Dünyanın kurtarıcısı Mehdi inancına atıfta bulunulan Tahran’daki Cuma hutbesinde, geçici Hatip Kaşani; “Tarih boyunca bazıları Hz. İsa olduklarını iddia etmişlerdir. İslam dünyasında da bazı yalancılar aynı doğrultuda bir yol izlemiştir. Örneğin Abbasiler döneminde ve hatta Şiiler arasında bu tür olaylar yaşanmıştır. Emperyalizm ve Sömürgecilik uşağı Bahailik’in merkezini Filistin’de kurmayı amaçlamışlardı, ancak bunu yapamadılar” dedi.

Cuma İmamının hutbesinde Bahaileri sapkın ve kökü İsrail’de olarak tanımlaması İran’ın Bahai toplumuna yönelik baskı ve sindirme politikalarının yeniden şiddetleneceği endişesi yarattı. Bir çok siyasi konuda din düşmanlığı ve müşrik ithamı ile karşı karşıya kalan Bahailere, Kaşani; “Sapkın Bahailik inancının kökü İsrail’deydi. Bu fırka o kadar kötülükler ve şirretliklerle özdeşleşmişti ki “Bab” İmam-i Zaman olduğunu ileri sürmüştü. Onun ardından Abd’ul Baha da peygamber olduğunu iddia etmişti. Bahailerden bir kadın bile halka yaptığı konuşmada, Kur’an ayetleri zamanının dolduğunu ve bundan sonra tesettürün gerekli olmadığını söylemişti. Eğer bu gibi çirkin bir kesim varlığını böyle göstermek isterse hangi ülke veya hangi anayasa düşmanın ülkede bulunmasına izin verir” dedi.

İran Rejimi tarafından müşrik olarak görülen Bahailerin ibadetleri engelleniyor ve mezarları yıkılıyor. İran’dan kaçış ve ilticalarda Bahailer yüzdelik açısından ikinci sırada bulunuyor.