ÖHD uyardı: Açlık grevleri fiilen ölüm orucuna dönüştü

ÖHD: Devlet ve hükümet görevlileri bize engel olmak yerine mahpusların haklı ve meşru talebini yerine getirerek tecridi derhal kaldırmalıdır.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyeleri, Marmara bölgesindeki hapishanelerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevine olan tutsakların durumuna ilişkin hazırladıkları raporu İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde açıkladı. Açlık grevlerinin fiilen ölüm orucuna dönüştüğüne ve mahpusların kritik aşamayı çoktan geçtiğine dikkat çekildiği açıklamada, iktidara yasalara uyması çağrısı yapıldı.

ÖHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyeleri, İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekilli Leyla Güven öncülüğünde Marmara Bölgesindeki Hapishanelerde devam eden süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeki tutsakların durumuna ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleşen basın toplantısı çok sayıda basın mensubu tarafından izlendi.

DEVLET ADIM ATMAK YERİNE YAPTIRIM UYGULUYOR

Toplantıda ilk söz alan ÖHD Eşbaşkanı Avukat Raziye Turgut, 16 Aralık’tan bu yana açlık grevinde olan tutsakların kritik aşamayı çoktan geçtiğine dikkat çekti.

Şubat ve Mart 2019 tarihlerinde her hafta gerçekleştirdikleri görüşmeler çerçevesinde izlem formları oluşturduklarını aktaran Turgut, açlık grevleri konusunda adım atmayan devletin bir de yatırımlar uygulandığına işaret etti. Turgut, “İntihar eylemleri istismar ediliyor” gerekçesiyle devletin hazırladıkları izlem formlarına el koymaya ve avukat görüşlerini sınırlandırmaya çalıştığını belirterek, “Devlet ve hükümet görevlileri bize engel olmak yerine mahpusların haklı ve meşru talebini yerine getirerek tecridi derhal kaldırmalıdır” çağrısında bulundu.

Şubat ve Mart 2019 tarihlerinde yapılan ziyaretlerde bire bir siyasi mahpusların görüşerek elde edilmiş veriler ve gözlemlerinden oluşan rapor, ÖHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Avukat Vedat Ece tarafından okundu.

7 sayfadan oluşan ve Bakırköy, Maltepe, Ümraniye, Silivri, Bandırma, Düzce, Kandıra, Bolu, Tekirdağ, Edirne hapishanelerinde açlık grevindeki mahpuslarla yapılan görüşmelerden yola çıkılarak hazırlanan raporda, genel olarak aşırı bitkinlik, kilo kaybı, mide- karın ve göğüs ağrısı, kabızlık, ishal, eklem ve kemik ağrıları, görmede bulanıklık, kusma, kalp çarpıntısı, el ve ayaklarda uyuşukluk, uyku bozukluğu, ışığa ve sese hassasiyet gibi şikayetlerin kendini gösterdiğini aktarıldı. Hapishanelerde bazı gardiyanların sözlü tacizi ve alay eden yaklaşımına uğrayan açlık grevindeki mahpuslarının hastaneye sevklerinin engellendiğini, ihtiyaçlarının karşılanmadığını ve hapishane idaresi tarafından sürekli zorla müdahale tehditlerine maruz bırakıldıkları belirtildi.

Zorla müdahale tehditlerine yönelik insan hakları hükümlülükleri, tıbbi etik kuralları ve uluslararası sözleşmelerin madde madde hatırlatıldığı raporda, ayrıca açlık grevindeki tutsakların etkinliklerden men, görüş-telefon yasağı, hücre cezası şeklinde keyfi disiplin soruşturmalarına tabii tutulduklarını; Yeni Yaşam ve sol, sosyalist basın yayın organlarının toplatma kararı olmadığı halde verilmediğine işaret edildi. Raporda, bu keyfi uygulamaları kabul etmeyen tutsakların ise işkenceye maruz bırakıldıkları aktarıldı.

Avukat-müvekkil görüşme gizliliği ilkesinin ihlal edildiğinin, bu görüşmelerde ses ve görüntü kayıt sistemi dayatıldığının da aktarıldığı raporun sonuç bölümünde ise şunlar ifade edildi: “Başlangıcından itibaren risk teşkil eden açlık grevleri, kritik aşamayı çoktan geçmiştir. Öte yandan hapishanelerden neredeyse her gün ölüm haberleri gelmektedir.”

Tutsakların tecridi protesto etmek amacıyla düzenledikleri fedai eylemlerin devam ettiği de belirtilen raporda, “Bu anlamda taleplerin karşılanması yaşam hakkının tesisi anlamına gelmektedir. Siyasal iktidarın daha fazla ölüm ve sakatlanmalar yaşanmadan mahpusların haklı ve yasal taleplerini karşılamak için harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi.

‘BİR GÜN BU İŞKENCEDEN YARGILANACAKSINIZ’

Açıklamanın ardından söz alan ÖHD Hapishaneler Komisyonu üyesi Avukat Sinan Zincir, Adalet Bakanlığı’nı kendi hukuku uygulamaya davet etti. İmralı’da yaratılan gri alanın nedeninin Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi kanunlarını uymamasından kaynakladığını hatırlatan Zincir, "Bunca zamandır açlık grevinde olan mahpusların tek bir talebi var; o da devletin kendi Ceza İnfaz Kanunu’ndaki yasa maddeleri uygulamasıdır. Bu yasa maddeleri iktidar ve yöneticiler için bir olanak değildir; kanun onlar için de emredicidir ve bağlayıcıdır. Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Hiçbir uygulayıcı bu hakkı ortadan kaldıramaz. Bu ülkede gençler tecride karşı fedai eylemleri gerçekleştirerek hapishanelerde kendi yaşamına son veriyor” diye konuştu.

Açlık grevleri fiilen ölüm orucuna dönüştüğünü belirten Zincir, her an telafisi imkansız durumlar yaşanabileceğinin uyarısında bulundu. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere İmralı sistemini yönetenleri bir kez daha hukuka uygun davranmaya çağıran Zincir, “Yaptığınız işkencedir ve işkence insanlık suçudur. Hiçbir iktidara, hiçbir güce yaslanmayın, kanun dışı emirleri uygulamayın. Şayet uygulamaya devam ederseniz bir gün bu ülkede demokratik hukuk inşa edildiğinde, bağımsız ve tarafsız mahkemelerin önünde görevinizi kötüye kullandığınız ve işkence suçunu işlediğiniz için yargılanacaksınız” dedi.