‘Erdoğan kadar Avrupa da suçlu’

Saray diktatörlüğünün dokunulmazlık darbesine yönelik Alman basınında yapılan yorumlarda Erdoğan’ın tek adamlık projesine dikkat çekilirken, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin tutumuna sert eleştiriler getirildi.

‘ERDOĞAN’IN YANINDA SADECE BAŞINI SALLAYAN CÜCELER KALDI’

Die Zeit gazetesinin online sitesinde yazan Michael Thumann, Erdoğan’ın etrafında ‘eski AKP büyüklerinin gitmesiyle sadece başını sallayan cücelerin’ kaldığı yorumunu yaparken, “Erdoğan, hızlı adımlarla Türkiye’yi bir tek adam otokrasisine dönüştürüyor” dedi. Thumann, Erdoğan’ın kurduğu sistemin bozukluğuna dikkat çekerken, bir daha seçilememesi durumunda sistemin çökeceğini söyledi.

‘ERDOĞAN DEMOKRASİ İÇİN BÜYÜK TEHLİKE’

Neue Osnabrücker Zeitung’da yazan Uwe Westdörp, Erdoğan’ın ‘Türkiye’deki demokrasi için ciddi bir tehlike’ olduğu yorumu yaptığı yazısında, bunun toplum için acılı olduğunu yazdı. Erdoğan’ın otokratik hayallerinin Avrupa Birliği (AB) için de büyük bir problem olduğunu belirten Westdörp, Türkiye için ‘henüz herşeyin bitmiş sayılmayacağını’ savundu.

Westdörp, bunun için Avrupa’nın ve Batılı diğer ülkelerin parlamentarizmin düşüşüne ve insan hakları ihlallerine karşı sessiz kalmaması gerektiğini yazdı.

‘ERDOĞAN’IN RUH HALİNE ENDEKSLİ BİR TEK ADAM DEVLETİ’

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yazan tanınmış Orta Doğu muhabiri Rainer Herrmann, Türkiye’nin ‘Erdoğan’ın ruh haline endeksli bir Tek Adam Devleti’ olmaya gittiği yorumunu yaptı. ‘Yeni Türkiye’nin ne daha demokratik ne de özgürlükçü olmayacağının altını çizen Herrmann, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin (AB) mülteci politikası için ‘partneri’ olamayacağını vurguladı.

‘AVRUPA ERDOĞAN’A TAVİZ VERMEMELİ’

Welt Online’da yazan Silke Mülherr ise, son oylamalarla birlikte parlamentonun tartışma ve kontrol mekanizması rolünün kaldırıldığını yazdığı yorumunda, “Erdoğan tam da bunu istiyor: İşine karışma yok, eleştiri yok, iktidarını paylaşma yok” dedi. “Avrupa Erdoğan’a taviz vermemeli” diyen Mülherr, Avrupa ülkelerinin politikalarıyla var olan güvenilirliklerini yitirdiklerini yazdı.

Mülherr, “Eğer Avrupalılar az da olsa güvenilirliklerini korumak istiyorlarsa bu geri duruşlarını terk etmeliler” diye eleştirdi.

‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİYLE KÜRT SORUNUNA BARIŞÇIL ÇÖZÜM YOK’

Almanya’nın en büyük bölgesel gazetelerinden Westdeutsche Allgemeine Zeitung (WAZ) yazarı Veronika Hartmann ise, anayasada yapılan bu değişikliklerle artık Kürt sorununa barışçıl çözüm olamayacağının altını çizdi. HDP’li siyasetçilerin Türkiye’de gazetecileri ve muhalif politikacılara yönelik cadı avının mümkün olduğu ‘Terörle Mücadele Yasası’yla karşı karşıya kalacaklarını yazan Hartmann, tüm bunlara karşı Avrupa’nın ‘güçsüz’ kaldığını vurguladı.

AB’nin güçsüzlüğünün sebebinin Türkiye’yle yapılan mülteci anlaşması olduğunu dile getiren Hartmann, Merkel’in Pazartesi günü Erdoğan’la yapacağı görüşmenin oldukça zor geçeceğini de savundu.

‘AB KENDİSİNİ SUÇLU KONUMUNA DÜŞÜRDÜ’

Dokunulmazlıkların parlamenter bürokrasinin önemsiz öğeleri olmadığını yazan Spiegel Online yazarı Stefan Kuzmany, Türkiye’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ‘diktatörlük yolunda ilerlediği’ yorumunda bulundu.

Erdoğan’ın olduğu bir Türkiye’de ‘siyasi yakınlaşmayla dönüşüm’ sağlanmasının mümkün olmadığının altını çizen Kuzmany, Türk Meclisi’nin kendi kendisinin gücünü elinden aldığını yazdı. Kuzmany, Avrupa’nın da Erdoğan’a sessiz kalan tavrıyla suçlu konumuna düştüğünü vurguladı.