen devletleriyle eşit statüde kabul ediliyor ve ulusal mahkemeler dışında özel iş mahkemelerinde dava açabilecek.

Bu mahkemelerin özel statüsü nedeniyle aynı zamanda şeffaflıktan uzak, rüşvete açık geçmişleri nedeniyle devletlere büyük zarar verdirecek kararlar almalarndan endişe ediliyor.

STANDARTLARIN GEVŞETİLMESİ ENDİŞESİ

AB ülkelerinde TTIP’ye karşı çekincelerden bir diğer ise, birlik standartlarının daha liberal olan ABD standartlarına doğru evrilmesi. TTIP’nin kabul edilmesi halinde AB veya ABD’nin bugüne kadar kendi kurumlarıyla belirlediği standartlar, ileriki dönemde şirketlerin de dahil olacağı kurullarca belirlenecek.

TTIP karşıtları, şirketlerin de içerisinde olacağı kurulların ‘en başından itibaren etkilenmelere maruz kalacağı’ görüşünü savunurken, özellikle tarım ürünlerine dair standartların yok edileceğinden endişe ediyorlar. Bu durumda başta sağlık ve çevre alanlarındaki standartların gevşetilmesinden korkuluyor.

ABD’DE GÜÇLENEN BİR SEKTÖR AB’DE ZAYIFLAYACAK

TTIP taraftarlarının savunduğu en önemli noktalar tam tersine karşıtlarını endişelendiriyor. Bunlardan biri de, iki kıta arasındaki gümrüklerin kalkmasıyla birlikte AB’nin herhangi bir ülkesindeki başarılı bir sektörün ABD’yle ticaret sayesinde daha da güçlenecek olması. Veya bunun tam tersi olacak.

Ancak bir sektörün ABD’de güçlenmesi, aynı sektörün AB’de zayıflaması ve o sektördeki çalışanları işsiz bırakması anlamına geliyor. Bu da, örneğin ABD’deki bazı sektörlerin bir yerde güç kazanıp iş imkanı yaratırken, AB’deki rakiplerinin Pazar kaybını ve de büyük toplum katmanlarını işsizlik ve yoksulluğa sürüklemesini beraberinde getirecek.

TTIP karşıtları, müzakerelerde bu soruna daha fazla eğinilmesini ve zenginliklerin farklı toplum katmanları arasında daha iyi paylaşılmasına odaklanılmasını talep ediyorlar.

MÜZAKERELERİN GİZLİLİĞİ ‘ŞEFFAFLIĞI’ YOK EDİYOR

TTIP’ye yönelik en ağır eleştirilerden biri ise müzakerelerin oldukça gizli bir şekilde yürütülmesi ve parlamenterlerin dahi müzakere metinlerini sadece pasajlar halinde görebilmeleri. Ayrıca bu pasajlar hakkında kamuoyu önünde konuşmakta yasak.

Bu durumda TTIP müzakereleri bittiğinde parlamenterler sadece müzakere taslağına ‘evet’ ya da ‘hayır’ demek zorunda bırakılacak. TTIP karşıtları, müzakerelerin farklı bölümlerinin ayrı ayrı yapılmasını ve bu sayede birbirinden farklı konularda ayrı ayrı karar verilebilmesini istiyor.