“AKP'nin iktidarda kalma bütçesi”

AKP’nin tüm kamu kaynakları gibi 2023 bütçesini de iktidarda kalmak için kullandığını söyleyen HDP’li Rıdvan Turan, bütçenin büyük bir kısmının yine halktan alınan dolaylı vergilerden oluştuğunu da ifade ediyor.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda, 26 Ekim Çarşamba günü başlayan 2023 bütçesi, bakanlık ve kurumların özel bütçelerinin görüşmeleri ile 25 Kasım Cuma günü tamamlanacak. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yılki bütçenin de büyük oranda halktan alınan dolaylı ve dolaysız vergilerden oluşması söz konusu.

ANF’ye değerlendirmelerde bulunan HDP Ekonomi ve Tarım Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, görüşmeleri sürmekte olan bütçe için “AKP'nin iktidarda kalma bütçesi” diyor. Turan, hazırlanan bütçeyi halk değil, sermaye bütçesi olarak da tanımıyor.

BU BÜTÇEDE SOSYAL ADALET YOK

Turan, 2023 bütçesinin de önceki yıllardaki gibi halktan alınacak dolaylı vergilerden oluştuğunun altını çiziyor: “Bütçe büyüklüklerine bakıldığında esas olan gelir, ağırlıklı olarak vergi gelirleri. Bu da gelir ya da kurumlar vergisinden değil, ÖTV ve KDV’den oluşuyor. 3.8 trilyon civarında bir gelir öngörülüyor. Bunun 2.7 trilyonu ağırlıklı olarak tüketim vergilerinden kaynaklı. 1.1 trilyonu gelir vergisi ve kurumlar vergisinden. 1.1 trilyon olan daha hali vakti yerinde olanların, sermaye kesimlerinin karşılaması gereken kısım. Onun haricinde çok büyük bir kısım düşük gelir grupları ve alt sınıflardan toplanan vergi geliri.

Buradan bakıldığında bir kez daha AKP alt sınıflardan topladığı vergiyi üst sınıflara bir biçimde gelir olarak yazıyor. Yine bu bütçede üst sınıflar için geçerli olabilecek vergi istisnaları da ciddi bir miktar tutuyor. Onların bir taraftan vergilerini affederken diğer taraftan alt sınıflardan aldığı vergiyi de onlara kullanıyor. Zaten durum hep böyleydi. Kapitalist devletlerin gelir dağılımını yeniden düzenleme mekanizması hep böyle aşağıdan yukarıya doğru bir seyir izler ama az ya da çok bir sosyal adalet gözetilir. Bu bütçede böyle bir sosyal adalet de yok.”

BU BİR SERMAYE BÜTÇESİ

HDP’li Rıdvan Turan faiz ödemelerinin bütçede geniş bir yer kapladığını ifade ederken bütçenin bir ‘sermaye bütçesi’ olduğunu da vurguluyor: “Faiz ödemeleri inanılmaz derecede artmış durumda. Bütçenin ödemeler kısmında 566 milyar lirayla benim adına ‘Faiz Bakanlığı’ dediğim faiz ödemeleri yer alıyor. Örneğin 130 milyar civarında tarıma bir bütçe öngörülmüş ama bunun içerisinde tarım emekçilerine, küçük ve orta ölçekli çiftçilere 50 milyar civarında bir şey düşüyor ki tümü de onlara düşmüyor, sadece bir kısmı. Kaşığın ucuyla emekçilere dönük bir harcama kalemi var. Bu açıdan da bakıldığında bu tamamen bir sermaye bütçesi.”

660 MİLYAR LİRALIK AÇIK ÖNGÖRÜLÜYOR

HDP’li Turan bütçenin ciddi bir açık öngördüğünü de sözlerine ekliyor: “Bütçenin öngördüğü açık 660 milyar civarında. Az önce ‘Faiz Bakanlığı’ dedim, bunu da adına ‘Açık Bakanlığı’ diyebiliriz. Bu da önümüzdeki dönemde, seçime yönelik olarak iktidarın borçlanma, daha doğrusu kredi musluklarını açma potansiyelini gösteriyor. Yani önümüzdeki dönemde bu parayı harcayacaklar. Sırf iktidarda kalmak için bunu yapacaklar. Bu da bizatihi devasa bir enflasyon sebebi.  

Bu kadar ciddi açık veren bir bütçenin önümüzdeki dönemde enflasyonu çok daha patlatacağı aşikâr. Yani ‘iktidar bizde kalırsa duruma bakacağız, kalmazsa da bizden sonrası tufan’ anlayışıyla baktıkları için tüm kamu olanaklarını, bütçe başta olmak üzere her şeyi iktidarda kalmaya yönelik harcayabilme potansiyeline sahipler. O yönüyle bunu AKP'nin iktidarda kalma bütçesi olarak da değerlendirilebiliriz.”

SİLAHLANMA HARCAMASI İKİ KAT ARTTI

HDP Ekonomi ve Tarım Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, savaş bütçesinin de önceki yıllara göre artığına dikkat çekiyor: “Silahlanma bütçesi 468 milyar. Silahlanmadan daha fazla olan bütçeleri var ama geçen seneye göre iki katından fazla artmış bir silahlanma harcamasından bahsediyoruz. Dolayısıyla Erdoğan'ın iktidarda kalma stratejisinin bir taraftan da güçlü bir militarizm, yayılmacılık ve savaş politikasına dayandığını da göz önünde bulunduracak olursak bunun ne anlama geldiğini daha açık görüyoruz…

Devasa bir cari açığın yanı sıra enflasyon almış başını gidiyor, yoksulluk da katlanmış durumdayken silahlanmaya bu kadar kaynak ayırmanın bir gerekçesi de halkın isyan potansiyelini bastırmak, halk üzerine bir baskı aracı olarak kullanmaktır. İkincisi de Türkiye'deki tekellerin ihtiyacı doğrultusunda bölgesel yayılmacı politikalar. Bunun da tabii en başında Kürt meselesi geliyor. Hem Rojava hem Güney meselesi geliyor. Buraya dönük yayılmacı politikaların süreceğini buradan öngörmek mümkün tabii ki. İktidarda kalma adına daha savaşçı, daha yayılmacı ve bir nevi alt emperyal politikaların önümüzdeki dönemde de devam edeceğinin bu bütçeden görebiliyoruz.”