İsveç’in yeni iltica politikası utanç verici

Görüşlerine başvurduğumuz Çevre Partisi Yeşiller ve Sol Parti milletvekilleri, İsveç Hükümeti’nin yeni iltica politikasının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtti.

Vekiller, hükümetin diğer sağ partiler ve ırkçı partiyle birlikte iltica hakkını ortadan kaldıran yasaları parlamentodan geçirmesini utanç verici olarak niteledi.

Geçtiğimiz yıl Suriye’den gelen ilticacılara kapılarını açan ve diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha insancıl bir tutum takınan İsveç Hükümeti,  önceki gün iltica hakkını önemli ölçüde sınırlayan bir yasa tasarısını parlamentodan geçirdi.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Çevre Partisi Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümetinin önerisiyle parlamento gündemine getirilen yasa tasarısına ana muhalefet partisi Moderat Parti’nin yanı sıra Liberal Parti, Hıristiyan Demokratlar ile yabancı düşmanı ve ırkçı İsveç Demokratları destek verdi. Sol Parti ve Merkez Parti’nin karşı çıktığı yasa tasarısı 45 hayır oyuna karşı 245 oyla kabul edildi.

Hükümet ortağı Çevre Partisi Yeşiller’in dört milletvekli; Carl Schlyter, Jabar Amin, Valter Mutt, Annika Lillemets ve Libaral Parti Milletvekili Birgitta Olhsson, partilerinin aldığı grup kararına uymayarak hayır oyu kullandı.

Liberal Parti, Ohlsson’un parti kararına uymayarak hayır oyu kullanmasını talihsizlik olarak nitelerken Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Kaplan ve Başbakan Yardımcısı ve Çevre Bakanı Åsa Romson’un istifaya zorlanmalarıyla krize giren Çevre Partisi Yeşiller yöneticileri suskun kalmayı tercih etti.

YENİ YASA ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI

Yasa tasarısına karşı çıkan Çevre Partisi milletvekillleri ile Sol Parti milletvekillerinden bazılarına neden hayır oyu kullandıkları sorusunu yönelttik.

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Valter Mutt, yasanın ilticacıların haklarını düzenleyen Birleşmiş Milletlerinin sözleşmelerine, Avrupa Birliği sözleşmesine aykırı olduğunu ve hükümetin İsveç Barolar Birliği, Uluslararası Af Örgütü, Kızıl Haç, Çocuk Esirgeme Kurumu ve diğer sivil toplum örgütlerinin eleştirilerini ve görüşlerini dikkate almadığını belirtti.

İsveç’in altına imza attığı uluslararası sözleşmelere aykırı davranamayacağının altını çizen Mutt, parti kararına uymadığı için ihraç edilme kaygısı taşıyıp taşımadığı sorumuzu ise şu sözlerle yanıtladı: “Bunu önümüzdeki günlerde birlikte göreceğiz. Demokratik ülkelerde parlamentodaki tüm milletvekillerinin kendilerini seçen halka karşı kişisel sorumlulukları var. Benim iktidar ortağı olduğumuz için sadece hükümete karşı değil, partinin programı, parti kongresinin aldığı kararlara karşı da sorumluluğum var. Bu nedenle de yasa tasarısına evet oyu kullanmam mümkün değildi.”

48 SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ YASAYA KARŞI ÇIKTI

Carl Schlyter ise, neden parti çizgisine aykırı davrandığı sorumuzu “Hayır, ben parti çizgisine uygun oy kullandım. Biz, seçimlerde partimizin seçim bildirgesinde ilticacıların haklarının kısıtlanmasını kabul etmeyeceğimizi belirttik. Ben uluslararası hukuk kurallarını gözeterek oy kullandım. Hükümetin görüşlerine başvurduğu 48 sivil toplum örgütü yasa tasarısına çok ciddi eleştiriler yöneltti. Uzmanlar da aynı düşüncede olduğunu söyledi. Biz, onların seslerine kulak vermeliyiz. Bizim uluslararası sözleşmelere saygı göstermemiz ve ilticacıların haklarını korumamız gerekir. Bundan dolayı da partimin çizgisine uygun davranarak hayır oyu kullandım” diyerek yanıtladı.

YASA GEREKSİZ, KÖTÜ VE ACIMASIZ

Annika Lillemets, yasa tasarısının ‘gereksiz’, ‘kötü’ ve ‘acımasız’ olduğunu, aile birleşimlerini engelleyerek aileleri parçaladığını belirttikten sonra “Yasa uluslararası anlaşmalara aykırı. Biz çocuk hakları sözleşmesinin altına imza attık. Bu nedenle de bu yasaya evet oyu veremezdim” dedi.

Sol Parti Milletvekilleri ise, partilerinin yasa tasarısına karşı çıkmalarından hoşnutluk duyuyor ve Sosyal Demokrat İşçi Partisi milletvekillerinin parti sopasına boyun eğip yasaya evet oyu vermelerinin üzücü olduğunu söyledi.

YASAYA EVET OYU VEREN MİLLETVEKİLLERİ VE İSVEÇ HALKI UTANÇ DUYMALI

Malmö ilinden milletvekili seçilen Daniel Sestrajcic, parlamentonun inanılması güç bir karar aldığını ve bu karardan yasaya evet oyu veren milletvekillerinin yanı sıra tüm İsveç halkının utanması gerektiğini söyledi.

Parlamentoda yasaya evet oyu kullanan milletvekillerinin insanların yaşamlarıyla oynadıklarının, aileleri parçaladıkların farkında olmaları gerektiğini söyleyen Sestrajcic, “İsveç zengin bir ülke, adil ve  hümanist bir iltica politikası uygulayabilir. Ama Sosyal Demokrat ve Yeşiller içindeki ilerici milletvekillerinin koltuklarını sağlama almak için yasa tasarısını desteklemeleri çok üzücü. Partimin hayır oyu kullanma kararı almasından onur duyuyorum. Parlamento’de bir tek Sol Parti milletvekillerinin tamamı yasa tasarısına karşı oy kullandı” dedi.

IRKÇI PARTİNİN İLTİCA POLİTİKASINI KABUL ETTİLER

Sestrajcic, hükümetin bu yasanın parlamentodan geçmesi için neden bu kadar ısrarcı davrandığı sorumuza da, hükümetin ilticacılara karşı olan kamuoyunun tepkisinden korktuğunu belirttikten sonra şunları kaydetti: “Moderat ve Hristiyan Demokrat partiler, şimdi yabancı düşmanı ve ırkçı İsveç Demokratları’nın iltica politikasını kendi politikaları haline getirdiler. Hükümet bu partilerin güçlenmesinden korkuyor. Ama hükümet onlara boyun eğerek onları engelleyemeyeceğini bilmesi gerekir. Yeni yasa 3 yıl geçerli olacak ama çok yakında bu güçlerin yasaların devamlı uygulanmasını istediklerini görebiliriz. Hükümetin onların baskılarına boyun eğme yerine iltica hakkının kısıtlanmasına karşı çıkması ve halkı mobilize etmesi gerekirdi. Ama onlar için insancıl bir iltica politikası uygulamak yerine hükümette kalmak çok daha önemli.”

İSVEÇ’TEKİ EN MUTSUZ GÜNÜMDÜ

Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, tasarının parlamentodan geçmesini utanç verici olarak tanımladıktan sonra duygu ve düşüncelerini şu cümlelerle dile getirdi: “Yasa tasarısının parlamentodan geçtiği gün İsveç’teki yaşadığım en mutsuz günümdü. Ben savaştan kaçan kadın ve çocukları düşündüm. Suriye’ye komşu ülkelerdeki çadırlarda veya sokaklarda yaşamak zorunda kalıyor, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlar. Avrupa’ya önce erkekler geliyor ve daha sonra eş ve çocuklarını getirmeye çalışıyor. Parlamentodan çıkan bu yasa eş ve çocukların gelmelerini önemli ölçüde engelliyor. Kendini feminist olarak tanımlayan İsveç Hükümeti adım adım kendi belirlediği vizyonlara ve altına imza attığı uluslararası sözleşmelere aykırı yasalar çıkarıyor. Tasarıyı destekleyen partilerden sadece 5 milletvekili hayır oyu kullandı. O partilerde yabancı kökenli milletvekilleri de var. Sosyal Demokratların enaz 10 yabancı kökenli milletvekili var. Onlardan tasarıya tutum almalarını ve hayır oyu kullanmalarını beklerdik.”

İLTİCACILARIN YENİ BİR YAŞAM KURMA UMUTLARI YOK EDİLİYOR

Sol Parti Milletvekili Daniel Riazat, hükümetin diğer sağ partiler ve ırkçı parti İsveç Demokratları’yla birlikte iltica hakkını kısıtlamak için ittifak yapmalarını “korkunç” bir gelişme olarak değerlendirdi.

Yeni yasaların aileleri parçalayacağını ve oturma izinlerinin 3 yıl geçici olmasının ilticacıların topluma entegre olmalarını zorlaştıracağını belirten Riazat, “İlticacıların burada yeni bir yaşam kurma umutları yok ediliyor. İsveç’in Avrupa’nın en sert iltica politikasını uygulaması korkunç bir gelişme” dedi.

Hükümet, yeni yasayla iltica haklarını Avrupa Birliği üyelerinin uyguladığı politikanın asgari düzeyine indirdiğini söylüyor. 68 bin imza toplayarak yasaya karşı çıkan İlticacı Grupların Ulusal Konseyi (FARR) Başkanı Sanna Vestin, yasa parlamentoda onaylanırken parlamento önünde yapılan gösteride,  Hükümetin yeni yasanın iltica hakkını Avrupa Birliği’nde asgari düzeye getirdiğini söylemesinin gerçek olmadığını, yasanın diğer ülkelerin gerisinde olduğunu ve aile birleşmelerinin engellenmesinin ilticacıların yakınlarının yaşamlarını tehlikeye attığını söyledi.

SINIRLARDA DENETİM ARTTIRILACAK

İsveç’e ilticacı akımını önlemek için sınırlarda denetimi arttırıyor; otobüs, tren, gemi gibi kollektif ulaşım araçlarında kimlik kontrolleri yapılacak. Sınır kontrollerini aşmayı başaran ilticacılara sürekli oturma izni değil 3 yıl geçici oturma izni verilecek. Bu sürenin sonunda ilticacıların durumu yeniden ele alınacak. Savaş bölgesinden gelenlerin oturma izinleri 13 ay daha uzatılacak. Diğer mülteciler ise geldikleri ülkelere iade edilecek.

AİLE BİRLEŞİMİ ENGELLENİYOR

Yasa ilticacıların eş ve çocuklarını yanlarına getirmelerini önemli ölçüde engelliyor ve pratikte imkansız hale getiriyor.  Aile birleşimi için ilticacıların kendi kendini geçindirmeleri ve uygun bir konuta sahip olmaları şartı getiriyor. İşşsizliğin ortalama % 7 olduğu İsveç’de yabancılar arasındaki işsizlik % 15 civarında. Konut sıkıntısının yaşadığı İsveç’e yeni gelen ve dil bilmeyen ilticacıların iş ve konut bulmaları ve kendi kendilerini geçindirmeleri neredeyse imkansız.

20 Temmuz gününden itibaren geçerli olacak olan yeni iltica yasası 3 yıl yürürlükte kalacak.

...