14 yaşındaki çocuğa polis işkencesi için soruşturma açılmadı

Bu yıl Sîwereg’te (Siverek) düzenlenen Newroz kutlamasında gözaltına alınıp işkence edilen 14 yaşındaki M.A. savcılığa suç duyurusunda bulunmasına rağmen savcılık hiçbir soruşturma açmadı.

İŞKENCİLERE SORUŞTURMA AÇILMIYOR

Riha’nın (Urfa) Sîwereg (Siverek) ilçesinde, 17 Mart 2024’te düzenlenen Newroz’a katılan 14 yaşındaki M.A. polis memuru E.K. tarafından önce alandan çıkarılmaya çalışıldı. 14 yaşındaki M.A. buna direnince sivillerin giremediği alandaki bir polis otobüsünde dövüldü. Daha sonra polise mukavemetten gözaltına alınan M.A.’ya muayene için götürüldüğü hastanede ise işkence raporu verilmedi. M.A. ve ailesi Avukat Sabri Güngen aracılığıyla polis memuru hakkında suç duyurusunda bulunsa da savcı 5 aydır suç duyurusuna dair herhangi bir soruşturma yürütmedi.

POLİS ARACINDA İŞKENCE

ANF’ye konuşan ÖHD’den Avukat Sabri Güngen olayı şöyle anlatıyor: “17 Mart 2014 tarihinde Sîwereg’te bir Newroz kutlaması gerçekleştirildi. 14 yaşındaki müvekkilimiz M.A. da Newroz kutlamak maksadıyla alanda bulunduğu sırada E.K. isimli polis memuru tarafından alandan çıkarılmaya çalışılıyor. 14 yaşındaki müvekkilim direnince de aynı polis memuru müvekkilimin kendisine mukavemet gösterdiği gerekçesiyle onu yaka paça alandan çıkarıp tartaklıyor ve sivillerin girişinin yasak olduğu bir bölgede bulunan polis aracına götürüyor. Daha sonra polis aracının
etrafında bulunan yaklaşık 7-8 polis müvekkilimi araca soktuktan sonra burada darp ediyor. Hatırlatmakta fayda var, müvekkil 14 yaşında ve onu darp eden polis memuru da kendisinin neredeyse üç katı bir cüsseye sahip. Müvekkilime araçta işkence edildikten sonra burada yaklaşık 40-50 dakika bekletiliyor. Polis daha sonra M.A.’yı kendilerine mukavemet ettikleri gerekçesiyle gözaltına alıp karakola gitmeden önce prosedür gereği hastaneye götürüyorlar. Hastanede darp izine rastlanmadı şeklinde hekim raporu alınıyor. Daha sonrasında da müvekkili karakola götürüp savcının karşısına çıkarıyorlar.”

SAVCILIK HİÇBİR SORUŞTURMA YÜRÜTMÜYOR

Avukat Sabri Güngen M.A.’nın ailesiyle aynı gün kendilerine başvurmasının ardından yeni bir darp raporu aldıklarını ve daha sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını anlatıyor. Savcılıktan gerekli birçok şeyi bu suç duyurusu çerçevesinde talep etseler de beş aydır herhangi bir gelişme olmuyor: “M. A. ailesiyle aynı gün bize başvurmasıyla müvekkilim kendi imkanlarıyla hastaneye giderek yeni bir doktor raporu aldı. Bu rapor öncekinin aksine müvekkilin çeşitli yerlerinde örneğin ensesinde darp izine rastlandığı şekilde düzenlenmiştir. Biz de bu sebeple müvekkile karşı işkence suçu işlendiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunda bulunurken işkence iddiamıza dayanak olan delillerin de titiz bir şekilde toplanması gerektiğini aksi halde delillerin karartılabileceğini ifade ettik. Ancak bugün itibariyle aradan neredeyse beş ay geçmiş olmasına rağmen hiçbir gelişme olmadığını görüyoruz. Dosyada örneğin, darp yoktur şeklinde ilk raporu veren hekim hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini söyledik. Buna ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı. İkincisi, nezarethane kamera kayıtlarının da istenmesi talebinde bulunduk. Hastanedeki kayıtlarının alınması talebinde bulunduk. Yine emniyet müdürlüğündeki kamera kayıtlarının alınması talebinde bulunduk. Müvekkilin işkence gördüğüne yönelik görgü tanığı olan birkaç kişinin ifadelerinin de alınması talebinde bulunduk. Aradan aylar geçmesine rağmen bu taliplerimizin hiçbirinin karşılanmadığını görüyoruz. Bu anlamda bizce savcılık üzerine düşen yükümlülüğü
yerine getirmemekte ısrar etmektedir.

DELİLLLERİN KARARTILMASI TEHLİKESİ VAR

Savcılığın soruşturmayı yürütmemesinin delilleri kararttığını da söyleyen Avukat Güngen bunun bir cezasızlığa sebebiyet vereceğinin altını çiziyor: “Müvekkilim gözaltına alındıktan sonra hastane bahçesinde, Doblo marka bir aracın içerisinde ayrıca bir sivil polis memuru tarafından hem hakarete uğramış hem de kafasına bir yumruk darbesi almıştır. Biz bu polis memurunun tespit edilerek cezalandırılması için öncelikle hastanedeki kamera kayıtlarını istedik. Bu kamera kayıtları sayesinde bu polis memurunun tespiti mümkün olacaktı. Ancak dediğim gibi aradan aylar geçmiş olması sebebiyle bu kamera kayıtları bir şekilde imha edilme ihtimaliyle karşı karşıya. Çünkü güvenlik kameraları belli süreler içinde arşivlenebilmektedir. Onun dışında daha fazla geriye gidememekte ve kendini imha etmektedir. Bu durumda bizim işkence veya darp iddiamıza ilişkin en büyük delilerimizden birinin kararma ihtimali veya kasti bir şekilde karartılma ihtimali var. Belki de kararmış durumdadır.
Dolayısıyla savcılığın herhangi bir araştırma, soruşturma yapmadan süreci uzatması delillerin kararmasına sebebiyet vermektedir. Bizce bu durum aslında kasti bir şekilde yapılmakta. Bu da bize aslında işkence faillerinin yani kolluğun devlet tarafından koruma altına alınmaya çalışıldığını ve bu şekilde bir cezasızlıkla sonuçlandırılmaya çalışıldığını ifade etmektedir.”

YASAL BAŞVURU HAKKI ENGELLENİYOR

Bu durumun etkili soruşturma yükümlülüğü ve başvurma hakkının da ihlali anlamına gelmekte olduğunu vurgulayan Avukat Güngen şunları ifade ediyor: “Müvekkilim kendi cüssesinden yaklaşık üç kat daha büyüklüğünde bir polis memuru tarafından 7-8 polis memurunun gözü önünde araçta defalarca yumruklarla, tekmelerle darp edilip ağzı alınmayacak şekilde hakaretlere maruz kaldı. Bu da elbette 14 yaşındaki bir çocuğun gelecekteki yaşama açısından travmatik sonuçlar yaratacaktır. Bu durum pedagojik açıdan da vahim bir durumdur. Dolayısıyla buna sebebiyet veren kişilerin
tespit edilerek cezalandırılması için savcılığın ayrıca bir hassasiyet göstermesi
gerekmektedir.
Burada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS)13’üncü maddesinde hüküm altına alınan etkili başvuru hakkını da ihlal edildiği açık ve nettir. Bu sözleşmeye göre herkes uğramış olduğu hak ihlallerine karşı ulusal bir makama, etkili bir biçimde başvuru yapma hakkına sahiptir. Ancak müvekkilimizin bu hakkı elinden alınmış bu hakkını kullanmasına izin verilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın temel hak ve hürriyetlerinin korunması sanımda 40’ıncı maddesinde de uğramış olduğu hak ihlallerine karşı yetkili makama geciktirilmeden başvuru imkanının sağlanmasını
isteme hakkı var; ama bu hakkı da bu şekilde ihlal edilmiştir.”