AKPM oturumunda Türkiye'ye sert eleştiriler

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) oturumlarında "Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi" başlıklı rapora ilişkin söz alan parlamenterler, Türkiye’ye yönelik sert eleştiriler getiriyor.

Parlamenterler, HDP milletvekilleri ve gazetecilerin tutuklanmasının yanı sıra OHAL süreci ve referanduma yönelik Türkiye’ye ağır eleştiriler yöneltirken, AKP’li üyelerin gülünç iddia ve suçlamalarına sert tepkiler gösteriliyor.

AKPM oturumunda konuşan UEL Grubu Üyesi, Parlamenter Nikolaj Villumsen, “ya bu camianın kurallarına uyarız ya da çıkarız” diyerek, referandum süreci ve öncesinde AKP’nin anti-demokratik uygulamalarına olan tepkisini dile getirdi. Villumsen, Türkiye’ye ilişkin raporun net olduğunu söyledi ve “Türk halkına yardımcı olmalıyız” ifadesini kullandı.

Avrupa Halk Partisi (EPP) adına konuşan Zsolt Nemeth de, Türkiye’ye yönelik hazırlanan ve AKP’ye çok sert eleştiriler getiren raporu olumlu bulduklarını söyledi.

Türkiye’de idam cezası getirilirse ‘monitoring süreci sonrasında’ tutulması yanlısı olduklarını söyleyen Nemeth, Türkiye ile mevcut sürecin ‘riske atılmamasını’ istediklerini savundu.

SCHENNACH: ERDOĞAN SADECE YÜZDE 50’NİN CUMHURBAŞKANI

AKPM Sosyalist Grubu adına konuşan Stefan Schennach ise, rapora destek verdiklerini söylerken, Sırbistan, Gürcistan ve Moldova gibi ülkelerin monitoring sürecinde olduklarını ve Türkiye’nin ise denetim sonrası süreçte olmasının yanlış olduğunu vurguladı.

AK’nin demokrasi ve insan haklarının üstünlüğünü savunduğunu söyleyen Schennach, Türkiye’de son 8 ayda 10 bin kişinin tutuklandığını, 160 gazetecinin hapiste olduğunu kaydetti. Schennach’ın özellikle Sırbistan’da sadece bir İtalyan gazetecinin hapiste olduğunu ve halen denetim sürecinde olduğunu hatırlatması dikkat çekti.

Referandum sürecinde Amed başta olmak üzere Türkiye’de olduğunu kaydeden Schennach, referandumun demokratik olmadığını vurguladı.

Türkiye’de cumhurbaşkanının ‘sadece yüzde 50’nin cumhurbaşkanı’ olduğunu dile getiren Schennach, Sosyalist Grup olarak denetim sürecinin tekrar geri getirilmesinden yana olduklarını duyurdu.

'DENETİM SÜRECİNİ DESTEKLİYORUZ'

AKPM üyelerinden Nicole Duranton da, rapora destek verirken, Erdoğan’ın AKPM seçim gözlem heyetlerine yönelik ‘terörizm’ suçlamasını sert bir dille eleştirdi.

Duranton, Türkiye’ye ilişkin hazırlanan raporda dile getirildiği gibi Avrupa değerlerinden uzaklaşıldığını, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını kaydederken, denetim sürecini destekledikerini vurguladı.

ABD’nin Rojava’da Kürtlerle işbirliği yaptığını söyleyen Duranton, Türkiye’nin sadece bu amaçla Rusya’ya yanaştığını ve bunun dışında dünyadan tecrit olduğunu belirtti.

Sosyalist Grup üyelerinden René Rouquet ise,Türkiye’nin Avrupa için ‘önemine’ rağmen ifade özgürlüğüne vurulan darbeler, referandumdaki anti-demokratik tutum ve başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya yönelik sözlü saldırılara değindi. AKPM olarak yapılabilecek en önemli şeyin ‘denetim sürecini geri getirmek’ olduğunu vurgulayan Rouquet, denetim sürecinin krize cevap olmamakla birlikte sembolik bir anlamı olacağını söyledi.

Rouquet, “denetim sürecine almak demek aynı zamanda bu süreçten geri alınabileceği anlamına geliyor” diyerek, raporu destekledi.

AKP’Lİ DİŞLİ KÖŞEYE SIKIŞTI, YALANA BAŞVURDU

Oturumda AKP adına konuşan Şaban Dişli ise, raporda özellikle HDP’ye yönelik tutuklamalara dair yapılan tespitlere dair ‘şiddeti teşvik’ söylemine sarıldı. Dişli, HDP’nin şiddeti teşvik ettiğini savunarak, gülünç iddialarda bulundu.

AKPM raporunda Kürdistan’da yaşanan katliamlara ilişkin yer alan kısımların ‘yalan’ olduğunu savunan Dişli, bunun ‘teröre destek’ anlamına geldiği gibi mesnetsiz suçlamalarda bulundu.

SCHWABE’DAN DİŞLİ’YE SERT TEPKİ

Sosyalist Grup’tan Frank Schwabe ise, Türkiye’de ‘Çin’den bile daha fazla gazeteci tutuklu’ olduğuna dikkat çektiği konuşmasında, denetim sürecinin ‘cezalandırma olmadığının’ altını çizdi.

AKP’li Şaban Dişli’nin konuşmasını eleştiren Schwabe, “Bugün zaten İstanbul’da yürürken toplumun ne kadar bölündüğünü görürsünüz. Eğer serbest bir referandum olsaydı demokratik değerleri savunan bir sonuç çıkacaktı” dedi.

HDP’li vekillerin serbest bırakılması, referanduma ilişkin hile iddialarının ortadan kaldırılması gibi durumlarda söz konusu denetim sürecinin de ortadan kalkacağını söyledi.

Britanyalı Parlamenter Lord Richard Balfe ise, referanduma değindiği konuşmasında “Türkiye aslında kendi çıkarlarını pek korumuyor” dedi. Kuzey İrlanda sorununu örnek veren Lord Balfe, Türk yöneticilerinin ‘iyi düşünerek, sorunları daha iyi çözme’ yönünde karar almalarını istedi.

PKK’yle mücadelede 30 yıl önce Olağanüstü Hal Valiliği gibi bir uygulamanın olduğunu hatırlatan Lord Balfe, bunun çözüm getirmediğini vurguladı. Lord Balfe, aksi halde herhangi bir ilerlemenin olamayacağını söyledi.

LİBERAL GRUP DA DENETİM SÜRECİNİN BAŞLATILMASINDAN YANA

Liberal ve Demokrat Grubu (ADLE) adına konuşan Anne Brasseur ise, Türkiye’ye yönelik denetim sürecinin açılmasından yana olduğunu söyledi.

AKP’li Şaban Dişli’nin sözlerini eleştiren Brasseur, Dişli’nin HDP’li parlamenterlere yönelik ‘şiddet’ suçlamasını kınadı. Brasseur, AKP’ye “parlamenterler hangi şiddet suçlarını işlemişse bunların listesini getirin” diyerek, eleştirdi.

Venedik Komisyonu’nun görüşünün AKP tarafından boşa çıkarılması çabalarını da eleştiren Brasseur, demokratik değerlerin Avrupa ülkelerindeki 720 milyon insan için korunması gerektiğini vurguladı. Brasseur, denetim sürecinin Türkiye’deki sorunların çözümünü zorlamaya yardımcı olacağını dile getirdi.

'ERDOĞAN GİBİ DÜŞÜNMEYENLER İÇİN GELECEK KARANLIK!'

EPP Grubu Üyesi Elisabeth Schneider-Schneiter ise, “Türkiye’de cumhurbaşkanı gibi düşünmeyen tüm azınlıklar için gelecek karanlık görünüyor” dedi.

Türkiye’nin '90’lı yıllarda denetim sürecinde olduğu ve sonrasında atılan bazı adımlar sayesinde bu süreçten çıkarıldığını hatırlatan Schneider-Schneiter, denetim sürecinin tekrar getirilmesi yerine ‘bir diyalog sürecinin getirilmesi’ gerektiğini savundu.

ANDERSON BM’NİN İHLAL RAPORUNA DİKKAT ÇEKTİ

Sosyalist Grup’tan Lord Donald Anderson da, Kürdistan ve Türkiye’deki işkence ve baskılara ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporu hatırlattı. Türkiye’deki tüm bu sorunlara karşı çözümler getirilmesini isteyen Anderson, Türkiye’de gücün giderek merkezileştirilmesinden duyulan endişeyi dile getirdi.

Türk yetkililere seslenen Lord Anderson, “lütfen neden bu kadar eleştirilerek, takip altında olduğunuzu düşünün” diye konuştu.

Bir diğer AKPM Üyesi, Belçikalı Parlamenter Liliane Maury Pasquier de, HDP’li parlamenterlerin önce dokunulmazlıklarının kaldırıldığı ve hiçbir ‘şiddet karakteri içermeyen’ görevleri nedeniyle tutuklandıklarının altını çizdi.

HDP’li Selma Irmak’a yönelik 22 suçlama olduğunu söyleyen Pasquier, Irmak’ın 8 Mart kutlamalarına katılması nedeniyle ceza istenmesini örnek gösterdi. Pasquier, referandum süreci öncesinde yaşanan bu tutuklamaların insan haklarına yönelik ağır bir tehdit olduğunu vurguladı.

KÜÇÜKCAN’DAN SİVİL KATLİAMLARI YALANI

AKPM’nin Türkiyeli Üyesi Talip Küçükcan ise bilindik bir şekilde yine yalan iddialarla eleştirilere cevap verdi. 7 Haziran’dan bu yana yaşamını yitiren 700’ü aşkın sivilin PKK tarafından öldürüldüğünü iddia eden Küçükcan, denetim sürecinin başlatılmasının ‘ilişkilere zarar vereceği’ tehdidinde bulundu.

Josette Durrieu ise Erdoğan ve AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte ordunun rolünün azalmasına rağmen şimdilerde aynı sert tutumun Erdoğan tarafından üstlenildiğini söyledi.

Demokratik işleyişin zarar görmesiyle ‘hedeflerin de belli olduğunu’ söyleyen Durrieu, “Gülen gibi eski dostlar şimdi düşman oldu. Türkiye’de artık korku tamamen yer ediniyor” dedi.

Türk Heyeti Başkanı Küçükcan’a seslenen Durrieu, İtalyan Gazeteci Gabriele Del Grande’nin serbest bırakılmasına ilişkin, “Bugün bir gazeteciyi salıvermiş olabilirsiniz. Ama halen 150 gazeteci var içeride” diye eleştirdi.

AKP’li Markar Eseyan’ın da referandum gözlemcisi AKPM heyetlerinin bazı üyelerinin ‘PKK üyesi’ olduğunu söylemesi tepkilere yol açtı. Bunun üzerine söz alan bir AKPM üyesi, Esayan’ın özür dilemesini istedi.

'ESKİDEN ASKERİ DARBE, ŞİMDİ KHK'

Oturumda konuşan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP’nin 6 milyon oyunun görmezden gelinerek tutuklamaların yapıldığını hatırlattı. Kerestecioğlu, AKP’nin muhalefeti yok etme politikasının eskiden askeri darbelerle, şimdi ise KHK’lerle gerçekleştirildiğini vurguladı.

Referandumun tüm baskılara rağmen sadece yüzde 51 oyla geçtiğini dile getiren Kerestecioğlu, Türkiye’deki halkların haklarının despotik AKP yönetimine karşı korunması çağrısı yaptı.

AKPM’de Türkiye konulu oturum devam ediyor.