6 aydır tutsak olan Göç İz-Der üyeleri hâkim karşısına çıkıyor

Yapılan ortak bir operasyonda gözaltına alınan Göç İz-Der üyeleri 6 ay sonra tutsak olarak hâkim karşısına çıkarken iddianamede ise derneğin faaliyetleri suç unsuru olarak gösteriliyor.

Göç İzleme Derneği’ne ve eş zamanlı birçok adrese 3 Haziran 2022’de yapılan baskınlarda 23 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 17 kişi tutuklanmış, 6 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken ayrıca 6 kişi hakkında da arama kararı verilmişti.

Bu kapsamdaki dava ise 13,14 ve 15 Aralık’ta görülmeye başlanacak. Davaya dair ANF’nin sorularını yanıtlayan avukat Ahmet Baran Çelik iddianame ve suçlamalar hakkında şunları söylüyor: “ilk olarak Göç İzleme Derneği’nin kendi alanında ürettiği kitaplar, raporlar hakkında yasak ve toplatma kararı alınmıştı. Aynı zamanda Sabah, Hürriyet, Yeni Şafak gazeteleri olmak üzere A haber ve diğer tüm merkez ve yerel medya organlarına servis edilen yanlış bilgilerle karalama kampanyaları yapıldı. Bu iddialarda Göç izleme Derneği’nin yurt dışı kuruluşlarından projeler kapsamında fon alıp, bu paraların örgüte ve örgüt mensuplarına aktardığı şeklindeydi. Bunun da hazırlanan Masak Raporu ile ortaya çıktığı iddia edildi.”

İDDİANAMEDE BİLE SUÇ OLARAK TANIMLANMAMIŞ

Masak Raporu’nun suç olarak isnat edilecek herhangi bir bilgi vermekten uzak olduğunu söyleyen Avukat Çelik: “Bu raporda toplamda 29 para transferine yer veriliyor. Bu transferlerin hiçbiri için yasadışı olduğu iddiası bile yok. Yapılan para transferlerinin tamamı; eğitim, sunum ödemeleri, maaş ödemeleri, konaklama giderleri, matbaa giderleri, rapor tanzim giderleri, hukuki destek giderleri gibi olağan ve yasal giderlerdir. Bütün bu transferler makbuz karşılığında ve hazırlanan projeler içerisinde tanımlanmış giderler aynı zamanda. Tekrar etmek gerekirse hazırlanan iddianamede de bu transferler suç unsuru olarak tanımlanmamış.”

ASIL SUÇLAMA ÇALIŞMALARA YÖNELİK

Avukat Ahmet Baran Çelik asıl suçlamanın ise derneğin yaptığı özellikle sokağa çıkma yasaklarına dair raporları olduğunu ifade ediyor. Çelik, derneğin yasaklanan yayın ve ibarelerini de buna örnek gösteriyor. Çelik ayrıca kamuoyuna da davaya destek çağrısı yapıyor: “Göç İzleme Derneği’nin hedef alınmasının asıl nedeni 90’lı yıllarda yaşanan köy boşaltmaları ile Suriye, Afganistan ve Irak iç savaşlarından kaynaklı yaşanan göçler; tabii ki 2015 - 2016 yılları arasında Kürt illerinde yaşanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin yaptığı çalışmalar, hazırladığı raporlardır. Zaten iddianameye bakıldığında bütün suçlamaların bunlara ilişkin olduğu görülecektir. Yine ilk günden bu yayınlar hakkında yasaklama ve toplatma kararlarının alınmış olması da bunu açıkça göstermektedir.

Örneğin bu yayınlarda yasaklanan ibareler bunu kanıtlıyor: Türkiye’de Yerinden Edilenlere Yönelik Hak Arama Kılavuzun 7. Sayfasında ‘… 90’lı yıllarda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerleri güvenlik gerekçeleri gösterilerek devlet tarafından zorla boşaltılmış ve yakılmıştır…’ ibaresi.

Aynı yayının 9’uncu sayfasındaki: ‘2015 yılının Temmuz ayında yerel güçler ile rejim arasında yeniden başlayan çatışmalar, düşük yoğunluklu iç savaşın en şiddetli safhasına sahne olmuştur…’ ibaresi.

Aynı yayının 20’inci sayfasındaki şu ibare ‘…2015-2016 sürecinde ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda, Kürt vatandaşların yoğun olarak yaşadığı yerlerde sokağa çıkma yasakları ilan edildi ve bundan sonra rejim güçleri ile yerel güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı…’

Tüm bu tutuklamalar görüldüğü gibi derneğin zaten kendi alanında ortaya koyduğu çalışmalara ilişkin. Bu yüzden herkesi bu davaya sahip çıkmaya çağırıyoruz.”